‘Fetva hattına bir yılda 836 bin soru soruldu’

‘Fetva hattına bir yılda 836 bin soru soruldu’

Diyanet’e bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu, bu yıl fetva almak için Alo 190 Fetva Hattı’ndan gelen 800 bin, internet üzerinden de yaklaşık 36 bin soru sorulduğunu bildirdi.

Kurul Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı, kurulun çalışma usullerini, kurula iletilen sorulara ilişkin verileri ve fetva verme süreçlerini AA muhabirine anlattı.

İslam’ın, toplumsal olarak varoluş süreçlerinin oluşumunda Türk milletinin “hücrelerine kadar” etkisinin bulunduğunu ifade eden Haçkalı, bunun, halkın kendilerine yoğun şekilde soru sormasında etkili olduğunu söyledi. Fetvanın, kişilerin ihtiyacına göre verilen kişisel bir cevap olduğunu ifade eden Haçkalı, halktan gelen soruların, fetvaya ihtiyaç duyulan ve fetva konusunda eksiklere ya da tamamlanması gereken hususlara işaret ettiğini, bunun da kurul için yol gösterici olduğunu belirtti.

Fetva hattında illerdeki vaizlerin görev yaptığını ve uzmanların sorulara cevap verdiğini anlatan Haçkalı, “2022 yılı içerisinde Alo 190 Fetva Hattı üzerinden bizlere yaklaşık 800 bin soru sorulmuş. İnternet üzerinden sorulan yaklaşık 36 bin soruya da cevap vermişiz.” dedi.

Türkiye’nin yanı sıra Avrupa’da yaşayan Türklerden de çok sayıda soru geldiğini belirten Haçkalı, bunun yanında Güney Afrika’dan Kazakistan’a dünyanın birçok yerindeki fetva kurumlarından da soru aldıklarını bildirdi.

‘Fetva hazırlama sürecinde diğer resmi kurumlarla çalışılıyor’

Fetva hazırlama süreçlerinde bazen tıbbi bazen iktisadi bilgilere, bazen de ilahiyat fakültelerinin tecrübelerine ihtiyaç duyduklarını, TÜBİTAK, üniversiteler ve diğer resmi kurumlarla da çalıştıklarını aktaran Haçkalı, “Fetva hazırlama sürecinde eğer bu şekilde ilmi toplantılara ihtiyacımız varsa, paydaşlarımızla birlikte bu toplantıları yapıyoruz. O ilmi toplantılardan elde ettiğimiz veriler üzerine güncel meselelere fetva ve cevaplar üretiyoruz.” diye konuştu.

Haçkalı, bu çalışmaların hem halk hem de sivil toplum kuruluşları ve resmi kurumlar nezdinde kurula duyulan güven ve desteğin göstergesi olduğunu kaydetti.

‘Kurul üyelerinin 12’si Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor’

Kurulda görev yapan 16 üyenin “ciddi bir seçme ve eleme sürecinden” geçtiğini ifade eden Haçkalı, kurul üyeliği için iki ön seçim yapıldığını, yaklaşık 200 kişilik bir seçme-eleme grubunun adaylar arasından 24 kişiyi seçtiğini, bu kişilerden 12’sinin atanmak üzere Cumhurbaşkanına teklif edildiğini anlattı.

Diğer 4 üyenin de ilahiyat fakültelerindeki tecrübeli hocalardan atanmak üzere teklif edildiğini aktaran Haçkalı, “Diyanet İşleri Başkanlığımızın hizmet alanlarında yıllarca çalışmış, tecrübe kazanmış; zaman zaman il müftülerimiz ama çoğunlukla da kurulumuzun içerisinde yıllarını geçirmiş uzmanlarımız arasından çok tecrübeli hocalarımız ve ilahiyat fakültelerimizde de ehliyet ve liyakat sahibi hocalarımız buraya geliyor.” ifadelerini kullandı.

Kurulun çalışma usullerine ilişkin bilgi veren Haçkalı, fetvayı, “neden ihtiyaç duyulduğu” noktasından başlayarak hazırlayıp yazdıklarını belirtti. Haçkalı, bu süreçte fetvanın delilleri, gerekçeleri ve dünya genelindeki fetva meclislerinin konu hakkındaki görüşlerinin bir araya getirilerek karar alındığı bilgisini paylaştı.

Haçkalı, “Kurulumuz, çalışmalarında Kur’an ve sünneti esas alır. Tarihi tecrübemizi, İslami ilimleri, Müslümanların Peygamberimizden bugüne taşıdığı temel ve ortak kabulleri dikkate alır. Verilen fetva ve kararlarda milletimizin birlik ve beraberliğini, kardeşliğimizi son derece dikkate alır. Verdiği kararlarda da herhangi bir dini, sivil, resmi yapılanma ya da herhangi bir otorite, merciye bağlı değildir. Bunlardan etkilenmez, bağımsız olarak çalışır, özerk bir yapıya sahiptir.” şeklinde konuştu.

Fetvalarla ilgili tartışmalar

Verdikleri fetvaların zaman zaman içinden bazı cümlelerin cımbızlanarak çarpıtıldığını ifade eden Haçkalı, şöyle devam etti:

“Bu çoğunlukla belli bir zaman önce, belli bir bağlam ve ortamda verilmiş fetvanın bağlamından koparılarak günümüze taşınması şeklinde oluyor. Bağlamından kopartıldığında da doğrudan yanlış anlaşılmaya yol açacak şeyler oluyor. İslami literatürün kendine ait bir dili ve üslubu var. Oradaki kavramlar ile gündelik dilde kullandığımız kavramlar birbirine benzese de aynı anlamı ifade etmiyor. Fetvalarımızla ilgili çarpıtmalarla karşılaştığımızda biz gereken açıklamayı yapıyoruz ama kurumsal olarak davrandığımızdan herhangi bir sivil toplum kuruluşunu, kişiyi, grubu, dini cemaati ya da siyasi bir teşekkülü muhatap almıyoruz. Açıklamalarımızı doğrudan ve her zaman halkımıza yaparız. Halkımızın ihtiyacını dikkate alarak açıklamalarımıza yer veririz.”

Kurulun fetva vermek dışında yürüttüğü görevlere de değinen Haçkalı, sahih dini bilginin topluma ulaştırılması konusunda projeler geliştirdiklerini, din istismarına yönelik çalışmalara da ağırlık verdiklerini ve takvim hazırlama süreçlerini yürüttüklerini anlattı.

Fetva kurumu

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan İslam Ansiklopedisinde fetva maddesi altında şu bilgilere yer veriliyor:

“Yiğit, delikanlı” anlamındaki fetâ kelimesinden gelen fetvâ (fütyâ, çoğulu fetâvâ, fetâvî), sözlükte “bir olayın hükmünü açıklayan veya hükmünü koyan, güçlükleri çözen kuvvetli cevap” anlamındadır. Fıkıh terimi olarak “fakih bir kişinin sorulan fıkhî bir meseleye yazılı veya sözlü olarak verdiği cevap, ortaya koyduğu hüküm” demektir. Örfte ise sorulan dinî sorulara müftüler tarafından yazı ile verilen cevaptır.

Kur’ân-ı Kerîm’de fetva kelimesi ve türevleri dokuz âyette geçmekte olup hepsinde sözlük anlamına paralel olarak, hakkında bilgi edinilmek istenen bir konuda görüş sorma veya görüş bildirme (en-Nisâ 4/127, 176; el-Kehf 18/22; en-Neml 27/32), soru sorma (es-Sâffât 37/11, 149), rüyayı yorumlama (Yûsuf 12/41, 43, 46) vb. anlamlara gelir. Ayrıca on beş âyette yer alan “yes’elûneke” (senden soruyorlar) ifadesi de (bk. , “sʾel” md.) genellikle, “Senden konuyla ilgili dinî hükmün ne olduğunu soruyorlar” anlamını taşımaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nde Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı müftülük teşkilâtı vardır. Bu teşkilât diğer resmî ve idarî görevleri yanında halkın dinî sorularını cevaplandırmakla da görevlidir. Ancak fetva vermeye yetkili bulunduğu alanlar oldukça sınırlı olup kanunlarla düzenlenmiş hukukî meseleler hakkında bir devlet organı sıfatıyla fetva veremez. Bu bakımdan bugün Diyanet İşleri Başkanlığı ve müftülükler tarihte olduğu gibi bir fetva kurumu olarak düşünülemez.

İslâm’ın ilk devirlerinden itibaren sadece ferdî meseleler değil aynı zamanda içtimaî, siyasî, idarî, hukukî problemler de fetvanın konuları arasına girmiştir. Dört halife, kendi dönemlerindeki fakihlerin fetvalarına büyük önem verdikleri gibi Emevî ve Abbâsî halifeleri de müftülerden görüş almadıkça büyük işlere girişmezlerdi. Aynı şekilde Osmanlı Devleti’nde savaş, barış, ıslahat, halifenin hal‘i, eşkıyalık yapanların öldürülmesi gibi önemli olaylar da fetva konusu olmuş, mühim meselelerde ve çıkarılan örfî kanunnâmelerde şeyhülislâmın fetvası istenmiştir. Özel hukuku ilgilendiren fetvalar kişilerin, kamu hukukunu ilgilendiren fetvalar ise idarecilerin isteği üzerine verilirdi.

İlk dönemlerden itibaren İslâm toplumunda bir ihtiyaç olarak kendini gösteren fetva verme işleminin İslâm hukukunun tedvinine, İslâm kültür ve medeniyetinin gelişmesine paralel olarak kurumlaştığı, fıkıh literatüründe ayrı bölümler halinde yer aldığı veya konuyla ilgili müstakil eserlerin kaleme alındığı görülür.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *