Yalnızca BİSAV için değil benzeri haksız ve lüzumsuz icraatların (iktidarlardan bağımsız olarak) bizdeki devlet aklı ve geleneği icabı olduğunu bu vesileyle olsun kavramak önemlidir…
Bilim Sanat Vakfı Üzerinden
Hüseyin Alan
Meseleye nerden bakılsa şaz bi durumla karşılaşıyoruz.
Vakfa kayyum tayin edilmesiyle harekete geçen vicdanlar için:
1: Evvelemirde; ‘bir şey yasal olabilir ama ahlaki olmaz’ savunması Türkiyede yasaların toplumsal ahlakla (kurucu unsurun İslam olduğunu unutmadan) uyumlu olmadığının cahili olmayı gösterir. Neden?
Grekten bu yana Batılılarda nomos/yasa toplumsal etiği yansıtır; toplumsal değişim zamanlarında değişen yasalar, aynı şekilde değişen etiğe uygunluğu sürdürür.
Çünkü etiğin kaynağı toplumdur, toplum değişmişse etikte değişmiştir. ‘Değişim her şeydir’ kuralı bunu da ifade eder.
Batıda bizdeki gibi çarpıklıkların olmamasının sebebi burdadır..
Türkiyede yasaların kökeni ithal olduğu için bidayette de toplumsal ahlakı veya geleneksel kültürü yansıtmıyordu.
Bilahare yasanın kaynağı akıl, bilim ve çağdaş dünya şartları olmaya devam etti, İslam kaynaklı toplumsal ahlak ve kültürle uyum aranmadı. Dolayısıyla bizde;
İkisi arasındaki çelişki ve çatışma bitmez çünkü ahlak toplum değil nass kaynaklı; yasalar akıl, bilim ve çağdaş toplumsal değişim kaynaklıdır. Bu sebeple
Birkaç yıl önce bir başbakanın ‘bir meselede yasa varsa orda ahlak aranmaz’ sözü bir gerçeği;
Alev Alatlı’nın ‘bir şey yasal olabilir ama ahlaki olmayabilir’ sözü algısal bir manipülasyonu ifade eder..
2: Saniyen; BİSAV, alışıldık konular dışında lisansüstü eğitim faaliyeti gösteriyor, sahip oldukları imkan ve hocalarla gençlere uzmanlık vasfı kazandırıyordu.
Vakfın, ‘İslam Medeniyeti’ perspektifi içinde başarılı sonuçlar ürettiğini, genelde bürokrasiye ve özel sektöre, özelde AKP’ye yetişkin kadrolar sunduğunu söylemek icap eder.
Garip tecelli odur ki vakfın elinden geçme bürokratlar, şartlar gereği vakfa kayyum tayin edebildiler.
Ağacı kesen baltanın sapı kendi cinsinden oluyor maalesef.
3: Salisen; vakıf, verili dünya düzeninde, küresel neoliberal ekonomik ve katılımcı demokratik siyaset dahilinde, kuramsal olsun pratik olsun;
Bir Müslüman toplumu ve onunla uyumlu bir İslami siyaset modeli üretmek gibi bir kaygıya veya şöhrete sahip olmadı.
İşin hukuki tarafı bir yana bu hususun altını çizmekte yarar umulur.
4: Nihayet; vakfın iktidarla kurdukları hısımlık münasebeti başkalarına karşı uygulanan haksızlıklarda sessiz kalmalarına sebep olurken,
İktidarla aralarında doğabilecek ihtilafta sıranın kendilerine de gelebileceği ferasetini yok edebilmiştir.
Yalnızca BİSAV için değil benzeri haksız ve lüzumsuz icraatların (iktidarlardan bağımsız olarak) bizdeki devlet aklı ve geleneği icabı olduğunu bu vesileyle olsun kavramak önemlidir.
BİSAV gibi eğitim faaliyeti sürdürenlerin ama özellikle ‘bilimi dinden ayırmak lazımdır’ diyebilenlerin;
Öğrenecekleri ve aktaracakları bilgilerin neliğini ve niyeliğini de bu vesileyle yeniden düşünmelerinde yarar umulur deriz.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *