Esed’in BAE ziyaretinin şifreleri

Esed’in BAE ziyaretinin şifreleri

Halihazırda Katar diğer Körfez ülkeleri ile barışırken; Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve İsrail ile görüşüyor. Körfez ülkeleri İsrail’le kucaklaşırken, İran nükleer görüşmelerde Batı ile ilerleme sağlıyor. Esed’i yakın zamanda Riyad ve Kahire’de de görebiliriz.

Prof. Dr. Cengiz Tomar / AA

Avrupa Birliği’nin “ne kadar siyasi birlik” olduğuna Ukrayna’nın işgaliyle Ruslar tarafından meydan okunurken, Çin’in -en azından şimdilik- hedeften düştüğü bir ortamda ABD, Orta Doğu’dan epeyce uzaklaşmış görünüyor.

“Tarihin Sonu” anlayışıyla Türkiye’yi uzun zamandır terk etmiş ve hatta hükümetiyle husumet oluşturmuş olan ABD, Biden’in iktidara gelişinden sonra Arapları özellikle de Körfez’dekileri gözden çıkarmış durumda. Tabii bundan İsrail ve İran da nasibini alıyor. Çok değil bir iki yıl evvel, neredeyse deniz savaşının çıkacağı Doğu Akdeniz’deki politika değişikleri de bununla yakından alakalı.

Orta Doğu’da son aylarda görmekte olduğumuz bu calib-i dikkat değişimi; Türkiye, İsrail, İran ile Arap Devletleri’nin özellikle de Körfez ülkelerinin bu yeni duruma uyum sağlama çabaları olarak değerlendirebiliriz.

On yılı aşmış bulunan Arap Baharı sürecinin bölgede yarattığı düşmanlıklar, ABD’nin bölgeden uzaklaşmasıyla buharlaşmaya başladı. Bu durumda insanın aklına ABD’nin bu işteki parmağıyla alakalı komplo teorileri gelmiyor değil. Halihazırda Katar diğer Körfez ülkeleri ile barışırken; Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve İsrail ile görüşüyor. Körfez ülkeleri İsrail’le kucaklaşırken, İran nükleer görüşmelerde Batı ile ilerleme sağlıyor. Geçen hafta haberlere yansıyan Beşşar Esed’in BAE ziyareti ise bu değişimin kökten ve kalıcı olacağının göstergesi olabilir. Esed’i yakın zamanda Riyad ve Kahire’de de görebiliriz.

Suriye

Beşşar Esed’in BAE ziyareti, Arap Baharı isyanlarının başlamasından sonra bir Arap ülkesine yaptığı ilk ziyaret olması sebebiyle önem taşıyor. Tabii bu sürpriz bir ziyaret değil. Geçen yıl Şam’ı ziyaret eden BAE Dışişleri Bakanı, Esed’i ülkesine davet emişti. Ama zamanlama manidar. Zira Esed’in ziyareti, tek kutuplu dünyanın sona ermek üzere olduğu bir dönemde Arap Baharı sürecinde de ittifakını sürdürdüğü Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği bir anda gerçekleşti.

Esed yönetimi, Belarus’tan sonra bu işgale destek veren nadir yönetimlerden. Rusya yönetimine destek vermek maksadıyla asker göndermeyi teklif edecek derecede Rusya ile iş birliği halinde.

Modern Arap tarihine bakacak olursak; Mısır ve Suudi Arabistan iki pivot ülke olarak göze çarpıyor. Suriye ise baba Esed döneminde İsrail karşısındaki tutumu ve Lübnan üzerindeki nüfuzuyla öne çıkarken, özellikle 2000’li yıllarda ve Arap Baharı sürecinde BAE, Arap Dünyası’nda politika yapıcı güçler arasına girdi. Şimdi BAE’nin Esed’i kabulü, Arap Dünyası açısından bir anlam içerdiği kadar, bölgeden uzaklaşmakta olan ABD’ye de bir mesaj veriyor.

Nitekim ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü “Esed’in meşrulaştırılmasına yönelik girişimden son derece rahatsız olduk ve üzüntü duyduk.” açıklamasıyla tepkisini ivedilikle gösterdi. Bu ziyarete bir tepki de Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’ndan (SMDK) geldi. Tepkiler her ne olursa olsun Suriye yönetimi, zengin Arap kardeşlerinin desteği olmaksızın tekrar ayağa kalkamayacağının farkında.

Suriye’nin bu hal-i pürmelalinden oldukça memnun olan bölgedeki amansız düşmanı İsrail, Ukrayna politikasında ABD ile Rusya arasında aktif bir denge politikası izlerken, BAE vasıtasıyla Esed’li Suriye’nin tekrar Arap Dünyası’ndaki eski yerini almasından çok da mutlu olmayabilir. Hem ABD hem de Rusya’nın Suriye’de olması, İsrail’in İran ve Hizbullah hedeflerine istediği zaman saldırması için uygun ortam sunuyor. ABD’nin bölgeden uzaklaşmasından rahatsız olan İsrail’in, BAE ile İbraham Anlaşması sayesinde barışmasının ardından böyle bir adımdan memnun olmayacağını tahmin edebiliriz.

Körfez

ABD’nin Afganistan’ın ardından Orta Doğu’dan çekilmesi ve Biden’ın kendilerine karşı soğuk tutumu, Körfez Arap ülkelerini bölgedeki diğer devletler gibi yeni politikalar arayışına sevk ediyor. Körfez’de bunun tek istisnasını Trump döneminde Suudi Arabistan ve BAE tarafından sıkıştırılarak ablukaya alınan Katar’ın, Biden tarafından ayrıcalıklı müttefikler listesine eklenmesi oluşturuyor.

Katar ile her ne kadar helalleşseler de BAE ve Suudi Arabistan’ın Şeyh Temim rezervleri hala varlığını koruyor. Körfez’dekileri asıl endişeye sevk eden sebep ise nükleer program hususunda bir ABD-İran yakınlaşması. Böyle bir durumda eli boş kalan İran’ın, Körfez ülkelerinin İsrail ile anlaşmasını bahane ederek, ABD’nin olmadığı bir ortamda başlarına dert olması işten bile değil.

Her ne kadar yönetimler anlaşmış olsalar da “Arap Sokağı” bu yakınlaşmayı kabul etmiş değil ve İran bu kartı çok rahat kullanarak karışıklık çıkarabilir. Bu nedenle BAE, Suriye üzerinden İran’a göz kırpıyor olabilir. Son zamanlarda bu ülkelerin Türkiye ile yakınlaşmasını böyle okumak gerekir.

Daha da ilerisi olabilir mi? Şayet Rusya’nın diğer tarafta bulunduğu bir yeni Soğuk Savaş döneminde, bölgenin bazı ülkeleri, eskiden olduğu gibi Rusya tarafına geçebilir mi? Buna cevap verebilmek için henüz erken olmakla birlikte Ukrayna Savaşı başladığından beri özellikle Suudi Arabistan ve BAE’nin tutumu, ABD’nin istediği gibi değil[1].

Sonuç: Suriye ve BAE

Esed’in BAE’yi ziyareti esnasında Suriye’nin toprak bütünlüğüne işaret eden açıklamaları, ülkenin doğusunda bir PKK devletçiği kurmaya çalışan ABD’yi rahatsız etmiş görünürken; ülkesi büyük oranda yıkılmış ve halkının yarısı göçmüş olan Esed, Körfez’in parası, yatırımları ve ucuz petrolü olmadan ayakta kalamayacağının farkında.

Esed bu ziyaretle bir yandan Arap ülkeleri arasındaki meşruiyet arayışını sürdürerek tekrar Arap Birliği’ne aktif üye olmayı planlarken, bir yandan da 1970 başlarında yeni iktidara gelen babasının yaptığı gibi ucuz petrol ve diğer desteklerle on yılı aşkın bir süreçte tarumar olmuş Suriye’yi tekrar inşa etmeyi amaçlıyor.

Bölgeden çekilmesinin ardından ABD’den bağımsız bir politika gütmeye çalışan BAE, 2019’da Rusya ile stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Yakın zamanda Biden’in soğuk baktığı Türkiye ile barıştığı gibi ABD’ye rağmen Suriye ile ilişkilerini düzelterek İran’a uzanmaya çalışıyor.

Yazımızı bir son sözle bitirelim: “Orta Doğu’da oyun bitmez.”

[1] https://www.aa.com.tr/tr/analiz/rusyanin-ukraynayi-isgaline-orta-dogu-nasil-bakiyor/2535543

[Prof. Dr. Cengiz Tomar, Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Rektör Vekili olarak görev yapmaktadır]

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *