İman edip hayırda yarışanlar, asla Allah’a ortak koşmayıp sadece onun hükümlerine tabi olanlar, dünya hayatının tüm zorluklarına sabrederek iyiliği emredip kötülüğü nehyedenler, kalplerindeki imanın vermiş olduğu huzurla ölümü bekleyip cenneti arzu edenler her zaman üstündürler, şeref ve izzet sahibi onlardır…
“Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!” (45/21)
Din; insanlığın hayatı nasıl idare ettiği, hayat nizamını belirleyen tutum ve davranışlar, örf ve adetler, kurum ve kavramlar ve bu unsurların içtimai yollardan tevarüs edişi hakikatini izah eden insanlığın esas mefhumlarındandır. Bu mefhumun Ademoğlunun en temel hakikati olduğunu görmezden gelenler, yahut nefsine tabi olanlar, hayatlarında Allah’a söz hakkı tanımayanlar kötülük işleyen, iman etmeyenlerdir.
İnanmayanların tüm işleri (amelleri) necistir, kötülüktür. Çünkü ister ferd olarak ister cemaat olarak yaptıkları insanlığı ifsada sürükler dünyaya ve dünya üzerindeki tüm canlılara zarar verir. Yaratılmışın kendini yargı mercii (tanrı insan) olarak gördüğü bir anlayışın dünyaya iyilik ve esenlik getirmesi zaten beklenemez.
Hakiki sorumluluk ve anlamdan yoksun olan her şeyin göreceli olduğu seküler bir dünya… ve ondan zuhur eden adına bilgi denilip tapılan oysa insanın kendi zanlarından öteye gitmeyen bir gerçeklik algısı…
Aydınlanma, bilim, ilerleme, özgürlük, insan hakları gibi manipülasyon aracı olarak kullanılan bir sürü kavram. Ve fakat insanlığa bakınca sömürü, zulüm, gözyaşı ve onurunu kaybetmiş yığınlardır elde olan. Örneğin inanmayanların özgürlük anlayışı, ahlaksızlığı ve sapkınlığı normalleştirmekten öteye gitmez. Üstelik özgürlük naraları atıp egolarını büyütenlere baktığınızda onlarca puta, idole, tanrıya kulluk ettiklerini görürsünüz. Cemaat liderleri, bilim teknoloji tutkusu, bir şarkıcı, sporcu, hatta sosyal medya karakteri dahi tanrısı haline gelir. Onları taklit etmeyi marifet kabul eden aşağılık bir hayat yaşamayı özgürlük zanneder.
Böyle bir hayatı yaşayıp savunanların varmış oldukları bir hüküm; bizler Allah’a iman edenlerle biriz. Tüketme, hız ve haz tutkularına kapılmış gidiyoruz, hiçbir acı, zulüm, haksızlık bizi ilgilendirmiyor hatta bizde yapabiliriz bu cürümleri ama yine de bizler Allah’a iman edip ondan korkanlarla biriz.
Ve Allah’ın hükmü: İman edip hayırda yarışanlar, asla Allah’a ortak koşmayıp sadece onun hükümlerine tabi olanlar, dünya hayatının tüm zorluklarına sabrederek iyiliği emredip kötülüğü nehyedenler, kalplerindeki imanın vermiş olduğu huzurla ölümü bekleyip cenneti arzu edenler her zaman üstündürler, şeref ve izzet sahibi onlardır.
Şüphesiz hüküm Allah’a aittir.
(Venhar)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *