Son 20 yıl içinde, “Rum ordusundansa Sasani’nin mağlup olmasına sevinme eşiği gittikçe aşılarak “Rum ordusu”na asker ve hatta giderek kurmay subay olunma aşamasına geçildi.
Şükrü Hüseyinoğlu
Şirk düzeninin sağ-sol aktörleri arasındaki “kâhya” seçimlerinde, ılımlı “Rum ordusu”ndansa, İslam ve Müslümanlara şedit düşmanlık yapması muhtemel “Sasaniler”in kaybetmesine sevinilebileceği yaklaşımı söz konusu edildi uzun süre.
Rum Sûresi’nin ilk ayetlerine ve sahabenin ilgili ayetler çerçevesindeki tutumuna dayalı olarak üretilen bu “fıkıh”, uzunca bir süre çoğu İslami çevrelerin şirk düzeninin demokratik seçimleri karşısıdaki tavrını biçimlendirdi.
Neticede şirk düzeninin iki kanadı arasında, şirk düzenini belli bir süre yönetme konusunda bir yarış yapılacaktı ve ancak İslam’dan, İslam’ın egemenliğinden razı olmakla mükellef olan Müslümanların bu yarışa fiilen taraf ve dahil olması düşünülemezdi.
Ki, inzal süreci itibariyle ilk muhatap oldukları emirlerden biri “ruczdan ve rucz kurumlarından hicret etmek” (Bkz: Müddessir 5; Müzzemmil 10) olan Müslümanların, başka bir tercih yapma muhayyerlikleri de yoktu.
Fakat son 20 yıl içinde, “Rum ordusu”ndansa Sasani’nin mağlup olmasına sevinme eşiği, gittikçe aşılarak “Rum ordusu”na asker ve hatta giderek kurmay subay olunma aşamasına geçildi.
Geldiğimiz noktada, Ayneyn Tepesi’ndeki tevhidi konumunda sâbit kadem olan çok az sayıda İslami çevre kaldı.
Tevhidi dâvetle topluma öncülük etmesi gerekenlerin çoğu, “demokratik dâvetlerin” cazibesine kapılıp şirk düzenini şirk akide ve yasalarıyla yönetmeye namzet olanlara vekalet vermekte bir beis görmediler.
Biz elhamdulillah, Rabbimizin dur dediği yerde durmaya, hakla bâtıl arasındaki keskin çizgiyi aşındırmama bilinci üzere İslam’ın egemenliğini tesis etme dâvâsını omuzlamaya devam ediyoruz.
(İslam ve Hayat)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *