Siyonist liderler nefret saçıyor!

Siyonist liderler nefret saçıyor!

İşgalci İsrail rejiminden ve işgal ordusundan birçok liderin Gazze halkına, Filistinlilere ve Hamas’a ve Hamas’ı destekleyen herkese karşı nefret kusması, ‘uluslararası hukukçular’ tarafından ‘savaş suçlarına davet’ olarak nitelendiriliyor. Ancak, batılı sistemin ana unsurlarının bu tür eylemleri, demokratik sistem tarafından suç kabul edilmiyor.

Birçok uluslararası hukukçu Gazze saldırılarının yanında işgalci İsrail’in yıllardır sistematik uyguladığı yerleşimci politikasının bizatihi savaş suçu olduğunu ifade ediyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi ne yapacak?

İşgalcinin Gazze’de sivillere, hastanelere, okullara, camilere, ambulanslara, yardım kuruluşlarına ve mülteci kamplarına yaptığı saldırılar dünya çapında protestolara neden olurken, siyonist politikacılar ile siyonist ordu mensuplarının tehditkar ve insanlık dışı söylemleri de tepki çekiyor.

Uluslararası hukuk uzmanları, bu söylemlerin savaş suçu olup olmadığını tartışırken, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) Gazze’de sürdürdüğü incelemenin nasıl sonuçlanacağı sorusu cevapsız kalmaya devam ediyor.

Filistinlilere “Amalek” benzetmesi

Siyonist başbakan Binyamin Netanyahu yaptığı bir basın toplantısında, yahudi kutsal kitabındaki anlatılarda yer alan Amalek kavmini Filistinlilere benzetti. Bu anlatıya göre, İsrailoğullarının Amaleklere yönelik savaşta kadın, çocuk veya yaşlı ayrımı gözetmeden her canlının öldürülmesi, şehirlerin yok edilmesi yönünde ifadeler yer alıyor.

Netanyahu, buna atıfta bulunarak, “Kutsal kitabımız, Amalek’in size yaptığını hatırlamalısınız diyor. Biz hatırlıyoruz, savaşıyoruz. Gazze’de, Gazze’nin etrafında, İsrail’deki diğer tüm bölgelerdeki cesur birliklerimiz ve savaşçılarımız bu yahudi kahramanları zincirine katılıyor.” dedi. Bu zincirin 3 bin yıl önce başladığını öne süren siyonist başbakan, “Kahraman birliklerimizin bir ana hedefi var, kana susamış düşmanı tamamen yok etmek ve bu ülkedeki varlığımızı garanti altına almak.” ifadesini kullandı.

Gazzeliler gönüllü göç etsin çözümü!

Siyonist aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Facebook sosyal medya platformunda tepki çeken yazılı açıklama yayımladı. “Gazzelilerin gönüllü olarak göç etmesi ve dünya ülkelerinin onları kabul etmesinin, Yahudilerin ve Arapların acılarını bitirecek insani çözüm olduğunu” ileri süren Smotrich, “Gazzelilerin gönüllü olarak dünyanın dört bir yanındaki ülkelere tahliye edilmesine yönelik girişimi memnuniyetle karşıladığını, bunun 75 yıldır süren mültecilik, yoksulluk ve tehlikelerin ardından Gazze ve bölge sakinleri için doğru insani çözüm olduğunu” savundu.

Siyonist bakan, Gazze sakinlerinin çoğunun 1948 mültecilerinin dördüncü ve beşinci kuşağı olduğunu, bu kişilerin Gazze’de fakirlik içinde ve aşırı kalabalıklar halinde “rehin” tutulduğunu, işgal devletini yıkma ve Yafa ile Hayfa gibi kentlere mültecileri geri döndürme isteğinin sembolü olduğunu iddia ederek, “Gazze sakinlerinin İsrail devletine ve yahudilere karşı, içinde büyüdüğü ve öğrendiği yoğun nefretin nedeninin bu olduğunu” ileri sürdü.

Gazze Şeridi’nin ekonomik ve siyasi olarak uzun süre bağımsız şekilde var olma şansı bulunmadığını iddia eden siyonist bakan, “Bu nedenle, İsrail devleti dahil olmak üzere uluslararası toplumun cömert mali desteği ve yardımlarıyla, mültecilerin, gerçekten onların iyiliğini isteyen dünya ülkeleri tarafından kabul edilmesi, mülteci sorunu ile Yahudiler ve Arapların acılarına son verecek son verecek tek çözümdür.” ifadelerini kullandı.

“Hamas’ı destekleyen herkes yok edilmeli”

Bir diğer siyonist aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, “Kanal12” televizyonunda katıldığı programın bir bölümünü X hesabından paylaştı.

Ben-Gvir, “Açık konuşmalıyız. Hamas yok edilmeli dediğimizde, şarkı söyleyen, destekleyen, şeker dağıtan herkes, Hamas ve hepsi yok edilmeli.” şeklinde konuştu. İsrail’de yahudi üstünlükçü siyasetiyle tanınan Ben-Gvir, uzun süredir tartışmalı figür olarak öne çıkıyor.

“Gazze’ye nükleer bomba” tehdidi

Siyonist aşırı sağcı Miras Bakanı Amihai Eliyahu, katıldığı radyo programında, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere yönelik tartışma yaratan sözlere imza attı. Filistin düşmanlığı ve aşırı sağcı görüşleriyle öne çıkan Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) partisinden koalisyon hükümetinde yer alan Amihai Eliyahu, Gazze’nin yeniden işgal edilip bölgeye yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri inşa edilmesini talep ederek, “(Filistinliler) İrlanda’ya da çöllere de gidebilirler, Gazze’deki ‘canavarlar’ kendileri çözüm bulmalı.” dedi.

Siyonist bakan, sunucunun “Gazze’ye atom bombası atılmasına gerek olup olmadığı” sorusunu da cevaplayarak, “Bu (Gazze’ye nükleer bomba atılması) olasılıklardan biri.” ifadesini kullandı.

Gelen tepkilerin ardından, Eliyahu, X sosyal medya platformunda yaptığı paylaşımda, atom bombasıyla ilgi açıklamasının “mecazi olduğunu” savundu.

Siyonist Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Amihai Eliyahu’yu kabine toplantılardan süresiz olarak uzaklaştırdığı belirtti.

“Gazze’de taş üstünde taş bırakmayın”

İşgalci İsrail’deki sağcı Zehut Partisinin kurucusu Moshe Feiglin, siyonist televizyonu Kanal 14’te katıldığı programda, Gazze’de “taş üstünde taş bırakılmaması” yönünde çağrı yaparak “Gazze’nin Dresden’e dönmesi gerekiyor.” ifadesini kullandı.

Moshe Feiglin, Al Jazeera kanalıyla yaptığı röportajda, işgalci İsrail’in imajını düzeltmeye değil “intikam almaya” ihtiyaç duyduklarını söyleyerek, “Tek çözüm var, Gazze’yi işgal etmeden önce tamamen yok etmek. Yok etmek derken, nükleer silah olmadan, Dresden’deki ve Hiroşima’daki gibi bir yok etmeden bahsediyorum.” dedi.

X sosyal medya platformunda yaptığı paylaşımda, işgalci İsrail’in milyonlarca yahudiyi ağırlamaya hazırlanması gerektiğini savunan Moshe, “Her ortamda Gazze bir an önce yok edilmezse, bütün dünyadaki Yahudilerin varoluşsal meşruiyetini kaybedecek ve durumu Kristallnacht (Kristal Gece) sonrasında dönecek.” diye konuştu.

Moshe, X’teki farklı paylaşımında, 2. Dünya Savaşı’nda Almanya ve Japonya’ya saldırılmasına atıfta bulunarak “Hamas yok. Sadece Gazzeliler var. Tıpkı masum Almanlar ve Japonlar olmadığı gibi, masum Gazzeliler de yok.” ifadesini kullandı.

“Hayvanlara böyle davranılmalı”

Siyonist Ordu Sözcülüğü ve siyonist ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Biriminin (COGAT) X hesabında yapılan paylaşımda, COGAT Başkanı Tümgeneral Ghassan Alian, Gazzelilerin Hamas’tan korkmak yerine kutladıklarını belirterek, şunları kaydetti:

“Hayvanlara böyle davranılmalı. (Gazze’de) elektrik ve su olmayacak, sadece yıkım olacak. Cehennemi istediniz, cehennemi göreceksiniz.”

Siyonist eski Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı emekli General Giora Eiland, siyonist Yediot Ahronot gazetesi için kaleme aldığı yazıda, işgalcinin Gazze’yi geçici veya kalıcı olarak yaşanmayacak hale getirmekten başka şansı olmadığını savunarak, “Gazze’de insani kriz oluşturmak hedefe ulaşmak için gerekli bir yöntem.” ifadesine yer verdi.

Giora, Ynetnews.com internet sitesinde yayımlanan görüş yazısında ise işgalcinin güvenliğinin sağlanması için başka seçenek görmediğini vurgulayarak, “Gazze hiçbir insanın var olamayacağı bir yere dönüşecek.” değerlendirmesinde bulundu.

Siyonist eski Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Dan Gillerman da Skynews televizyonunda katıldığı programda, “Dünyanın Filistin halkına gösterdiği ve aslında bu yüzyılın gördüğü en kötü zulmü gerçekleştiren bu korkunç insanlık dışı hayvanlara gösterdiği sürekli ilgi beni çok şaşırttı.” dedi.

Siyonist bakandan Lübnanlılara tehdit

Siyonist Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail’in kuzeyindeki askeri üsse düzenlediği ziyarette, Lübnan sınırındaki gerilime ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, Hizbullah’ın Lübnan’ı olası bir savaşa sürüklediğini ve hata yaptığını savundu.

Siyonist saldırıları nedeniyle Gazze’nin kuzeyinden tehcir edilen Filistinlileri örnek gösteren ve Lübnanlıların da aynı tabloyla karşı karşıya kalabileceğini ima eden Yoav, “Buradan Lübnan vatandaşlarına söylüyorum, Gazze’deki vatandaşların beyaz bayraklarla kıyı boyunca yürüdüğünü ve güneye doğru ilerlediğini görüyorum.” diye konuştu.

Yoav Gallant, Lübnan halkına yönelik gözdağını sürdürerek, “Hizbullah bu tür hatalar yaparsa bunun bedelini ödeyecek olanlar, öncelikle Lübnan vatandaşlarıdır. Gazze’de yaptığımızı Beyrut’ta da nasıl yapacağımızı biliyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Gazze’ye amansızca saldırmaya devam edin”

Siyonist milletvekili Ariel Kallner, X’teki paylaşımında, Gazze’ye yakıt girişine izin verilmesine karşı çıkarak “Gazze’ye giren her damla yakıt erkek ve kız kardeşlerimizi yakanlar tarafından kullanılacak.” ifadesine yer verdi.

Bir diğer siyonist milletvekili Tally Gotliv, X’te yaptığı paylaşımda, Gazze’nin yok edilmesinin kendisi için moral olacağının altını çizerek “Bırakın köyleri yansın.” ifadesini kullandı. Tally Gotliv, İsrail Silahlı Kuvvetlerinin “jest” olarak Gazze’ye insani yardım açtığını fakat Hamas’ın İsrail’e saldırdığını kaydetti.

Başka bir paylaşımında Hamas’ın kendileriyle alay ettiğini öne süren Tally Gotliv, “Gazze’ye amansızca saldırmaya ve bunaltmaya devam edin. Bütün ve mutlak kuşatma. Hamas’ın ortadan kaldırılmasını ancak açlık, susuzluk ve tünellerdeki havasızlıkla tamamlayabiliriz.” ifadelerini kullandı.

Tally, farklı bir paylaşımında hastanelerde Hamas mensuplarının kaldığı iddiasında bulunarak “Böyle bir hastaneyi savaşta hiçbir ülke sağlam bırakmazdı. Hükümet üyeleri, bu sizin elinizde. Korkuya yer yok. Net bir tarih duyurun, hastanenin boşaltılmasını talep edin, ardından bombalayın. Acımasızca.” ifadelerine yer verdi.

Siyonist liderler savaş suçlarına davetiye çıkartıyor

Eski İnsan Hakları İzleme Örgütü Direktörü Kenneth Roth, İsrail ve Gazze’de yaşananlarla ilgili 2,5 yıldır süren bir inceleme olduğunu fakat Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han’ın görünürde ilerleme kaydetmediğini belirtti.

Kenneth Roth, incelemenin seyrine dair yorumda bulunarak, “İnceleme, sadece Gazze’de yaşananları değil, yerleşimleri de içermeli çünkü Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yerleşimlerin kendisi savaş suçudur. İşgalci kuvvetin, nüfusunu işgal edilmiş bölgeye aktarmasını yasaklayan Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin 49’uncu maddesini ihlal ediyorlar.” dedi.

Siyonist Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın “Hayvanlara karşı savaşıyoruz” ifadesine ilişkin, bir savunma bakanının insanları canavarlaştırmasının “neredeyse savaş suçlarına davetiye” çıkarttığını ifade etti.

Kenneth Roth, Siyonist Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un “Gazze’deki sivillerin Hamas’ın saldırılarında haberinin olmadığı söyleminin doğru olmadığını” savunmasını ve sivillerin Hamas’a karşı ayaklanmamalarını eleştirmesini “düpedüz naiflik” olarak nitelendirdi.

Kenneth Roth ayrıca, Herzog’un “herkesin suçlu olduğu” ve “sivil ölümlerin endişe verici olmadığı” mesajını vermeye çalıştığını dile getirdi.

Siyonist başbakan Binyamin Netanyahu’nun Filistinlileri kastederek Amaleklere atıf yapmasına da değinen Kenneth Roth, bunun katliam yapmanın normalleştirilmesi gibi bir anlamı olduğunu söyledi.

Kenneth Roth, en üst düzey yetkililerden gelen bu mesajları eleştirerek, “Bunlar, en üst düzey yetkililerin verdiği çok tedirgin edici sinyaller ve biliyorsunuz, onlar işlenen savaş suçları konusunda bir dereceye kadar komuta sorumluluğu gösteriyorlar. Umarım ki bu Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının dikkate alacağı bir şeydir.” diye konuştu.

İsrail, hukuk nezdinde sorumlu tutulabilir mi?

Edinburgh Üniversitesi Hukuk Fakültesi kıdemli eğitmeni Dr. Michelle Burgis-Kasthala, İsrailli yetkililerin söylemlerinin yeni olmadığının altını çizerek, “Bu düşünceler, onlarca yıldır Filistin halkına, Gazze’ye, Batı Şeria’ya ve bir bütün olarak bölgeye yaklaşmanın çok iyi düşünülmüş, çok sistemli planlanmış yollarına dayanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Benzer söylemlerin daha önce de sarf edildiğini dile getiren Michelle Burgis-Kasthala, “Halihazırdaki Gazze çatışması bu düşüncelerin ana akımda dile getirilmesine olanak sağlıyor.” diye konuştu.

Michelle Burgis-Kasthala, nefret ve şiddet ifadeleri içeren açıklamaların, işgal hükümetinin politikasıyla bağlantısı olması veya hükümetin bu ifadeler aleyhinde harekete geçmemesi durumunda, İsrail’in hukuk nezdinde sorumlu tutulabileceğini ifade etti.

BM Genel Kurulu tarafından Aralık 1948’de kabul edilen Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne göre, devletlerin sadece soykırım yapmaması değil, aynı zamanda soykırım yapılması yönünde konuşan kişileri cezalandırması gerektiğine dikkati çeken Michelle Burgis-Kasthala, işgalcinin bu konuda büyük sorumluluk taşıdığını vurguladı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *