İçimizdeki ‘İslamofobikler’ Avrupa’dakilerden daha fazla!

İçimizdeki ‘İslamofobikler’ Avrupa’dakilerden daha fazla!

BM, NATO vb. kurumları yönetenler barbar ve ilkel değil ama halifelik, ümmetçilik, İslam kardeşliği gibi kavramlar ilkel ve ütopya öyle mi? Asıl batının kurumlarından merhamet beklemek ütopyadır. Onlara göre ne güzel iflas etmişti İslamcılık! Şimdi yeniden mi başa sarılıyor!

YENİDEN GÖRDÜK Kİ İÇİMİZDEKİ İSLAMOFOBİKLER, AVRUPADAKİLERDEN DAHA FAZLA! “ESKİ İSLAMCILAR FİLİSTİN DİRENİŞİNDEN NEDEN RAHATSIZ?”

Gülbahar Ay Satan

İslamofobi! Yani İslam korkusu… Bu fobi, Osmanlının son yüzyılında zaten çok yaygınlaşmıştı. Filistin direnişinden sonra flu duran kişilerin de İslamofobik oldukları çok net görüldü.

Sanatçısından tutun da sokaktaki vatandaşa kadar her kesimden birçok insan bu zulüm karsısında ama diyen cümleler kurabildi.

İsrail protestosu yapılan birçok yerde (mağaza, kafe…) Filistin bayrağını görünce birileri tepkiyle bağırdı “Burası laik bir ülkedir’’ diye. Çocuklar ölüyor bu nasıl bir bağlantı kurmak diye başlarda afallıyorsunuz? Evet, maalesef ki İslamofobi, ölen binlerce çocuğu bile önemsiz saymaya yetiyor.

Türkiye’nin yaşayan “Filozofu” (eski İslamcı yeni twitter filozofu) Gazze’de olup bitenlere ne demiş diye merak ettim. Beyefendi dakikalarca konuştu, konuştu ve sonunda ağzındaki baklayı çıkardı. Resmen olup bitenlerden Hamas sorumlu dedi. Binlerce çocuğun katledilmesinin müsebbibi olarak Hamas‘ı işaret etti. Üstelik bunu birçok sözde aydın da ima etti!

Bu beyefendilerin videolarını, sosyal medyada saatler içinde binlerce kişi seyrediyor. Peki kim bunlar? Eskiden İslamcı olan sonra sorgulama adı altında önce tarihselciliği savunup, ateizm, nihilizm gibi duraklarda soluklanan nihayetinde de batı hayranı olup çıkan kişilerdir. O kadar felsefi tartışmalar yapıp sonunda en aydını, en ufku genişini bile AKP’ye karşı CHP’yi destekleyen, partizan gibi konuşan tiplerdir. Bunlar, İslam’dan bir şey olmaz deyip ama gece gündüz İslam’ı konuşan tiplerdir.

Bu beyefendiler, ne gerek vardı ‘Aksa Tufanı’na diyor. Bunların zihinleri sömürgeleşmiş ve gerçekten olup bitenleri anlayamıyorlar. Sanki her şey gül gülistandı.

Filistin’i yavaş yavaş yok eden bir İsrail var, kimsenin gündem etmesini bırakın, artık ruhu bile duymuyordu. Filistinliler yurtlarından çıkarılıyor, keyfi bir şekilde gözaltına alınıyor. Zeytinlikleri, limon ağaçları, toprakları, evleri ellerinden alınıyor. Günden güne bitirilmeye çalışılıyor.

Tüm bu olup bitenlere rağmen güya sorgulayan bu hümanist beyefendiler, Filistinlilerin, olup bitenlere rıza göstermelerini istiyor. Çünkü bu beyefendiler BATI’dan eminler, BATI’nın kurumlarının medeni ve merhametli olduklarına iman etmişler. Onlara göre BATI saldırmışsa, işgal etmişse kesin haklı ve insancıl bir sebebi vardır.

İslam’a duyulan nefret ve korku İsrail’in katliamlarını bile sevimli göstermektedir. Filistin direnişi, o hayran oldukları batının kurumlarını ifşa etti, maskelerini düşürdü. Onların işaret ettiği, övdüğü putlar, kurumlar vicdanlı halkların gözünde bir bir devrildi.

Ama onlar henüz görmek istemiyor. Örneğin Almanya’ya göç eden bir İlahiyat profesörümüz diyor ki: Batıda demokrasi ve medeniyet çok gelişmiş. Lokantada halk başbakanları, politikacıları kovuyor, özgürce protesto edebiliyor, diyor. İyi de o politikacılar diğer taraftan Ortadoğu’da bebeklerin, mazlumların kanıyla besleniyor! Nasıl oluyor da sadece olayların bir tarafı görülüyor?

– Evet, bu eski İslamcı beyefendiler Filistin direnişinden çok rahatsız çünkü yıllardır seküler gazetecilerle hep şu manşetleri vermeye çalıştılar: “İslamcılık çöktü!”

Bu beyefendiler, tüm İslamcı diye anılan kötü taklitleri, terörist grupları, hurafeleri, sapkın tarikat müridlerini İslam’dandır diye sahiplendi. Ve yıllarca din ve Kur’an işte bunları emrediyor dediler. İslam, ancak zulüm ve adaletsizlik üretir diye gençlere seminerler verdiler.

– Bu beyefendiler Filistin direnişinden rahatsız çünkü onlara göre BATI değil, düzeni bozan İslamcılıktı. Baya da yol kat etmişlerdi. Öyle ki Müslümanların bir başı olmalı dediğinizde, halifelik vb. kavramlar kullanıldığında onları hafakanlar basıyordu. Karşısındakini ne kadar ilkelsin diye Twitter’da olsa engelliyor, yanında olsa rencide ediyordu. Zaten etraflarında kraldan çok kralcılar vardı.

BM, NATO vb. kurumları yönetenler barbar ve ilkel değil ama halifelik, ümmetçilik, İslam kardeşliği gibi kavramlar ilkel ve ütopya öyle mi? Asıl batının kurumlarından merhamet beklemek ütopyadır. Onlara göre ne güzel iflas etmişti İslamcılık! Şimdi yeniden mi başa sarılıyor!

– Bu adamlar Filistin direnişinden rahatsız çünkü yıllarca Kur’an Arapların dini ve kültürüdür diye konferanslar verdi, kitaplar yazdılar. Bu adamlar ayetleri ellerinde sallayarak şu cümleleri kurdu: “Bir savaş ayetini, esir ayetini bir Norveçli okusa bu ayetten ne anlasın, niye etkilensin, niye Müslüman olsun ki?” Kur’an tarihseldir; sadece belli bir döneme hatta sadece Araplara hitap ediyor dediler.

Ama şu iki aydır o işlevsiz gördükleri ayetleri, Norveç, Hollanda ve diğer ülkelerden insanlar merak edip göz yaşları içinde okuyor. Ve Filistinlilerin nereden güç aldıklarını anlıyor.

ABD’li bir vatandaş çok etkileyici bir konuşma yaptı ve Gazzedekilere hitaben “Kardeşlerim, sanırım dünyada sadece siz özgürsünüz, çünkü işgale ve sömürüye karşı sadece siz direniyorsunuz” dedi.

Dünyanın her yerinde Filistin direnişinden etkilenen insanlar var. Çünkü Filistinliler ayetleri masa başında okumuyor! Onlar o ayetleri canlarıyla kanlarıyla bizzat yaşıyor.

Günlerdir içimizdeki bu İslamofobik “aydınları” düşünüyorum. Bunlar hangi kaynaktan besleniyorlar?

Onları 20 yıl önce olsa bir nebze anlayabilirdim. Çünkü o zaman medyayla yayılan yalan haberler bu kadar açık gün yüzüne çıkmıyordu. Demokrasi, insan hakları alenen bu kadar çürüyüp kokuşmamıştı.

Ama canlı tarihe şahitlik ettik! Afganistan, Irak, Arap baharı… Seçimle gelen Mursi’ye ne oldu? Onlara göre demokrasi kendilerinin çıkarından başka bir şey değil. Emir erleri gibi olsan da, zamanı gelince seni yok ediyorlar. Beyefendiler bu gerçeği neden görmek istemiyor.

Geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanı göz göre göre çıkıp, İsrail’i mağdur gösteren yalan demeçler verdi. Büyük bir ciddiyetle, ‘Filistin’deki sivillerin zarar görmemesi için uğraşıyoruz’ dedi.

Bu o kadar sinir bozucuydu ki… Ama bu demeçler bizler için değil kendilerini destekleyen kitleler için veriliyordu. O kitleler tabiri caizse, sadece yemek yiyor, uyuyor ve çoğalıyor. Birkaç saniye kulak verdikleri politikacıların söyledikleri, onları ikna etmeye yetiyor. Vicdanlarını rahatlatmaya yetiyor. Bizim umursamadığımız o yalan demeçlerle kitleler yönetiliyor. Kendilerini temize çekmek için bu demeçler onların ileride yazılı tarihi olacak.

Bu yüzden, biz de doğruları yazmalıyız. Onların çelişkilerini yazmalıyız. En önemlisi, Müslüman devletlerin sessizliğini, acizliğini de unutmamalıyız. Tarihe bunlar da not düşülmelidir.

Her şeyin kötü bir kopyası var, İslam birliğinin bile. Kim kime hizmet ediyor belli değil. Dünyanın her yerinde ayaklanan vicdanlı halklar var. Fakat dünya devletleri sanki iyi polis-kötü polis oynuyor. Kurul toplantısı, konsey toplantısı, kınama derken İsrail bebek katletmeye devam ediyor. Bazen düşünüyorum, İsrail’i eleştiren ve ön safta Filistin’i sözlerle destekleyenlerin amacı sadece insanları mı oyalamak? Biraz daha bebek katletmesi için İsrail’e zaman mı kazandırmak!?

Son olarak, içimiz yandı. Dünya telaşları, eşyalar, düşününce ne kadar anlamsız geldi. Kendimiz de ders çıkartmalıyız. Biz, hiçbir konfor alanından çıkmadan ahirette Filistinli kardeşlerimizle boy ölçüşebilir miyiz? Zihnimizde dahi canlandıramayacağımız acılara direndiler. Onlar zalimden, açlıktan, ölümden korkmuyorlar. Her daim dik duruyorlar. Bu gücü nereden alıyorlar?

Bence köle Bilal’in, ambargoya boyun eğmeyen sahabenin beslendiği kaynakla, Filistinlilerin beslendiği kaynak aynı… Onlar, Yaratan’la irtibat kurmuşlar. Bu irtibat da ancak imanla, teslimiyetle kurulur. Umarım Allah onlardan, onlar da Allah’tan razı…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *