Bu ülkede ‘serbest pazar kapitalizmi’ ve ‘şirket-devlet’ modeli dışında başka bir ekonomik model ve siyaset düzeni konuşan, o uğurda çalışmalar yapan, kamuoyuna sunan, ikna etmek için çabalayan “Fert, dernek, vakıf, kurs, sivil toplum, şirket, üniversite, parti” mi var?
Hüseyin Alan
Depremler fırsat verdi, bu ülkede adı muhalif ama farkı her neyse kendi ortalıkta hiç gözükmeyen.
Buldukları her fırsatı ganimete çevirmekte hiçte sakınca görmeyen muhalefet, her çeşidiyle muhalefet.
Sanki kendi iktidar olsaydı farklı bir şey yapacakmış gibi!
AKP iktidarı aleyhine başlıktaki iki konuda propaganda yapıyor. Vesileyle ‘nüfuz rantı’ arıyor..
Dostuumm;
Bu ülkede ‘serbest pazar kapitalizmi’ ve ‘şirket-devlet’ modeli dışında başka bir ekonomik model ve siyaset düzeni konuşan, o uğurda çalışmalar yapan, kamuoyuna sunan, ikna etmek için çabalayan;
“Fert, dernek, vakıf, kurs, sivil toplum, şirket, üniversite, parti” mi var? İlaç için bir tanecik olsun kasaba belediyesi mi var?
Var mı? Duyan var mı? Dünya gözüyle gören var mı? Yok.
Dert ne o zaman? İktidar nimetlerinden yeterli ganimet alamamak olmasın..
İmar affı ve kentsel dönüşüm Avrupa’da başlamış, toplumsal dönüşüm gereği ihtiyaç olmuş ve yapılmış, tüm dünyada da ilgi görmüş bir uygulama ve modeldir.
Sanayileşmeyle, kırsaldan kente göçle, kent ve metropol yaşamıyla, modern kültürle, savaşlarla irtibatlı zorunlu bir tasarımdır, ardından pratiktir.
Türkiye gibi iktisadi düzenini, idari yapılanmasını, endüstrileşmesini, kentsel mimarisini ve yaşamını, kendi kültürüyle değil de öykündüğü galibini taklit ederek gerçekleştiren ülkelerde işin tasarım, planlama kısmı olmaz, hele kültür tarafı hiç olmaz; olmadı. Onun yerine;
Harala gürele pratiği, pata küte icraatı yapılır; sorun çıktıkça yeni sorunlar üretecek geçici çözümlere başvurulur. Böyle olur, oluyor.
Bunun birçok nedeni sayılabilir; en baş sebep ‘devlet’ ve ‘toplum’ fikri ve kültürüyle irtibatıysa geri kalanı ‘fırsatçılık, rant, usulsüzlük, yolsuzluk, ahlaksızlık’tır..
Biz gibi ülkelerde ‘her şey olunur’ ama ‘rezil olunmaz’ deyişi çok şey ifade eder. Düşüncede ve pratikte herkes birbirine benzeyince muhalefete çığırtkanlık, iktidara propaganda düşecektir..
Müslümanlar da bir gariptir bu ülkede; kendilerine has neleriyle, toplumsal hayatta hangi halleriyle varsalar, anlayan varsa beri gelsin!
Kentsel dönüşüm vesilesiyle Müslüman kültürün üretileceği, Müslüman aile ve komşuluk ilişkisinin yeşertileceği, Müslüman nesillerin muhafaza edileceği dönüşümü mü gerçekleştirdiler?
Bu meselede olsun, bu fırsatı değerlendirmede olsun Müslümanca düşünemez, çözüm üretilemez miydi? İnse ve cinne karışmak niye rahatsız etmedi?..
Modern dönem dine ve dini örgütlenmeye karşı cephe açtığında, Ankara’da, İzmir’de, İstanbul’da ‘getto’ kurarak kendilerini muhafaza etmeyi hesaplayanlara rahmet okumalı.
Post modern döneme geçişte büyüyen ve genişleyen kentlerde kuşatılan getto mekanları ve sakinlerinin çocukları,
Kentsel dönüşümü fırsat bilip oraları plaza ve gökdelenlerle, uydu kent ve AVM’lerle, otel kafe ve restoranlarla ‘cehenneme’ çevirmeyi bu kadar kolay nasıl becerdiler!..
Post modern kültürün ve dönüşümün ayartmasına aldananlar, mensup oldukları aidiyetten ve kültürden koptuklarını beyan ederek siyasal iktidara yürüdüklerinde,
Siyasal iktidarın, küresel ‘iktisadi ve kültürel’ iktidar sahipleri tarafından çoktan kuşatıldığını, uyun sağlamayan siyasal iktidara nefes aldırılmadığını anlamamışlardı.
Nasılsa iktidarız, o işleri sonra hallederiz diye düşünmüşlerdi. Oysa kendilerinin ve taraftarlarının bu yolla çoktan ‘halledildiğini’ tecrübe ettiklerinde iş işten geçmişti.
Bu tecrübe olsun ibret olmadıysa, bazı şeyleri yeniden düşünme gereği duyulmadıysa Müslümanlar için fazla söze hacet yoktur.
Artık reel gerçeklik içinden düşünerek kendilerine has Müslümanlık icat edebilirler, hiç mahzuru kalmamıştır.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *