Bir bulantıdır gözlerimin yaşı sevdamın kucağına kundaklanıyor. Dünyamızın kurtarılmış topraklarına henüz şiirlenmemiş lirikten bir meskendir kuş kanatlarım…
Fotoğraf, yazı ve şiir:
M. Akif Coşkun
-Kendimizi Aramaklar Yolculuğu 41-
Durmadan yazmak istiyorum. Ama durmadan da yazamıyorum. Durmak istemiyorum, gecikmişliğime bir tehir daha, durdurulmayı katlanılmaz buluyorum. Durmadan yazılmıyor, biliyorum ama ben yine de durmadan yazmanın yollarını aramaktan kendimi durduramıyorum. Çünkü durmadan yazarsam, düşünmeden yazacağım. Durmadan yazarsam, ayıklamayacağım kelimeleri. Durmadan yazarsam örtmeyeceğim kusurları. Durmadan yani yazarsam gizlenmeye fırsatı olmayacak hislerimin. Durmadan yazarsam satırlarım boşluklarla bölünmeyecek. Bölünen satırlar bile düşünme fırsatı verir kaleme. Günahı olmadan yaşayamaz insan. Günahlarımı öykülemek istiyorum durmadan. Durmadan yazmak istiyorum ama durmadan da yazamıyorum. Durdurulmadan da durulmuyor. Duruldukça kibrimi ateşliyorum. Duruyor yazım kuruyor ayazım. A bekleyeni olmayan durağım, az daha dur ben sana illaki kurağım. Duraksan duraklığını bileceksin, bekleyenini bekleyeceksin. Sen de bekleyenini bekleyen bekleyensin. Bekleyenini bekliyorsan sen de bir duraktasın. Bir durağın bekleyeniysen illaki beklediğini bulacaksın. Bekleyenin yok diye üzülme bak bekleyenin yok diye kıymettesin. Sıradan değilsin işte her sıradan durak gibi, sevin bak işte ne güzel şiirlendin. Durmadan yazmak istiyorum ama durmadan da yazılmıyor biliyorum. Beyhude bir çaba olduğunu da biliyorum yine de denemek istiyorum ve hatta biraz daha ileri giderek biraz daha hızımı artırarak noktasını virgülünü de aşarak sınırımı zorlamak istiyorum kime ne ki bundan kimde hesabım kaldı ki sanki kaldıysa da umurumda mı sanki freni boşalmış gibiyim önüme ne gelirse ezip geçeceğim de bir an olsun arkama bakmayacakmış gibi vicdansız vefasız merhametsiz acımasız aman ne derseniz deyin işte kayıt tutmuyorum sevinin sövünün durmadan durdurulmadan duraksamadan yol alan illaki bir yerde çatlar patlar hiç yoksa çarpar darpar sarpar kar kalkar dal sarkar illa kartal mı kalkar dal sarkar kar da kalkar hepsi bu kadar. Durmadan yazmak istiyorum ama durmadan da yazamıyorum. Yine de durmadan yazmaya çalışırken süslü kelimelerim yetişemiyor hızıma. Konuşarak şiirimin nefesini tüketmek boşuma gidiyor. Şiirimden uzaklaşıyor kelimeler kendi aralarında kelimeleşiyorlar aldırmıyorum. Artıklar konuşmuyorumlar faydasız çabalarla çirkefleşmiyorum oh ne iyi bana. İnsan, kaybettiği kelimelerinden yazamadığı şiirler için kendini affeder mi? Affeder belki, insan merhametli. Ama şair affetmiyor merhametsiz. Durmadan yazmak istiyorum işte bunun birçok nedeni olabilir belki bir tek nedeni olabilir ya da hiçbir nedeni yoktur bunun da önemi yoktur. Niyetlenerek hayrını kaçan kızgın vadide bir serap aşığı bu kum taneciklerinden hikmetini alacağı günü bileydi. Çöl yağmış dağların tepesinden çıkageliyor bir ozan gölgelerimizi gasp ederek kendi gövdesini hakim kılabilmek için. Eriyor durmadan bu zifiri durdurulamıyorum sızıyorum zifirine aydınılmışların. Bir bulantıdır gözlerimin yaşı sevdamın kucağına kundaklanıyor. Dünyamızın kurtarılmış topraklarına henüz şiirlenmemiş lirikten bir meskendir kuş kanatlarım. Aramızda zaman farkı var görmezden gelsen ve bana oraya giden yolu bir tarfi etsen. Seslendiğim yerin çatısı var diye utandığıma bakma şüpheliyim ben dahi ve hatta secdelenen başımın zemini var diye şükrüme aldırma küfürlüyüm de. Durmadan yazmak istiyorum ama işte durmadan da yazılmıyor. Yazmadan da durulmuyor. Yazmasan da… yazma sen de… yazma sonda…













Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *