İsrail’e silah tedarik eden demokratik ülkeler “ikiyüzlü”

İsrail’e silah tedarik eden demokratik ülkeler “ikiyüzlü”

BM İnsan Hakları Savunucuları Özel Raportörü Mary Lawlor, İsrail’e silah satışını haklı çıkaracak hiçbir ahlaki argümanın bulunmadığını belirterek, insan haklarına saygı duyduğunu öne süren ancak bu silahları tedarik etmeyi sürdüren Batılı demokratik devletlerin ikiyüzlülüğünü sert sözlerle eleştirdi, ‘uluslararası insan hakları mimarisi çatırdamaktadır’ dedi.

İnsan haklarına saygı duyan devletlerin İsrail’e silah vermesi

İngiliz The Guardian gazetesi için kaleme aldığı yazısında raportör Mary Lawlor, “İsrail’e silah satışını haklı çıkaracak hiçbir ahlaki argüman yok” başlıklı makalede, siyonist rejimin bu silahları Filistinlilere karşı ayrım gözetmeksizin kullanacağını gösterdiğini belirterek “Batı’nın halen neden bunları tedarik etmeye devam ettiği” sorusunu yöneltti.

Gazze’den yeni dönen bir doktorun, Filistinlilerin siyonist rejimin saldırıları altında çektikleri acının boyutları hakkında şoke edici tanıklıklarda bulunduğunu aktaran Mary Lawlor, “İnsan haklarının evrenselliği ilkesine saygı duyan devletlerin İsrail’e silah satmaya devam etmesini haklı çıkaracak hiçbir ahlaki argüman bulunmamaktadır.” ifadesini kullandı.

Mary Lawlor, BM raportörü olarak yaptığı çalışmalar sırasında Filistinli insan hakları savunucularının, kendisine “İsrail’in bu tür silahları Filistinlilere karşı ayrım gözetmeksizin kullanacağını defalarca göstermiş olması” nedeniyle bu tür satışlara yasak getirilmesinin önemini vurguladıklarını kaydetti.

Mary Lawlor, silah satışlarının devam etmesine yönelik ideolojik argümanların, siyonistlerin hayatının değerini Filistinlilerin hayatının değerinden üstün tuttuğu sonucuna vardığına dikkati çekerek bunun, “vicdana aykırı” olduğunu ifade etti.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 75. yılı!

BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 75’inci yılı dolayısıyla Aralık 2023’te 150’den fazla ülkenin bu hakları nasıl hayata geçireceklerine dair taahhütte bulunduğunu hatırlatan Mary Lawlor, en güçlü taahhütlerden bazılarının ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Kanada’dan geldiğini anımsattı.

Buna karşın Mary Lawlor aynı devletlerin, insan hakları ve insan hakları savunucuları için “yıkıcı sonuçlar doğuracak şekilde İsrail’i silahlandırmaya devam ettiğine” dikkati çekerek şu ifadelere yer verdi:

“2013-2022’te İsrail’e yapılan silah satışlarının yüzde 68’i ABD’den gelmiştir. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken 4 ay önce ‘Çok fazla Filistinli öldürüldü.’ dedi. Ancak Filistinlilerin ölümü ile ABD’nin silah tedariki arasındaki bağlantıyı kuramadığı anlaşılan Biden yönetimi, İsrail’e silah tedarikini istikrarlı şekilde sürdürdü.”

Mary Lawlor, benzer şekilde, El Cezire tarafından aktarılan Almanya Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, Almanya’nın geçen yıl İsrail’e askeri ihracatını bir önceki yıla kıyasla yaklaşık 10 kat arttırdığına dikkati çekti.

İsrail, gazetecilere karşı ‘kasıtlı strateji’ izliyor

Mary Lawlor, siyonist rejimin Gazze’de bazı insan hakları savunucularını açıkça hedef almış olabileceğini belirterek bunlar arasında, yaşanan dehşete tanıklık ederek yaratılan yıkımın boyutlarının anlaşılmasına yardımcı olan gazetecilerin de yer aldığını bildirdi.

İşgal askerleri tarafından kimlikleri açıkça tespit edilebilen gazetecilerin hedef alındığına dair ellerine ulaşan bilgilerin, çatışmanın haberleştirilmesini engellemek ve eleştirel haberciliği susturmak için “kasıtlı strateji izlendiğini” gösterdiğini aktaran Mary Lawlor, şunları kaydetti:

“Gazze’deki bazı gazeteciler, basın yelekleri ve kasklarıyla açıkça görülebilecek şekilde savaşı takip ederken iş başında öldürüldü ve bazılarının saldırılardan önce ölüm tehditleri aldığı bildirildi. Bu, aynı zamanda gazetecilere yönelik bir savaştır. BM raporlarına göre 7 Ekim’den bu yana Gazze’de 122’den fazla gazeteci ve medya çalışanının öldürüldüğünü kaydettik.”

Medya Özgürlüğü Komisyonu’nun imzacıları İsrail’e destek verenler

Mary Lawlor, ABD, İngiltere, Fransa, Kanada ve Almanya’nın, Medya Özgürlüğü Koalisyonu’nun üyeleri ve medya özgürlüğüne ilişkin küresel taahhüdün imzacıları olduğunu anımsatarak bu taahhüde göre medya özgürlüğünü yurtiçinde ve yurtdışında desteklemeleri gerekliliğine işaret etti.

ABD’nin kamu diplomasisi ve halkla ilişkilerden sorumlu müsteşarının, yakın zamanda Ukraynalı gazetecilerin çalışmalarını tebrik eden konuşma yaptığını hatırlatan Mary Lawlor, ABD’li müsteşarın, “Sahada neler olup bittiğini gösteren sesleri yükseltmeye, güçlendirmeye, savunmaya ve onlara kaynak sağlamaya devam etmek bizim taahhüdümüzdür.” ifadesini kullandığını aktardı.

Sesler Filistinlilere ait olduğunda, bu taahhütlerin dile getirilmediğini vurgulayan Mary Lawlor, gazetecilerin yanı sıra sağlık çalışanlarının da siyonist silahlarıyla öldürülen veya yaralananlar arasında bulunduğu ve bunun “sağlık çalışanlarına yönelik de bir savaş” olduğunu kaydetti.

“Uluslararası insan hakları mimarisi çatırdamaktadır”

Gazze’de yaşananlar göz önüne alındığında, insan haklarının geliştirilmesi ve korunması konularında nasihat veren Batılı devletlerin, diğer devletler tarafından eleştirilmeye başlandığına işaret eden Mary Lawlor, sözlerini şöyle tamamladı:

“Uluslararası insan hakları mimarisi, kurallara dayalı bir düzeni desteklediklerini iddia eden ancak İsrail’e daha fazla masum Filistinliyi öldüren silahlar sağlamaya devam eden ülkelerin ikiyüzlülüğünün ağırlığı altında çatırdamaktadır. Her şeyden önce bu, insan haklarına karşı bir savaştır.”

AP raportörü: Bu, Hamas’a karşı değil ‘insan hakları’na karşı bir savaş

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *