ABD 21. yüzyılı kimin adına kazanıyor?

ABD 21. yüzyılı kimin adına kazanıyor?

Çin’in İngilizce yayın yapan haber kanalı CGTN için bir yazı kaleme alan İngiliz politik analist Keith Lamb, ABD’nin hegemonik, Çin’in ise barışçı olduğunu savundu, “Küreselciler için Çin’in barışçı yükselişi ve gelişen refahı bir kâbus.” ifadesini kullandı.

“ABD 21. yüzyılı kimin adına kazanıyor?” başlığını taşıyan yorumunda Keith Lamb, ABD’nin “CHIPS ve Bilim Yasası’nı yönlendiren şey 21. yüzyılda dünyanın toptan kontrolünü devam etme arzusu” olduğunu vurgularken, Çin’i ise ‘iyiye odaklanmış’ olarak sunuyor!

Keith Lamb’in yazısı şöyle:

İki partinin de desteklediği CHIPS ve Bilim Yasası yürürlüğe kondu ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)  Başkanı Joe Biden 25 Ağustos’ta bu yasadaki yarıiletken fonunun uygulanması için bir İdari Karar imzaladı. 280 milyar dolar kamu parasının ABD’de yarı iletken üretimini artırmak için, Beyaz Saray’ın “21. yüzyılın yarışını kazanmasını” beklediği bu plan için harcanacağı bildirildi.

Bu yatırım biraz iş yaratırken bu Amerikan işçileri adına kabul edilen bir yasa değil, aksine ABD siyasetinin kumanda kollarını kontrol eden uluslararası küreselci seçkinler için bir yasa. Amerikan işçileri pratik kullanışlılıklarının dışında, 21. yüzyıla egemen olma yarışında en az düşündükleri şey.

Bırakınız geçsinler, kapitalizmini savunan neoliberal ideolojinin alay etmesine rağmen Çin örneğine bakarsak, piyasayla birleştirilmiş planlama göz kamaştırıcı biçimde iyi işleyebilir. Planlama her zaman vardı; sadece planlama Wall Street ve küreselci ulus ötesi sermayenin çıkarınadır. ABD’nin yarıiletken sanayiindeki payının düşmesinin nedeni ABD’nin diğer üretimlerinin yanı sıra, Asya’ya taşınmış olması. ABD işçileri ve sosyalist talepleri basitçe kar oranlarının önüne geçti. Bu hareket Amerikalıların “kâğıttan bir demokrasiye” sahip olduğunu gösteriyor. Yani, oy verebilirler ama politika onlar adına yapılmaz.

ÇİN’İN DIŞ POLİTİKASI

ABD’de bir devrim olmadı ve çadır kentleri geçerken aşırı zenginleri asla derinden etkilenmedi. Şu halde, “işçilere yatırım yapan” bir yasa lafları sonradan eklemedir ya da en iyi durumda, normal insanlığı karları ve iktidarları için bir engel olarak gören bir sınıf için iyi bir görüntüdür. CHIPS ve Bilim Yasası’nı yönlendiren şey 21. yüzyılda dünyanın toptan kontrolünü devam etme arzusu. Bir ulus diğerlerine egemen olmak istediğinde, diğer devletlerin yükselişini herkes için daha büyük sonuçlara yol açacak bir kazan-kazan iyiliği olarak görmez. Aksine, ABD işçilerinin kaderine benzer bir şekilde, diğer devletler ihtiyaç duyulduğunda kullanılacak ve çok büyüdüklerinde bir tarafa bırakılacak bir araçtır.

Dikkate değer bir şekilde, küreselcilerin üretimlerini taşıdığı ülke olan Çin, CHIPS ve Bilim Yasası’nda defalarca belirtilen, muayyen “tehdit”tir. Sonuç olarak, Amerikan süper seçkinlerinin sınıf çıkarları ile dünyada iktidarı paylaşma korkuları bu yasanın birincil nedenidir ve ABD’yi yeniden inşa etme şeklinde gerçek bir yurtsever arzu değildir. Her durumda, onların hareketleri tekrar tekrar açıkça vatansever olmadığını kanıtladı. Ama Çin’in oluşturduğu tehdit nedir? Açıkça doğrudan bir askeri tehdit yok. ABD’nin etrafını sarmış Çin askeri üsleri yok. Çin’e gelince, kalkınmaya odaklanmış büyük nüfusu ile birlikte, çatışma istemiyor. Çin’in diğer ülkelerin iç işlerine karışmama dış politikası ve geleneksel çatışmalardan kaçma basireti iyiye işaret.

ÇİN’İN BARIŞÇI YÜKSELİŞİ

Tehdit basitçe Çin’in başarılı kalkınma modelinin ABD’nin total egemenliğini tehdit etmesidir. Yarı iletkenler ışıktan gelişmiş silahlara kadar her şeyde kullanılan teknolojinin ön safında bulunan şeylerdir. Dolayısıyla, tüketici malları yoluyla karları artırmak ve ABD’nin askeri egemenliğini sürdürmek için önemlidir.

Çin’in yarı iletkenlerdeki üstünlüğü ABD teknoloji şirketlerine meydan okuyacak yüksek teknoloji ürünleri üretecek. Bir “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” piyasasında, insan bunun arzu edilir bir şey olduğunu düşünür -tekeller olmadığı sürece. ABD’nin gelişmiş silahlarının yarı iletkenlere dayanan “insan hakları işgalleri” sürdürmeye ihtiyacı var. Sonuç olarak, bu teknolojinin en yenisine sahip olmamak, “kullanışlı” bir küreselciyi tekellerine pazarlar açmak konusunda köreltir. Çin’e gelince, sosyalist geleceği her zaman teknolojiye bağlıydı ve dolayısıyla yarı iletkenlere de. Örneğin Çin’in yarı iletkenler olmadan imkânsız olan yüksek-hızlı tren sistemini alalım. Aynı şey Çin’in, yoksulları Çin pazarlarına bağlamak için teknolojiyi kullanan yoksulluğu bitirme çabaları için de geçerli. Küreselciler için Çin’in barışçı yükselişi ve gelişen refahı bir kâbus. Çin’in örneği çoktan Küresel Güney’in kalplerini ve akıllarını kazanıyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *