Netanyahu 80 bin kişilik protestoya kulak asmadı

Netanyahu 80 bin kişilik protestoya kulak asmadı

Siyonist işgalci İsrail Başbakanı ve aşırı sağ koalisyonun lideri Binyamin Netanyahu, muhalefetin itirazlarına ve artan protestolara rağmen yargıda yapılması planlanan tartışmalı düzenlemenin “seçmenin iradesini temsil ettiğini” ileri sürdü.

İşgalci İsrail hükümetinin haftalık kabine toplantısında konuşan Netanyahu, siyonist Adalet Bakanı Yariv Levin’in yargı sistemine getirmeyi planladığı tartışmalı düzenlemeye yönelik protesto ve yoğun eleştiriler üzerine açıklamalarda bulundu.

İsrail halkının seçimlerde “yargı sisteminde reform yapılması için oy verdiğini” savunan Netanyahu, “İşin aslı, bizim yapmaya çalıştığımız şey, İsrail’de otoriteler arasındaki dengeyi yeniden tesis edecek.” dedi.

Netanyahu, yargı düzenlemesine karşı muhalefetin “darbe ve iç savaş tehdidi” gibi eleştirilerine cevaben, “İç savaş ve devletin yıkılması gibi tahrik edici sloganlara kapılıp gidemeyiz.” ifadelerini kullandı.

Mecliste ve ilgili hukuk komisyonlarında derinlemesine diyaloğa ihtiyaç olduğunu kaydeden siyonist başbakan, “Reform mevzuatını gerekli düzenlemeleri yapacak, bireysel hakları tam olarak koruyacak ve halkın ülkeye olan güvenini yeniden tesis edecek şekilde tamamlayacağımıza inanıyorum. Yargı sisteminin bu reforma çok ihtiyacı var.” diye konuştu.

İşgal rejiminin “yargı reformu”

Netanyahu başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin, yargının bazı yetkilerini Meclise devretmeye yönelik hamleleri, Yüksek Mahkeme başta olmak üzere hükümet ile İsrail yargı mekanizması arasında gerilime yol açıyor.

Adalet Bakanı Levin, 5 Ocak’ta, Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran, yargının hakimlerin seçimi üzerindeki etkisini azaltan ve Meclisin mahkeme kararlarını geçersiz kılmasına izin veren bir yasa planladıklarını duyurmuştu.

Yeni yargı planına göre, koalisyon hükümeti, yargı mensuplarını atama komitesinde şu an 9 olan üye sayısını 11’e çıkaracak ve bu üyelerin 7’sini kendisi seçecek. Bu üye çoğunluğu, hükümetin, yargıçların atanmasında tek söz sahibi olacağı anlamına geliyor.

Ayrıca Netanyahu hükümetinin, daha önce yolsuzluktan hüküm giymiş koalisyon ortağı Arye Deri’nin bakan olarak görev yapmasına izin veren tartışmalı yasayı onaylaması da kamuoyunda tepkilere yol açmıştı.

Tel Aviv’de 80 bin kişilik protesto

İşgalci İsrail’in başkenti Tel Aviv’de önceki gün yaklaşık 80 bin kişi söz konusu yargı reformunu protesto etmişti. Tel Aviv’de iki haftadır cumartesi günleri Tel Aviv’in merkezindeki Habima Meydanı’nda toplanan göstericiler hükümetin “yargıyı zayıflatma” girişimlerini ve aşırı sağcı politikalarını protesto ediyor.

Netanyahu, geçen haftaki gösterilerin ardından da yargı reformunu savunarak, “yargı reformunun demokrasinin sonu olduğu” yönündeki iddiaların asılsız olduğunu söylemişti.

İşgal rejiminin aşırı sağcı hükümeti

İsrail’de yeni Başbakan Binyamin Netanyahu’nun aşırıcı yahudi ve aşırı sağcı partilerle kurduğu yeni hükümet 29 Aralık 2022’de Meclisten güvenoyu almıştı.

Filistinlilere yönelik ayrımcı ve ırkçı politikalarıyla bilinen ortaklara sahip yeni koalisyon hükümeti, İsrail siyasi tarihinin “en aşırı sağcı” hükümeti olarak değerlendiriliyor.

Netanyahu öncülüğündeki aşırı sağcı hükümet, Filistin geneli ile İsrail’deki toplumsal muhalefetin yanı sıra başta ABD olmak üzere İsrail’in Batılı müttefikleri tarafından da endişe ile karşılandığı öne sürülüyor.

Herzog: Ülkeyi parçalayan derin bir çatışmanın içindeyiz

Siyonist işgalci İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, İsrail’in derin bir çatışmanın içinde olduğunu, “toplumun daha fazla parçalanmaması ve anayasal bir kriz yaşanmaması” için çalıştığını belirtti.

Herzog, hükümetin, yargının bazı yetkilerini Meclise devretmeye yönelik hamlelerine karşı net bir tavır almadığı yönünde yapılan eleştirilerle ilgili açıklama yaptı.

Twitter hesabında yayımladığı videoda İsrail halkına seslenen Herzog, “Biz, ülkeyi parçalayan derin bir çatışmanın içindeyiz. Bu kutuplaşma beni ve İsrail ile yurt dışındaki halkın büyük kısmını çok endişelendiriyor. Şahsıma yöneltilen eleştirilere saygı duyuyorum ancak şuan iki kritik noktaya odaklanıyorum, tarihi anayasal bir krizin ve toplumun daha fazla parçalanmasını engellemek.” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanının evinin, tüm tarafların güvendiği ve herkesin kabul edeceği şekilde meselenin ele alınabileceği “belki de tek yer olduğunu” dile getiren Herzog, geçen hafta krizin taraflarıyla, bir diyalog ortamı oluşturmak adına görüşmelerde bulunduğunu aktardı.

Bu görüşmelerin başarılı olup olmayacağından emin olmadığını, tarafların bu konuda “iyi niyetli” olsa da yolun uzun ve ayrılık noktalarının çok olduğunu kaydeden Herzog, “Tüm gücümle çalışmaya devam edeceğim. Umuyorum bu krizden çıkış yolunu buluruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *