Emek ve Dayanışma Kongresinde konuşan Bakan Bilgin kapitalizmi eleştirdi

Emek ve Dayanışma Kongresinde konuşan Bakan Bilgin kapitalizmi eleştirdi

İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Emek ve Dayanışma Kongresi’nin açılışında konuşan ve “Kapitalizmin sağlıksız büyüme modeli insanlığı tahrip ediyor, emekçilerin hayatını yok ediyor” ifadesini kullanan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, “Emek ve dayanışma bugün bizim temel kavramımızdır” dedi.

Bakan Bilgin, Memur-Sen’in ev sahipliğinde Bakırköy’de bir otelde düzenlenen Uluslararası Emek ve Dayanışma Kongresi’nin açılışında yaptığı konuşmada, küresel çapta yaşanan bu zor dönemde dayanışma ve birliğin büyük önem arz ettiğini dile getirdi.

Geçen cuma günü Bartın’da meydana gelen maden kazasıyla ilgili konuşan Bilgin, kazadan hemen sonra olay yerine gittiklerini anlattı. Maden işçilerinin aileleriyle görüştüklerini aktaran Bilgin, “Bu tür kazaların kaza olarak kalmasını, yani bütün tedbirlerin alınarak, bütün sorunları ortaya çıkartarak, bütün sorumluların cezalandırılmasını elbette ki istiyoruz. Ben de bu konuda 6 müfettiş ve iş güvenliği uzmanıyla bu işin üstüne gidiyorum ve bunları ortaya çıkartmalıyız.” diye konuştu.

Küresel çapta salgın sonrasında ortaya çıkan tedarik sorununa ve üretimin durma noktasına gelmesine değinen Bilgin, bu süreçte Avrupa gibi gelişmiş bölgelerde bile resesyon beklentisi olduğunu, uzun yıllar enflasyondan habersiz yaşayan ülkelerin bile enflasyonla karşı karşıya kaldığını belirtti. Salgının bu anlamda adeta “bir örtüyü kaldırdığını” vurgulayan Bilgin, yaşanan salgının dünyadaki küresel kapitalist sistemin krizinin derinleşmesine ve bu derinleşmenin de enflasyon başta olmak üzere birçok konunun daha yoğun şekilde hissedilmesine yol açtığını söyledi.

‘Dünya kapitalizmi, bu felaketi insanlığın başına bela olarak açmıştır’

Dijitalleşme sürecinde ortaya çıkan yeni üretim şekillerinin meydana getirdiği dönüşümden söz eden Bilgin, bu dönüşümün bir krize gebe olduğunu, birçok düşünürün önceden söylediğini anımsattı. Böyle bir ortamda krizin iyi analiz edilmesi gerektiğini belirten Bilgin, şunları kaydetti:

“Bugün sık sık kullanılan kavramlar var. Sürdürülebilirlik diye. Neyi sürdüreceksiniz? Değil mi? Bunu sormak lazım. Bir kavram niye bu kadar çok kullanılıyor? Çünkü birçok şey sürdürülemez hale gelmiştir. Soluk aldığımız havanın temizliği sürdürülemez hale gelmiştir. Değil mi? Kyoto Sözleşmesi’ni kim imzalamıyor? Başta Amerika Birleşik Devletleri, dünya kapitalizminin merkezi olan ülke olmak üzere, dünyayı en fazla kirletenler imzalamadı. Bırakın havayı, insanların en tabii hakkı olan su, toprak kirlenmeye başlamıştır. Yani gıdayı ürettiğimiz besin değerlerini ortaya çıkaran toprak kirlenmiştir. Su, sular kirlenmiştir. Nehirler, koca nehirler kirlenmiştir. Şimdi denizler tehlike sinyali vermektedir. Bunu bütün insanlık boyunca milyonlarca yıl tertemiz tutan insan hayatı, daha önceki yaşama biçimleri, nasıl olmuş da bunu gerçekleştirememişken, böyle bir felakete yol açmamışken, 200 yılda dünya sistemine hakim olan dünya kapitalizmi, bu felaketi insanlığın başına bela olarak açmıştır, bunu eleştirmemiz, bunu sorgulamamız lazım.”

‘Salgın sonrası kriz, kapitalizmin sürdürülemez olduğunu ortaya çıkardı’

Salgın sonrası ortaya çıkan krizin, kapitalizmin sürdürülemez olduğunu ortaya çıkardığının altını çizen Bilgin, sözlerine şöyle devam etti:

Dünyadaki eşitsizliğin ve sömürünün insanları açlığa sürüklediğini vurgulayan Bilgin, “Reel ekonominin üretimi, kârları aritmetik olarak artıyor ama finans kapitalizm kârları geometrik olarak artıyor. 2008’de yaşanan ekonomik kriz bunu doğruladı. Bugün de bu devam ediyor. Demek ki kapitalizmin iki insan hayatını tahrip eden bir büyüme modeli var. Her şeyden önce emekçilerin hayatını yok ediyor. Emek örgütlerinin, sendikaların, emeğin yanında olan siyaset anlayışlarının tam bu aşamada mücadelelerini yeni bir stratejiye dayandırmaları lazım. Eski anlayışlar geçersiz hale gelmiştir. Kıymetli Cumhurbaşkanımız Erdoğan ‘Dünya beşten büyüktür’ demiştir, bunun anlamı budur” diye konuştu.

Bilgin, dünyanın her yerinde yaşayan insanların haklarının olduğunu, o hukuku korumanın da başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşların sorumluluğunda bulunduğunu öne sürdü.

Memur-Sen’in öncülük ettiği Uluslararası Emek Konfederasyonu’nun emek dünyasına yeni bir vizyon kazandıracağını belirten örgütün, emek dünyasına motivasyon vereceğini savunan Bilgin, “Emek ve dayanışma bugün bizim temel kavramımızdır. Emeğe, dayanışmaya, sosyal diyaloğa, sosyal mücadeleye ihtiyacımız var.” değerlendirmesinde bulundu.

Ali Yalçın: Yaşadığımız bir sistem krizidir

Uluslararası Emek Konfederasyonu’nun kuruluşunun deklare edildiği kongrede konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da dünyanın tarihin kırılma anlarından birini yaşadığını ve son birkaç yıldır ise savaşlar, salgınlar, doğal felaketler gibi olağanüstü gelişmeler yaşandığını belirtti.

Yalçın, tüm bunların üzerine ekonomik ve siyasi krizler insanlığı derinden etkilediğini belirterek dünyanın içinde bulunduğu krizlere karşı çözümlerin yetersiz kaldığını söyledi. “İçinde bulunduğumuz küresel krizleri aşmak için, alıştığımız yollar, ezberlediğimiz yöntemler yeterli gelmeyecek belki de” diyen Yalçın, “En iyimser yaklaşımla en az 10 yıl süreceği ön görülen söz konusu krizi aşmak için belki de bütün bakış açımızı değiştirmek zorundayız. Onun için, insanlık kendi içinde güçlü bir istişare mekanizması oluşturmak zorunda diye düşünüyorum. Özellikle neoliberal sistem tarafından son 40 yıl boyunca sistemin dışına itilmeye çalışılan sendikal yapılar, bu saatten sonra yeni düzenin inşasında daha güçlü bir inisiyatif almalıdır. Çünkü Biz, dünya emeği olarak sermaye karşısında çoğunluğuz. Ve bu krizler en çok bizi etkiliyor; ekmeğimizi, refahımızı, özgürlüğümüzü alıp gidiyor” ifadelerini kullandı.

Dünyanın yeni bir anlayışa ve kavrayışa ihtiyaç duyduğuna inanan emek örgütleri olarak, birlikte yeni bir dünya için yeni bir yola girdiklerini vurgulayan Yalçın “Biz hep birlikte adil bölüşüm diyoruz. Bütün insanlığı kuşatacak adalet ve hukuk diyoruz. Biz, insanlığın geleceği için sürdürülebilir, adil iklim politikaları diyoruz. Biz, kadın ve erkek ayrımı yapmadan, eşit işe eşit ücret diyoruz. Biz, insan onuruna yaraşır iş için samimi ve güçlü bir mücadele için birlikteyiz. Sağlıklı toplum için sağlıklı ailenin altını çiziyoruz. Ötekileştirmenin ve ayrımcılığın olmadığı bir düzen için inanç ve vicdan özgürlüğü için mücadele etmeye söz veriyoruz” dedi.

Uluslararası Emek Konfederasyonu’nun; emeğin ve emekçinin hakkını sonuna kadar savunmak ve emeğin bayrağını daha ilerilere taşımak ve yükseltmek için İstanbul’da bir araya geldiğinin öne süren Yalçın “Biz birlikte İstanbul’da yaktığımız bu yeni ateşle krize karşı umudu yükselteceğiz. Bizler birlikte bundan böyle insanı ve insanın en değerli eylemi olan emeği merkeze alan bir dünya için mücadele edeceğiz” diye konuşta.

Kongrede ayrıca, Afrika Sendikalar Birliği Örgütü (OATUU), Amerika Alternatif Demokratik Sendikaları Birliği Genel Sekreteri Roland Herman ve Uluslararası Arap Sendikaları Konfederasyonu (ICATU) Uluslararası ilişkiler Sekreteri Osama Salman Hasan Mohammed de birer konuşma yaptı.

Erdoğan, katılımcıları Dolmabahçe’de kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, Uluslararası Emek ve Dayanışma Kongresi Katılımcı Konfederasyon başkanlarını Dolmabahçe Ofisi’nde kabul etti. Görüşme basına kapalı olarak gerçekleşti.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *