‘Bu yaşananlardan sonra kim ki İsrail’le masaya oturur, kim ki İsrail’le el sıkışırsa…’

‘Bu yaşananlardan sonra kim ki İsrail’le masaya oturur, kim ki İsrail’le el sıkışırsa…’

“Korkunç bir ihanet planı” başlıklı bir yazı kaleme alan Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal, “yeni bir ihanet tasarlanıyor. Müslümanların da bu ihaneti hazmedeceği zannediliyor” dedi ve ekledi: “Bu yaşananlardan sonra kim ki İsrail’le masaya oturur, kim ki İsrail’le el sıkışırsa, Allah onu kahr u perişan etsin.”

Aydın Ünal, dün Yeni Şafak’ta yayımlanan yazısında, meselenin Hayfa Limanı’nın güvenliği ve Akdeniz’deki 40 milyar metreküp doğalgaz rezervi olduğunu savundu, siyonist rejimin Gazze’de sürdürdüğü vahşet ile “Hindistan-Avrupa Koridoru üzerindeki bu ‘pürüzü’ temizlemeye çalışıyor” iddiasında bulundu.

Ünal, öte yandan, Riyad’da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Zirvesinin de suya sabuna dokunmadan sona erdiğine dikkat çekerek, hatta zirvenin “İsrail’e çok güçlü bir destekle sona erdi desek abartmış olmayız.” ifadesini kullandı.

Aydın Ünal’ın yazısı şöyle:

9-10 Eylül 2023’de Hindistan’da toplanan G-20 Zirvesi’nde ABD, Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği yeni bir ticaret yolunun kurulmasına ilişkin mutabakat zaptı imzaladılar. Hindistan’ın Bombay şehrinden BAE’ye, Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail üzerinden Hayfa Limanı’na, oradan Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan üzerinden Avrupa’ya ulaşacak bir demir yolu, deniz yolu ve hidrojen boru hattı inşasına karar verildi. Bu koridorun kurulması için çalışmaların 2 ay içinde başlatılması da kararlaştırıldı.

Bu yeni koridor, Çin ve Hindistan ürünlerinin Rusya üzerinden Avrupa’ya geçme zorunluluğunu ortadan kaldıracaktı. Ayrıca Rus gazına bağımlılık da bitirilecekti. Ek olarak Türkiye ve İran da bu koridorla bypass edilecekti. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olmadan ticaret koridoru olmaz” dedi. İsrail Başbakanı Netanyahu ise projeye övgüler düzdü.

Bu projedeki tek “pürüz” Hayfa Limanı’nın güvenliği ve Akdeniz’deki 40 milyar metreküp doğalgaz rezervinin Gazze yönetiminin mülkiyetinde olması idi.

İşte İsrail, bir ayı aşkın süredir, Gazze’de soykırım yaparak Hindistan-Avrupa Koridoru üzerindeki bu “pürüzü” temizlemeye çalışıyor.

Komplo teorisi mi dediniz? Hayır, değil. ABD’nin var gücüyle İsrail’e destek vermesi normal diyelim ama Avrupa’nın iştahla soykırımın arkasında durması hayatın doğal akışına uymuyor. BAE, Ürdün ve Suudi Arabistan yine normalin ötesinde sessizler. Filistin Batı Şeria Yönetimi tepkisiz. Önceki gün Riyad’da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Zirvesi de suya sabuna dokunmayan bir bildiri ile sonlandı. Hatta bildiride Hamas’ın yok edilmesi girişimlerine destek manasına gelecek bir madde bile vardı. ABD uçaklarının İsrail’e silah taşırken İslam ülkelerinin hava sahasının kullanmaması önerisi dahi reddedildi. Riyad Zirvesi, İsrail’e çok güçlü bir destekle sona erdi desek abartmış olmayız.

Her Çarşamba Tv Net’te Ersin Çelik ve İsmail Kılıçarslan ile yaptığımız Siyaseten programında geçen hafta İHH Başkanı Bülent Yıldırım konuğumuzdu. Yıldırım, Hamas’ın iyi bir istihbarat ağının olduğunu, İsrail’in saldırı hazırlığını öğrendiği için ön alarak karşı saldırıya başladığını ifade etti. Belli ki Hamas, Hindistan-Avrupa Koridoru projesi üzerinde kendisinin bir engel teşkil ettiğini fark etmiş, kesin idam kararının verildiğini görmüş, soykırım başlamadan elini güçlendirecek bir karşı saldırı yapmıştı.

İyi de, bu kadar kan aktıktan, o kadar bebek ve çocuk öldükten sonra, Suudi Arabistan, Ürdün ve BAE İsrail’le masaya oturup, el sıkışıp, hiçbir şey olmamış gibi koridoru inşa edebilirler mi?

Tahminin o ki, İsrail yeterince etnik temizlik yaptıktan, Gazze’nin kuzeyini boşaltıp Hayfa Limanı’nın güvenliğini sağladıktan, Gazze gazına çöktükten, yani taşeronu olduğu işi teslim ettikten sonra büyük bir “barış” masası kurulacak. “Tarihi barış”, büyük bir coşkuyla, havai fişekler eşliğinde, düğün-bayram havasında bütün dünyaya duyurulacak. O zaman ABD barışın mimarı olacak. O zaman Avrupa Birliği barış, insan hakları, basın, ifade, gösteri, protesto özgürlüğü rozetlerini yeniden takacak. İşte o zaman Ortadoğu’ya “bahar” gelecek. Hamas’ın olmadığı bir Ortadoğu’da diktatörler rahat nefes alacaklar. O zaman İsrail normale dönecek, Filistinleri yavaş yavaş öldürme, Filistin topraklarını sinsice işgal etme rutinini kimseyi kızdırmadan sürdürecek.

Bu korkunç planda iki açık var: Birincisi acaba İsrail’in aşırı sağı Müslümanlarla işbirliğine onay verecek mi?

İkincisi de, acaba bu kadar bebek, çocuk öldükten sonra, İslam dünyası bu sözde ve sahte barışa aldanacak mı?

Bazı Arap kabileleri, İngilizlerle işbirliği yaparak Osmanlı Devleti’ne ihanet etmiş, sonuçta İngiltere ve İsrail bir hançer gibi Ortadoğu’nun kalbine saplanmıştı. Şimdi yeni bir ihanet tasarlanıyor. Müslümanların da bu ihaneti hazmedeceği zannediliyor.

Herkes sussa, o masum bebeklerin ahı susar mı sandınız? Petrolünüz, gazınız, dolarlarınız uğruna hastanelerde katlettiğiniz, katline seyirci kaldığınız, hatta ellerinizi ovuşturarak izlediğiniz o bebeklerin ahı yakanıza öyle yapışır ki…

Bu büyük ve korkunç ihanet planı karşısında şahsen safım bellidir: Bu yaşananlardan sonra kim ki İsrail’le masaya oturur, kim ki İsrail’le el sıkışırsa, Allah onu kahr u perişan etsin.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *