Yasin Aktay, Elmalılı’nın eserinden CHP bir miras payı umacak durumda mıdır diye soruyor. Acaba aynı soruyla devam edersek, AKP Elmalılı’nın eserinden bir miras payı umacak durumda mıdır?
Yakup Döğer
Geçtiğimiz günlerde CHP’nin Elmalılı Hamdi Yazır hakkında gerçekleştirdiği bir panel, İslamcı cenahın hem ilgisini hem de tepkisini çekti. Kendimce neden ilgisini çekti ve neden tepki gösterildi anlayabilmiş değilim. Zira gerek CHP zihniyetini gerekse merhum Elmalılı Hamdi Yazır’ı iyi tanıyorum. Bu sebepten CHP’nin paneli düzenlemesini bir yere kadar anlayabiliyorum. Fakat İslamcı cenahın neden ilgisini ve tepkisini çektiğini anlayabilmiş değilim.
Merhum Elmalılı Hamdi Yazır hakkında CHP’nin neden panel düzenlediği ve neden sahiplendikleri meselesine hiç değinmeyeceğim. Bu husus üzerinde gerekirse başka bir başlık açabiliriz. CHP’nin yaptığı panel üzerine birçok yorum ve kritik yapıldı. Bu yorum ve kritiklerden birini de yapan AKP’de parlamenterlik yapmış olan Yasin Aktay idi. Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesinde CHP’nin yaptığı paneli değerlendirdi. Yazısının başlığı şöyle: “Elmalılı M. Hamdi Yazır’ı okumak çok iyi gelir.” Tarih, 23 Mar 2022, Çarşamba.
Yasin Aktay, CHP’nin yönetim kadrosunun panelde hazır bulunduğunu ve Türkiye’de son yıllarda yaşanan o kadar çok alışılmadık şey olduğunu, buna da şaşırma düzeyimizin bu alışkanlıklar yüzünden muhtemelen oldukça düşük kaldığını söylüyor. Yaşanan hadiseyi, gerek CHP’nin rutinleri açısından gerek Türkiye’nin genel değişim seyri açısından tam da dönüm noktası sayılabilecek hadiselerden biri olarak değerlendiriyor.
Yasin Aktay, bu değerlendirmesini yeniden gözden geçirmelidir kanaatindeyim. Zira Türkiye’de son yıllarda yaşanan alışılmadık ne varsa, bunların tamamı bizatihi kendisinin ve mensup olduğu partisinin gayretiyle gerçekleşmiş hadiselerdir. Alışılmadık olarak zikredilebilecek ne varsa, eski İslamcılardan oluşan AKP ve mensupları tarafından, hem de canhıraş bir mücadele ile gerçekleşti. Sanırım bunu en iyi bilenlerden birisi de kendisidir.
Aktay, CHP’nin Elmalılı panelini, Türkiye’nin genel değişim seyri açısından dönüm noktası sayılabilecek hadiselerden biri olarak değerlendiriyor. CHP’nin bu eylemi, bu cümlede ne kadar karşılık bulur bilinmez ama AKP ve mensuplarının yaptığı bütün icraatlar, Türkiye’nin genel değişim seyri açısından dönüm noktası sayılabilecek hadiselerdendir.
Aktay, “CHP’nin Elmalılı ile ne işi olabilir” diye bir de soru soruyor. Aktay’a göre Elmalılı Hamdi Yazır, Akif’in deyimi ve mükemmel tasviriyle Kur’an’ı asrın idrakine söyletmeye çalışmaktan başka bir şey yapmamıştır. Kur’an ki, Muttakiler için hidayet rehberidir ve kula kulluğa karşı koyma bilincini uyandıran, mücadele için en mükemmel yol haritasıdır.
Yasin Aktay bu dediklerinde tam isabet etmiştir. Fakat bulunduğu yer ve yol aldığı kulvar itibarıyla söylediği bu sözleri yeniden gözden geçirmesi gerekmez mi? Kendisi bir akademisyen ve İslamcı geleneğe mensup birisi olarak, kula kulluğun ne demek olduğunu iyi bilir.
Aktay, “Kur’an kimsenin tekelinde bir iktidar veya ticaret sermayesi değil, Allah’ın biz kullarına bir lütfu keremidir”diyor. Oysa devletin Kur’an’ı ve Din-i İslam’ı kendi tekeline aldığını ve kendi kontrolünde bir din ve Müslümanlık üretmeye çalıştığını kendisi de bilmektedir. Kurum ve kuruluşlarıyla bir devlet dini oluşturduğunu, ilahiyat camiasının Kur’an’ı tekeline alarak iktidar lehine yorumladığını, herkesin bildiği gibi Yasin Aktay da bilir. İşte Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsiri de niyet itibarıyla iktidarın Kur’an’ı tekeline alma çabasından başka bir şey değildir. Sonuç farklı olmuştur o başka bir şey. Fakat saklanamayacak gerçek, Elmalılı tefsirini T.B.M.M. kararıyla on iki bin lira karşılığında yazmıştır. Para alması doğrudur yanlıştır, bu mesele de başka bir tartışma konusudur. Oraya girmiyoruz.
Yasin Aktay, Elmalılı Hamdi Yazır için, “Kur’an’ı asrın idrakine söyletmiş bir mütercim ve müelliftir” der. Düştüğümüz dipsiz kuyulardan biri de burası değil midir? Asrın idrakini Kur’an’a sunacağımıza, Kur’an’ı asrın idrakine sunarak, yaklaşık olarak iki yüz yıldır modernleşme uğruna, asrın idrakine bakarak kitabı işimize geldiği eğip bükmedik mi?
Aktay, CHP’lilerin Elmalılı panelini yapma gerekçelerini de ilginç bir şekilde izaha çabalıyor. Aktay’a göre CHP için Elmalılı’yı önemli kılan, günümüzün siyasi bağlamında kullanışlı yanlarının olmasıdır. Yani CHP Elmalılı üzerinden muhafazakârların oylarını kazanmaya çalışıyor. Ben öyle anlıyorum. Herkesin malumudur ki, eski İslamcılardan oluşan muhafazakâr iktidar da, sol Kemalist oyları almak için Mustafa Kemal’e, Kemalistlerden daha fazla sahip çıkmıştır, çıkmaktadır. CHP bu manevra kabiliyetini, sakın AKP’den öğrenmiş olmasın?
Yasin Aktay, Elmalılı’nın eserinden CHP bir miras payı umacak durumda mıdır diye de soruyor. Acaba aynı soruyla devam edersek, AKP Elmalılı’nın eserinden bir miras payı umacak durumda mıdır? Elmalılı’yı kullanarak, muhafazakâr oylara talip olmaya çalışan CHP ile Mustafa Kemal ismini kullanarak – daha doğrusu sahiplenerek – sol Kemalist oylara talip olan AKP arasında ne fark vardır? At izinin it izine karıştığı dönem, yirmi yıllı aşkın süredir memlekete vaziyet eden, eski İslamcılardan oluşan muhafazakâr demokratların iktidarın dönemi değil midir?
Aktay, Elmalılı’nın tefsirini okumaktan bahsediyor ve “Elmalılı M. Hamdi Yazır’ı okumak çok iyi gelir” diyor. Merak ettiğim önemli bir husus, acaba Yasin Aktay Elmalılı’yı ve bilhassa Tevbe Suresini dikkatlice okumuş mudur? Eğer dikkatlice okusaydı, kendisine ve kendisi gibi düşünenlere de iyi gelecektir. Zira Elmalılı’nın yorumunda, hahamların ve rahiplerin Rablık vasfını, modern dönemde parlamenterler devralmıştır. Elmalılı parlamenterleri “müdebbir birer rab” olarak tanılamaktadır. Elmalılı’nın Tevbe 31. ayetteki yorumuna bakılır ve tabii itibar edilirse, bugünün parlamenterleri, milletin üzerinde Rablık yapmaktadır. Hem de “müdebbir birer Rabdırlar.”
Şimdi, Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinden, laik–seküler–Kemalist siyasette at koşturan parlamenterlere ne gibi bir hisse düşer?
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *