Angolalı Müslümanlar, ülkede devlet tarafından tanınan dini gruplardan biri olmak için 60 bin imza toplamaya çalışıyor. 25 milyonluk ülkede 800 bin civarında müslüman yaşıyor.
ADDİS ABABA (AA) – Dünya medyasında sık sık “İslam’ın yasak, camilerin yıkıldığı ülke” olarak gösterilen Angola’da Müslümanlar, sanılanın aksine dinlerini özgürce yaşayabiliyor ve ülkede resmi bir dini grup olarak tanınmaya hazırlanıyor.
Ülkede yaklaşık 6 yıl önce izinsiz yapıldığı için bazı camilerin yıkılması ve ülke anayasasının o dönem 100 bin kişiden az mensubu bulunan inançları resmi olarak “dini grup” olarak kabul etmemesi, “İslam yasak” haberlerinin temelini oluşturuyor.
AA muhabirinin görüştüğü Müslüman önderler, ülkede İslam’ın hızlı şekilde yayıldığını belirterek, hükümetin Müslümanlara yönelik ayrımcı bir politika sergilemediğini, Müslümanların yaşadığı sıkıntıların diğer azınlık gruplarla aynı olduğunu anlattı.
“İslam yakında tanınacak”
Geçen hafta değiştirilen yasayla birlikte dini gruplar için 100 bin mensuba sahip olma zorunluluğunun 60 bine düşürüldüğünü söyleyen Angola Müslüman Konseyi Genel Sekreteri David Alberto Ja, özel bir komite oluşturarak 60 bin Müslümandan imza toplanması için çalışmalara başladıklarını bildirdi.
Ja, “Ülkede binden fazla farklı inanç ve mezhebe mensup insan var. Sadece Müslümanlar değil, çok sayıda kilise de bu durumdan epey muzdarip. İslam yakında hükümet tarafından tanınacak.” dedi.
Yaklaşık 800 bin Müslüman var
Angola’da İslam’ın varlığının yaklaşık 4 yüzyıl öncesine kadar uzandığını ancak 1990’larda Batı Afrika’daki Mali, Senegal ve Gine gibi ülkelerden gelen göçmenlerin İslam’ın ülkede yayılmasına büyük ölçüde katkıda bulunduğunu belirten Ja, o zamandan bu yana çok sayıda Angolalının da Müslüman olduğunu dile getirdi.
Angola nüfusunun yarısından fazlasını Hristiyanların oluşturduğunu ifade eden Ja, “İslam şu anda reddedilemeyecek şekilde Angola’nın bir gerçeği ancak Angolalılar için de hala yabancı bir inanç.” diye konuştu.
Ja, ülkedeki Müslümanların sayısına ilişkin resmi bir rakam olmadığına işaret ederek, yaklaşık 150 bin Angolalı, 650 bin de yabancı Müslümanın bulunduğunu tahmin ettiklerini anlattı. Ja, “Türkiye Cumhuriyeti’nin İslami meselelerde önemli bir rol oynadığını biliyoruz. Bu sebeple, Angolalı Müslümanlar olarak Türkiye’den özellikle başta eğitim olmak üzere birçok farklı alanda destek bekliyoruz.” ifadesini kullanarak Türkiye’ye çağrıda bulundu.
60’a yakın cami var
Müslümanların büyük bir çoğunluğunu Gine’den gelen göçmenlerin oluşturduğu ülkede önemli bir gruba başkanlık eden isimlerden biri de Gine kökenli Angola İslam İrşad ve İşbirliği Meclisi Başkanı Muhammed Salih.
“Hiçbir problem olmadan kendi dinimizi yaşayabiliyoruz ancak hükümet halen İslam’ı ülkedeki dinlerinden bir olarak kabul etmiyor.” diyen Salih, hükümetin Müslümanlardan 60 bin imza toplamalarını istediğini hatırlattı.
Salih, şu anda bu imzaları toplamaya gayret ettiklerini ve bunu başaracaklarına inandıklarını belirtti.
Ülkede 60’a yakın cami olduğu ve bir kısmında Gineli Müslümanların ibadet ettiğini aktaran Salih, yarıya yakınında ise çoğunlukla Angolalı Müslümanların ibadet ettiğini dile getirdi.
Türkiye’den destek bekliyorlar
Salih, “Allah’a çok şükür dinimizi yaşamada bir problemimiz yok. Angola’da İslam’ı kabul edenlerin sayısı çok fazla ancak onlara dinini öğretecek Portekizce kitaplar veremiyoruz. İslam’a çağırma görevimizi yerine getirmek zorundayız.” dedi.
Türkiye’nin Müslümanların sorunlarıyla yakından ilgilendiğine şahit olduğunu vurgulayan Salih, “Türkiye Müslümanları için her zaman dua ediyoruz. İslami kitapların basılması konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Bu konuda destek bekliyoruz.” diye konuştu.
Portekiz’den bağımsızlığını kazandığı 1975 yılından sonra yaklaşık 27 yıl boyunca iç savaşın yaşandığı ülkede, Angola’nın Bağımsızlığı İçin Halk Hareketi Partisi (MPLA) 2017 yılındaki seçimleri de kazanarak yönetimini sürdürmeyi başardı.
Resmi rakamlara göre, yaklaşık 25 milyon kişinin yaşadığı ülkede Cumhurbaşkanlığı görevini Joao Lourenço yürütürken, yeni hükümet son zamanlarda petrol zengini ülkede başlattığı ekonomik reformlarla öne çıkıyor.
Ülke yasalarına göre, bir dini grubun resmi olarak tanınması halinde o grubun mensupları dini eğitim veren okul ve ibadethaneler açabiliyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *