Joe Biden’ın büyük teknoloji şirketlerinin olası tekelleşme faaliyetlerini engelleyen, teknoloji pazarlarında rekabeti teşvik etmeyi amaçlayan düzenlemeyi imzalaması, bu şirketlerin güçlerinin sınırlandırılmasına yönelik müdahalelerinin son halkası.
Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı/AA
Türkiye’de ve dünya kamuoyunda Google, Microsoft, Facebook, Amazon, Twitter, WhatsApp gibi sosyal medya ve bilişim şirketleri, sahip oldukları kişisel verilerin gizliliğine riayet etmedikleri, hatta kimi zaman bu bilgileri istihbarat servislerine ve ticari şirketlere sızdırdıklarıyla ilgili sıklıkla eleştiriliyorlar. Bu suçlamaların yanı sıra, söz konusu şirketlerin sahip oldukları pazar paylarını ve güçlerini kullanarak, daha küçük ölçekli olmakla birlikte gelecek vadeden teknoloji şirketlerine zorlayıcı rekabet-pazar koşulları dayattığı ve bu şekilde de bu şirketlerin daha fazla gelişmelerine engel oldukları ileri sürülüyor. Ortaya çıkan bu durumun hem ABD’de hem de dünya genelinde pazar şartlarının tüketicinin aleyhinde şekillenmesine neden olduğu bilinen bir gerçek.
Bu tartışmalar ve iddialar bağlamında ABD’deki 50 eyaletten 46’sının başsavcılarının, Washington DC bölgesi, Guam Adası ve ABD Federal Ticaret Komisyonu’nun (FTC) da iştirakiyle 10 Aralık 2020’de Facebook’a yönelik, “dijital pazardaki hakimiyetini kötüye kullanmak, tekelcilik ve rekabeti imkânsız hale getirmek” suçlamasıyla iki dava açtığı ve bu davanın hâlâ sürmekte olduğu da hatırlanmalı.
Bununla birlikte, söz konusu iddiaları gündeme getiren FTC’nin, ABD’nin federal hükümetine bağlı, Federal Ticaret Komisyonu yasası gereği 1914 yılında kurulan bağımsız bir kurum olarak faaliyet gösterdiği, temel görevinin ise tüketici haklarının korunması, baskıcı tekeller gibi zararlı, rekabet koşullarına, serbest piyasaya zarar veren iş uygulamalarının ortadan kaldırılması ve önlenmesi olduğu da unutulmamalı.
Söz konusu davaya ilişkin yapılan resmî başvuruda ise özetle; Facebook’un 2012’de Instagram’ı, 2014’te ise mobil mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ı satın aldığı, şirketin ticari ilişki içinde bulunduğu ortaklarına ve yazılım programcılarına rekabeti engelleyici koşullar dayattığı, Facebook’un sosyal ağ tekelini rekabete aykırı bir şekilde illegal olarak yıllardır sürdürdüğü, Facebook’un söz konusu pazar stratejisinin adil olmadığı, rekabeti engellediği, bu durumun tüketicilere zarar verdiği, ayrıca reklam verenlerin de rekabetin faydalarından mahrum kaldığı tespitlerinin yer alması da yukarıda belirtilen iddiaları destekler nitelikte.
Demokratlar ve Cumhuriyetçiler aynı safta
Öte yandan, Facebook’a yönelik bahse konu davaya ABD’nin neredeyse tüm eyaletlerinin başsavcılarının destek veriyor olması, birçok konuda öteden beri farklı taraflarda oldukları düşünülen Demokratlar ile Cumhuriyetçilerin ortak bir noktada buluştukları görüşünü destekliyor. Artık siyasi görüş farkı olmaksızın hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin söz konusu dava ve benzer soruşturmalara uzun bir süreden beri birlikte destek veriyor olması, ABD’nin müesses nizamının bilişim ve sosyal medya şirketlerine yönelik olarak artık pratiğe yansıyan bir müdahalesi olarak değerlendiriliyor.
Bu değerlendirme, ABD’de Google, Microsoft, Amazon, Facebook gibi bilişim ve sosyal medya şirketlerinin çoğunlukla küreselci yaklaşımı benimseyen kesimlerce ve Demokratlar tarafından desteklendiği, korumacı politikaları savunan ve Cumhuriyetçi kanattaki temsilcilerin ağırlıklı olarak oluşturduğu kesimlerin ise bu tür şirketleri tehlikeli bulduğu şeklindeki genelde kanıya ters gibi görünüyor. Fakat teknoloji şirketlerinin artan gücünün sınırlandırılması gerektiği konusunda Demokratların ve Cumhuriyetçilerin artık ortak bir noktada buluştuklarına dair yapılan değerlendirmelerin giderek yaygınlık kazandığı da çok açık.
Öte yandan, ABD Başkanı Joe Biden 9 Temmuz 2021 tarihinde teknoloji şirketlerinin olası tekelleşme faaliyetlerini engelleyen ve teknoloji pazarlarında rekabeti teşvik etmeyi amaçlayan bir düzenlemeyi de imzaladı. İlgili düzenleme hakkında, “Rekabetsiz kapitalizm, kapitalizm değildir, sömürüdür” şeklinde beyanat veren Biden, söz konusu büyük teknoloji şirketlerini “rekabeti baltalamakla” itham etti. Biden ayrıca büyük teknoloji şirketlerinin kişisel bilgileri toplamaları, potansiyel rakipleri satın almaları ve küçük işletmelerle adil olmayan şartlarda rekabet edilmesine kesinlikle engel olacaklarını bildirdi.
Yetmiş iki eylem ve tavsiye içeren söz konusu düzenlemeye göre, teknoloji sektöründeki birleşmeler ve satın almalar daha sıkı incelenecek ve kontrol edilecek, FTC, teknoloji şirketlerinin veri toplama faaliyetleriyle ilgili yeni ve daha katı tedbirler alacak, teknoloji ve internet pazarlarında haksız rekabetin oluşmasına neden olan şartlar kaldırılacak.
“Teknoloji şirketleri için parti bitti”
Biden yönetiminin teknoloji devlerinin artan gücünü sınırlamaya yönelik tedbirleri sadece yukarıda belirtilen yeni düzenlemelerle sınırlı değil. Bu kapsamda Biden, Nisan 2021’de duyurduğu yeni vergi düzenlemeleriyle büyük teknoloji şirketlerine yeni vergi mevzuatı uygulayacağını da ilan etmişti. Biden’ın yeni vergi planı dahilinde özellikle teknoloji şirketlerinin ülke dışındaki kârlarına minimum yüzde 21 vergi konulması, bu şirketlerin finansal bilançolarda bildirilen kârları üzerinden yüzde 15’lik bir pay alınması, ayrıca söz konusu şirketlerin AR-GE faaliyetleri için düşük faizli ve uzun vadeli kredi temin etmelerinin ve çalışanlarına hisse ile ödeme yapmalarının sınırlandırılması planlanıyor.
Söz konusu vergi düzenlemeleri, ABD’de konuyla ilgili yapılan birçok analizde “Teknoloji şirketleri için parti bitti” şeklinde de değerlendirilmişti. Yapılan değişikliklerle büyük teknoloji şirketlerinin yıllardır düşük oranlarda vergi ödemelerini sağlayan sistemin değişeceği de bir gerçek. Bu yeni plan ile ayrıca, küresel teknoloji şirketlerinin özellikle ABD dışında elde ettiği yüksek kârların daha yüksek oranda vergilendirilmesi ve bu şirketlerin vergi sistemindeki açıklardan yararlanarak daha az vergi ödemelerini sağlayan alternatiflerin ortadan kaldırılması da öngörülüyor.
Görünen o ki, ABD Başkanı Biden, iktidarı boyunca Google, Microsoft, Amazon ve Facebook gibi teknoloji devlerinin hakimiyetini frenlemek amacıyla, bu şirketlere kişisel verilerin korunmasının sağlanması, antitröst (tekelleşme karşıtı) yasalarının sıkılaştırılması ve yeni vergi düzenlemeleri getirilmesi şeklindeki tedbirleri kullanacak. Bu tedbirlerin Cumhuriyetçiler tarafından da büyük oranda destekleneceğini tahmin etmek zor değil. ABD halkı ise zaten söz konusu şirketlere karşı özellikle kişisel verilerin korunması konusunda ciddi şekilde tepkili. ABD Başkanı Biden’ın büyük teknoloji şirketlerini yeni yasal değişikliklerle baskı altında tutmaya devam etmesi hayli muhtemel görünüyor.
[Bursa Teknik Üniversitesi’nde görevli olan Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı çalışmalarını istihbarat, siber güvenlik, terörizm, teknoloji-güvenlik etkileşimi alanlarında sürdürmektedir]
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *