‘Siyasal İslam’ var mı yok mu, ölü mü diri mi?

‘Siyasal İslam’ var mı yok mu, ölü mü diri mi?

Hilafet’in yıkılışıyla birlikte ümmetin coğrafyasına bir gaflet anında birçok devlet kondurulduğunu ifade eden Dr. Abdurrahim Şen, yukarıdan aşağıya cebren ve hile ile toplumun Batılı fikir ve kanunlarla dizayn edildiğini söyledi.

Köklü Değişim’e konuk olan Dr. Abdurrahim Şen, konuşmasına “Siyasal İslam”ın tanımı ile başladı. Şen, bu konudaki kafa karışıklığının iki sebepten dolayı meydana geldiğini ifade edip, birisinin Müslümanlardan diğerinin ise laiklerden kaynaklandığını söyledi.

Batılıların ve Türkiye’deki seküler çevrelerin, “din ile siyasetin ilgisi olmadığını düşündüklerinden dini, ilgili olmadığı siyasete karıştırmanın, siyasi hedeflere ulaşmak için uydurulmuş bir ideoloji olduğunu ileri sürüyorlar” ifadesi ile hedeflerinin İslam’ı şeytanlaştırmak olduğunu belirtti.

Müslümanların İslam ve siyaseti anlama-tanımlama sorunu kısmında ise, Müslümanların geçmişi uzun yıllara dayanan fikri bir çöküntü içinde olduğunu, İslam ve siyaset gibi en hayati meseleler düşmanın perspektifinden değerlendirilmesi nedeniyle hataya düşüldüğünün altını çizdi.

Müslümanların, İslam’ı anlamada ağır bir zafiyet içine düştüklerini ve bu ağır travma nedeni ile önce fikri çöküş ardından da siyasi çöküşün yaşandığını ifade etti.

Fikri çöküş kısmında, Batı karşısında gerilemenin birinci olarak; İslam fıkhına, İslam hukukuna, ikinci olarak da, siyasal sisteme, Hilafet’e, İslam’ı hayatta var eden yönetim sistemine bağlanarak hata edildiğine dikkat çekti.

Siyasi çöküş kısmında ise, Hilafet’in yıkılışıyla birlikte ümmetin coğrafyasına bir gaflet anında gece birçok devlet kondurulduğunu ifade edip, yukarıdan aşağıya cebren ve hile ile toplumun Batılı fikir ve kanunlarla dizayn edildiğini ifade etti.

Dr. Abdurrahim Şen, konuşmanın ikinci kısmında “Siyasal İslam Var mı Yok mu?” konusunu ele aldı. “Siyasal İslam derken neye bakacağız? Şahısların Müslüman olmasına mı? Yoksa partilerin programına, tüzüğüne ve muhalefetteyken veya iktidardayken uygulamalarının İslâm’ın fıkhi-siyasi ahkamına uygun olup olmadığına mı?” sorularıyla can alıcı noktaya parmak bastı.

AK Parti-Türkiye ve Nahda-Tunus örneğiyle devam eden Şen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Nahda lideri Gannuşi’nin laiklik ile ilgili övücü söylemlerini hatırlatarak “Siyasal İslam çöktü” türünden yapılan değerlendirmelerin aslında kapitalist siyasetin çöküşüne işaret ettiğini vurguladı.

Şen, son bölümde, ABD’nin “Ilımlı İslamcılar” diye tanımladığı muhafazakâr demokratlar hakkındaki ifadelerine yer verdi. Verilen örnekler arasında siyonist asıllı Amerikan kongre üyesi Jozef Liberman’ın, “Aşırı İslami azınlığa karşı durması ve onu hezimete uğratması için ılımlı İslami çoğunluğu güçlendirmeyi başardığımızda, İslami imparatorluk kurmak için çalışanların hayallerini gömebileceğimiz bir kabir kazmışız demektir” açıklaması en dikkat çeken ve konuyu özetleyen ifade olarak öne çıktı.

(Köklü Değişim)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *