Sahi ey İnsan! Seni Rabbine karşı ne aldatmaktadır? Para ve servet mi, mal-mülk mü, güç-kuvvet mi? Çok katlı, devasa yapılar mı? Siyaset mi? Zevkler mi? Güzellik mi? Tanklar, toplar ve tüfekler mi? Rabbine bir cevap vermelidir el-İnsan. Rabbi ona değer vermiş ve bir soru yöneltmiştir. Allah asla unutmaz.
Mehmed Durmuş
Kur’an gökyüzünün yarılacağı, yıldızların döküleceği, denizlerin birbirine katılacağı, kabirlerin içindekilerin dışına çıkarılacağı ve her canın, ölmeden önce yapıp ahiret için önden gönderdiklerini ve yapmayıp terk ettiklerini bileceği bir günden haber veriyor. Sonra da bu “her can”a, siyah saçları şeybe yapacak olan şu dehşetli soruyu soruyor:
“Ey insan! Kerîm Rabbine karşı seni aldatan nedir?”
O Rab ki, O sıradan biri değildir; O seni yaratan, sana mükemmel bir biçim veren ve dilediği en güzel bir surette seni terkip edendir. O’na karşı seni ne aldatmaktadır? (İnfitar suresi).
Böyle bir soruyu bu kadar anlamlı ve edebi güzellikte sadece Allah sorabilir. Soru tam O’na göredir. İnsana hakaret yok, söz hiçbir garez içermiyor. Yapıcı, yaratıcı ve yaşatıcı bir soru. “Ey İnsan!” (yâ eyyuhe’l-insânu)… ‘el-İnsân’… İnsan ahsen-i takvim üzere yaratılmıştır. Allah insanı tasvir etmiş yani tasarımlamış ve suretini (tasarımını) en güzel bir biçimde yapmış. Allah zaten el-Musavvir’dir. Bu ilahi beyanlara dikkat kesildiğimizde insanın mayasında hüsün/ahsen, takvim, tesviye, adalet gibi kıymetlerin bulunduğu kolayca anlaşılmaktadır. İnsan çamurdan yaratılmış ama çamura, onu el-İnsan yapan tatlandırıcılar da katılmıştır.
İnsan Allah’ın sıra dışı bir yaratığıdır. Onun omuzları göklerin, arzın ve dağların taşıyamayacağı yükü taşımaya mütehammil bir sağlamlıktadır.
Fakat insanı Yaratan Allah’ın sorduğu soru hala cevap beklemektedir: Ey İnsan! Seni kerîm Rabbine karşı aldatan nedir?
Allah kerîmdir, sonsuzca cömerttir, her şeyi verir hem insana hem de her yaratılmışa. Allah Rab’dir, insanın terbiyesi bütünüyle Allah’a aittir, onu yediren, içiren, büyüten, aklını iz’anını tamama erdiren, iki ayağı üstünde dik yürüten, gözler, kulaklar, ağız ve burun veren, olağanüstü yetenekli eller bağışlayan, insanın Rabbi Allah’tır.
Sahi ey İnsan! Seni Rabbine karşı ne aldatmaktadır?
Para ve servet mi, mal-mülk mü, güç-kuvvet mi? Çok katlı, devasa yapılar mı? Siyaset mi? Zevkler mi? Güzellik mi? Tanklar, toplar ve tüfekler mi?
Bir defa insan, kerîm Rabbine karşı bir aldanış içinde olduğunu kabul etmeli, aklı basar hale gelmelidir. İnsanın aldanış içinde olduğu kesin bir bilgidir. Cevabı beklenen soru, insanı neyin aldattığıdır. Acaba insan Rabbinin rızasını karşısına alırken neyine güvenmektedir?
İnsan hiçbir zaman, hiçbir şekilde Allah’a hesap vermeyeceğini mi düşünmektedir? Bir ‘sıfır atık’ olarak mezarda çürüyüp yok olacağını mı sanmaktadır? Depremden sağlam binalara, tufandan dağlara, hastalıktan tıp bilimine sığınacağını mı ummaktadır insan?
Rabbine karşı insanı aldatan nedir?
Rabbine karşı insanı aldatan nedir?
Rabbine karşı insanı aldatan nedir?
İnsanın aldanışını anlayacağı ama bu anlamanın kendisine hiçbir fayda sağlamayacağı bir gün vardır, bugünün adı “yevmu’t-teğabun”dür. Son pişmanlığın hiçbir işe yaramadığı bir gün.
İnsan Allah’ın gönderdiği uyarılara karşı kör, sağır, dilsiz ve kalpsizdir, kaale alınacak hiçbir şey yokmuş gibi boş boş, bön bön salınmaktadır.
Rabbine bir cevap vermelidir el-İnsan. Rabbi ona değer vermiş ve bir soru yöneltmiştir. Allah asla unutmaz.
Âlemlerin Rabbi Allah nâkısalardan münezzehtir.
(VENHAR)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *