Lobito Koridoru projesi nedir?

Lobito Koridoru projesi nedir?

ABD’nin Afrika’daki herhangi bir girişimi, Çin’in daha uzun soluklu ve daha kapsamlı angajman stratejisi karşısında yakalamaca oyunu gibi görünüyor. Lobito Koridoru da, ABD ve AB’nin Afrika’daki nüfuzunu koruması ve zenginliklerinden faydalanmaya devam etmesi için önemli bir proje.

Geçtiğimiz on yıl boyunca bu çabalar Asya, Avrupa ve Afrika’yı kapsayan devasa bir altyapı ve ekonomik kalkınma projesi olan Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) üzerinden yürütüldü.

Bugüne kadar 52 Afrika ülkesi, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Girişimi ile ilgili Çin ile Mutabakat Zabıtları imzaladı ve mutabakabat anlaşmaları kapsamın Çin, bu ülkelere limanlar, demiryolları ve çeşitli kritik altyapılarının inşası için milyarlarca dolar yatırım yaptı.

Çin devlet madyası South China Morning’de ye alan bilgilere göre, sadece 2023 yılında Çin’den Afrika’ya 21,7 milyar dolar kredi akışı gerçekleştirildi.

Tarih sahnesindeki küresel güçlerin izlediği stratejilere baktığımızda, bu çaptaki finansman akışlarının hiçbir zaman jeopolitik açıdan tarafsız olmadığı görülmektedir.

Bu yatırımlar Çin’e de, Afrika’nın zengin maden zenginliğine eşi benzeri görülmemiş bir erişim fırsatı sağlamıştır.

Çinli şirketlerin tüm kobalt ve bakır madenlerinin %72’sine sahip olduğu Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Çinli şirketlerin boksit endüstrisine hakim olduğu ve genişleyen Simandou demir madeninin başlıca paydaşları olduğu Gine bu durumun örneklerindendir.

WASHİNTON’UN KARŞI HAMLESİ: LOBİTO KORİDORU

Lobito Koridoru, Çin’in Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi’ne benzer bir şekilde Afrika ile ilişki kurmak için ABD tarafından hayata geçirilmek istenen bir ticaret ve ekonomi koridoru olarak tanımlanabilir.

İlk olarak Ekim 2023’te ABD hamiliğinde düzenlenen AB Küresel Geçit Forumu’nda duyurulan proje, Afrika Kalkınma Bankası, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Komisyonu’nu bir araya getirerek, Zambiya’nın kuzeybatısını Atlantik Okyanusu’ndaki Angola limanı Lobito’ya bağlayacak bir demiryolu inşasının gerçekleştirilmesini hedefliyor.

Lobito Koridoru’nun finansman yapısı, Çin’in Bir Kuşak ve Bir Yol projesinin finansman yapısına benzer bir şekilde, projeye katılacak olan Afrika ülkelerine kredi verilmesini esas alıyor.

ABD ise ilgili Afrika ülkelerine özel finansmanlar da sağlayarak kıtadaki etkisini artırmaya çalışıyor.

Projenin başlangıcından Eylül 2024’e kadar ABD, ulaşım ve lojistik, tarım, temiz enerji, sağlık ve dijital erişim dahil olmak üzere birçok sektöre 3 milyar doların üzerinde fon ayırdı.

Bu finansmanın büyük bir kısmı ise, küresel altyapı alanında daha büyük bir rol üstlenmek isteyen G7 ülkelerinin ortak bir çabası olan ve ilk olarak 2022 yılında kurulan Küresel Altyapı Ortaklığı kurumu aracılığıyla sağlanıyor.

LOBİTO KORİDORU’NUN AMAÇLARI

Lobito Koridoru’nun asli amacı, sermaye sıkıntısı çeken ve gelişmekte olan ülkelerde yeni bir altyapı inşa etmek olarak tanımlanıyor. Ancak bu tür projelerle gelişmekte olan ülkelerin bağımlılığının artırılması da gözden kaçmayacak bir gerçek olarak önümüzde duruyor.

Projenin ilk aşaması, Zambiya’da sınırdaki Jimbe bölgesinden, Zambiya bakır kuşağındaki Chingola’ya kadar yaklaşık 550 km’lik yeni demiryolu hattının inşasını öngörüyor.

İkinci aşamada ise bu yeni hat, sınırın Angola tarafında yeni inşa edilen hatta bağlanacak ve önceden var olan Benguela demiryoluna entegre edilecek.

Sonuç olarak ise Zambiya’ya Atlantik Okyanusu’na erişimini sağlayan yeni bir ihracat koridoru ortaya çıkacak.

Proje aynı zamanda koridor boyunca yaklaşık 260 km’lik karayolu inşasını ve 120 yıllık Benguela demiryolunun yenilenmesini de içeriyor.

Son olarak, Lobito Koridoru, ABD ve Batı’nın ekonomik çıkarlarını, altyapının kendisinden beklenen kayıpların ötesinde daha bütüncül bir anlamda ilerletmesi bakımından Kuşak ve Yol’a karşı alternatif üretmesini sağlayacak.

Proje, Atlantik üzerinden batıya doğru ticaret akışını öngörüyor ve bu da özellikle Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden enerji geçişi için gereken kritik mineral ve emtiaların tedarik edilmesine olanak tanıyacak.

Proje yapıcılara göre yeni demiryolu ayrıca, Zambiya bakır kuşağını ilk kez bir Atlantik limanına bağlama özelliği taşıyacağından, Lobito Koridoru, hem Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden hem de Zambiya’dan tedarik hatlarını güvence altına alma potansiyeline sahip olacak.

Yani koridor, ticaretin yanı sıra, başta bakır olmak üzere bölgedeki değerli minarellerinin Batı’ya ve ABD’ye transferinde önemli bir rol üstlenecek.

ABD VE AB, AFRİKA’YI KAYBETMEK İSTEMİYOR

Lobito Koridoru’nun önemi ve zamanlaması, dünyanın çok kutuplu bir döneme doğru ilerlemesi ve Çin’in Afrika’daki doğrudan yabancı yatırımları ile etkin olması nedeniyle Batı için özel bir önem taşıyor.

Çin özellikle 2019-2024 yılları arasında Afrika’da ortalama 4 milyar dolar yatırım ile Batılı devletlerden çok daha yüksek bir yatırım rakamına ulaştı. Bu süreçte ABD’nin Afrika’ya doğrudan yabancı yatırımları bazı yıllar negatife döndü.

2019 yılında yaşanan Covid salgını sonrası ekonomik yavaşlama ve kredi verme kabiliyetlerinin zayıflaması, Batı’nın Afrika’da yatırımlarında büyük düşüşe neden oldu.

İşte bu noktada Lobito Koridoru, ABD ve AB’nin Afrika’daki nüfuzunu koruması ve zenginliklerinden faydalanması için vazgeçilmez bir proje haline gelmiş gibi görünüyor.

Lobito Koridoru kendisini, başta Çin olmak üzere kıtada etkin olmaya çalışan aktörlerin ilerleyişini yavaşlatmak ve güçlü bir alternatif olarak konumlandırmaya çalışıyor ve projenin, mümkün olduğunca çabuk ilerlemesi ve 2028 sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor.

SONUÇ

Çin’in Bir Kuşak ve Bir Yol projesinden Rusya ve diğer aktörlerin Afrika’da artan angajmanlarına kadar çok sayıda faktör, yıllarca Afrika’yı sömürge alanı olarak kullanan ABD ve AB ülkelerinde Afrika’yı kaybetme gerçeği ile karşı karşıya bıraktı.

Bu nedenle ABD ve AB, Afrika’ya yönelik çok taraflı bir perspektif benimseme çabası ortaya koyuyor ve yatırımlar aracılığı ile bölgesel oyuncularla ortaklık kurmak için yeni bir dönemi başlatmak istiyor.

Lobito Koridoru Projesi, Çin’in kıtadaki 52 ülke ile imzaladığı Bir Kuşak ve Bir Yol projeinin alternatifi olarak konumlandırılması anlamında büyük zorluklarla karşı karşıya olsa da, kıtadaki küresel rekabetin hangi boyuta geldiğini ortaya koyması açısından dikkat çekici ve önemlidir.

(Akşam)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *