Hüseyin Alan

Allah’ın tüm yarattıklarının eşit olarak istifade etmesi için sunduğu doğal kaynaklar ve imkanlara el koyup gasp eden,

Kendilerine %99 ayırıp kalanlara %1 “bahşiş veren” tağutlar ve adamları,

Doğayı kirlettikleri, temiz suları zehirledikleri; çevreyi ve kentleri yaşanmaz kıldıkları; ırmakları ve denizleri kuruttukları; canlıların biyolojik yapısını bozdukları; kimyasal ve biyolojik silahlarla toplu katliam yaptıkları yetmiyormuş gibi

Allah’ın tüm varlık alemine istifadeleri için bedavaya sunduğu içme suyunu şişeleyip parayla sattıkları da yetmemiş gibi,

Şimdi de “havayı” ayak izi karbon vergisi” adıyla vergilendirip paraya çevirmeye teşebbüs ediyorlar…

“Firavuna git çünkü o azdı” diyordu Allah; suç ortakları Karun ve Belamla birlikte helak edilecek zamanı bildirmek için: Son uyarıya kulak verme fırsatı tanındığında…

Firavunlar ve ortakları tek başlarına onca baskıyı, zulmü, ifsadı yapabilir, şiddeti uygulayabilir; fütursuzca soyguna, vurguna ve katliama kalkışabilir miydi?

Yalnızca ordusuna, polisine, istihbaratına güvenip cüret edebilir miydi; halk desteği olmadan!..

Normal insanları Firavunlaştıranlar, Karunlaştıranlar, Belamlaştıranlar olmasaydı olabilir miydi Firavunlar Firavun, Karunlar Karun, Belamlar Belam?..

Firavuna git çünkü o azdı emrini tutan peygamber vazifesini bi-hakkın yapmıştı; ya peygamberleri takip ettiklerini söyleyenler, bunlar ne yapıyorlar kendi çağlarında kendi Firavunlarına?..

Fesat karaları ve denizleri kapladığında Allah tarihe ve topluma bizzat müdahale eder; tarihin yasası bu: Bu arada insanlara işledikleri suçlarının cezasının bir kısmı bu dünyada yaşatılır.

Ceza sadece Firavunlara ve adamlarına ulaşmayacak, ifsada sessiz kalan, tepkisizliğiyle tağutlara destek olan suç ortaklarına da ulaşacak.