‘Güney Afrika, söz söylemenin dışında fiili bir adım attı’

‘Güney Afrika, söz söylemenin dışında fiili bir adım attı’

Filistinli diplomat Ömer Avadallah, “Pek çok Arap ve yabancı ülke İsrail’in savaş suçu işlediğini açıkladı ancak şu ana kadar, İsrail’in bu suçtan ötürü hesap vermesi ve cezalandırılması adına uluslararası sistem içinde adım atan ülke Güney Afrika oldu.” açıklaması yaptı.

Filistin Dışişleri Bakanının Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası Kuruluşlardan Sorumlu Yardımcısı Ömer Avadallah, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Güney Afrika’nın attığı adımı memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. Güney Afrika ve Filistin’in, “1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne” taraf olduğunu hatırlatan Avadallah, şunları söyledi:

“Bu adımın önemi, İsrail’in işlediği soykırım suçunun, uluslararası sistemdeki en önemli mahkeme hükmünde olan ICJ önüne getirilmesi bakımından atılmış fiili bir adım olmasında yatıyor.”

Ömer Avadallah, “Bu sadece bir açıklama değil fiili bir adımdır. Pek çok Arap ve yabancı ülke İsrail’in savaş suçu işlediğini açıkladı ancak şu ana kadar, İsrail’in bu suçtan ötürü hesap vermesi ve cezalandırılması adına uluslararası sistem içinde adım atan ülke Güney Afrika oldu.” dedi.

Güney Afrika’nın sözleşmenin “acil ihtiyati tedbir alınmasını öngören” maddesini aktif hale getirdiğini kaydeden Ömer Avadallah bunun, mahkemeden soruşturma bitmeden önce İsrail’in saldırılarının durması için hızlı bir adım atmasını istemesi anlamına geldiğini dile getirdi.

Filistin, Adalet Divanı’ndan, talebi acilen yanıtlamasını istedi

Filistin Dışişleri Bakanlığı da yaptığı yazılı açıklamayla, Uluslararası Adalet Divanından, Güney Afrika’nın, “soykırım suçu işlenmesini engellemek için acil tedbir alınması” talebine ivedilikle yanıt vermesini istedi. Bakanlık, mahkemeye, saldırıların durması yönünde karar alma ve bu suça ortak olan devletlerden bundan vazgeçmelerini isteme çağrısı yaptı.

Adalet Divanı, başvuru yapıldığını duyurdu

Uluslararası Adalet Divanı (ICJ)’den dün yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere yönelik “Soykırım Sözleşmesi” kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiği gerekçesiyle Güney Afrika’nın başvuru yaptığı bildirilmişti.

Açıklamada, Güney Afrika’nın, “7 Ekim 2023’ten bu yana soykırımı önlemede başarısız olduğu ve soykırıma yönelik doğrudan ve aleni kışkırtmaları kovuşturmadığı” gerekçesiyle İsrail aleyhine tedbir kararına hükmedilmesini talep ettiği belirtilmişti.

Adalet Divanında dava nasıl açılıyor?

Soykırım Sözleşmesinin 9. maddesi uyarınca, bir devletin sözleşmenin maddelerini ihlal etmiş olması durumunda, sözleşmeye taraf herhangi bir devlet, ihlal eden devlet aleyhine ICJ’de dava açabiliyor. Ceza mahkemesi özelliği taşımayan ICJ, sivil mahkeme olarak tanımlanıyor.

Merkezi Hollanda’da bulunan ICJ, aciliyet gerektiren durumlarda ihtiyati tedbir kararına hükmederek, söz konusu ihlallerin dava süreci sonlanana kadar durdurulmasına hükmedebiliyor.

UCM yerine ICJ’ye başvuru önerisi

İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Av. Dr. Abdullah Musab Şahin, AA için 12 Aralık’ta kaleme aldığı “Filistin için çözüm UCM’de değil, Uluslararası Adalet Divanında aranmalı” başlıklı makalesinde, UCM yerine ICJ’de çözüm aranmasının daha iyi olacağını şu ifadelerle savundu:

“Esas itibarıyla, Uluslararası Adalet Divanı gelecek sene İsrail-Filistin problemleriyle ilgili yeni görüşmelere başlayacak. BM Genel Kurulu 2022 senesinin aralık ayında bir karar alarak Uluslararası Adalet Divanından Doğu Kudüs’ün durumu ve İsrail’in işgalinin doğurduğu hukuki sonuçların tespit edilmesine yönelik danışma görüşü talep etmişti. Ekim ayında Uluslararası Adalet Divanının bu konudaki ilk toplantısını 2024 senesinin şubat ayında yapacağı açıklanmıştı. Yani gelecek senenin şubat ayında başlayacak görüşmelerde Uluslararası Adalet Divanı, Kudüs’ün durumu ve İsrail’in Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkını ihlalinin ve işgalinin hukuki sonuçları üzerine bir danışma görüşü çıkaracak.

Görüldüğü üzere, Gazze’de yaşanan son gelişmeler şimdiki haliyle ilgili dosya kapsamında olmadığından bu konuda bir kararın çıkması beklenmemelidir. BM’ye yapılacak yeni bir başvuru sonrasında Genel Kurul aynı usulü takip ederek talebi Uluslararası Adalet Divanına iletebilir. Divanın taraflardan birisini korumak için alınabilecek geçici önlemleri belirleme hakkı var. Bunun yanında, İsrail’in de taraf olduğu 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi’nin 9. maddesinde açıkça düzenlendiği üzere sözleşmeye ilişkin uygulama ve yorumların ya da doğrudan soykırım eyleminin tespitiyle ilgili uyuşmazlıklarda Uluslararası Adalet Divanı yetkili. Kurucu Statü’nün 35. maddesine göre Divan, uluslararası yükümlülüklere aykırı bir davranışın oluşturduğu zarar ya da tazminat hakkında karar verebilir. Bu kapsamda Divanın rolünün şahısların yargılanmasının ötesinde, devlet eliyle sistematik saldırılar yapan İsrail’in engellenmesi konusunda etkisi olabilir. Ayrıca Divanın bu yöndeki bir tespitinin Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde şahısların yargılanması konusuna da katkı sağlaması mümkün. Çünkü iki kurum arasındaki ilişkiler mutabakatlarla açıkça belirlenmiştir. İsrail’in Divan’ın kararlarına uymaması daha ağır sonuçlar doğuracağından, Gazze saldırıları sebebiyle İsrail aleyhine yapılacak bir başvuru, kısa sürede etkili sonuçların ortaya çıkmasını sağlayabilir.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *