NATO nedir, ne değildir?

NATO nedir, ne değildir?

Ukrayna-Rusya Savaşı, NATO tartışmalarını bir kez daha gündeme taşıdı. NATO’nun karakteri, yapısı, öncelikleri, kurulduğu dönem ve koşullar, tehdit tanımları bir kez daha sert polemiklerin konusu oldu.

Barış Doster / CRI Türk

Kimileri, ısrarla NATO’nun bir savunma örgütü olduğunu öne sürdüler. Örgütün politik, ideolojik yönünü görmezden geldiler. Kimileri, NATO’da kararların oybirliğiyle alındığına işaret ettiler. İttifak üzerinde Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) mutlak etkisini saklamaya çalıştılar. Peki, gerçek ne? Tartışalım.

Birincisi, NATO Soğuk Savaş dönemi örgütüdür. Soğuk Savaş’ın başlangıç yıllarında, 1949’da, 12 ülke tarafından kurulmuştur. Soğuk Savaş’ın bitiminde 16 üyesi olan NATO’nun günümüzde 30 üyesi vardır. Soğuk Savaş sonrasında hep doğuya doğru, Rusya’yı çevrelemeye yönelik olarak, eski Varşova Paktı ülkelerine bünyesine katarak genişlemiştir. Kurulduktan sonra, Soğuk Savaş boyunca, 40 yılda, sadece 4 ülkeyi bünyesine katan NATO’nun, Soğuk Savaş bittikten sonra, 30 yılda 14 üyeyi bünyesine katması, genişleme politikasını gösterir.

İkincisi, NATO’nun politik, ideolojik yönü, en az askeri yönü kadar baskındır. ABD emperyalizminin saldırı ve işgal aygıtıdır. Kapitalizmi, liberalizmi, savaşı, işgali, silah şirketlerini savunur. NATO Anlaşması’nın ünlü 5. Maddesi, 70 yıllık tarihi boyunca, ABD dışında hiçbir üye ülke için uygulanmamıştır.

Üçüncüsü, NATO; ABD’nin üye ülkelerin iç siyasetinde, bürokrasisinde, ordusunda, akademisinde denetim kurmasının, yönlendirmesinin aracıdır. Soğuk Savaş bittikten, Varşova Paktı dağıldıktan, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) parçalandıktan, Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra da varlığını korumuştur. NATO varlığını korusun diye, adeta düşman icat edilmiştir.   

BU KAVRAMLAR NEYİN NESİ?

ABD’nin 2000’li yıllarda dolaşıma soktuğu şu kavramları anımsayalım. Başarısız devletler. Önleyici vuruş. Asimetrik savaş. Denetlenebilir istikrarsızlık. Bu kavramlara dayanarak kaç ülkeye saldırdı? Kaç ülkeyi işgal etti? Kaç ülkeyi yağmaladı? Kaç ülkede istikrarsızlık, kargaşa çıkardı? Kaç ülkede darbe yaptı, darbe girişimi örgütledi? Kaç ülkeyi bölmek için terör örgütlerini, ayrılıkçı unsurları destekledi? Bu sorulara yanıt verirken sıralanacak ülkeler listesi oldukça uzundur. Listede irili ufaklı çok sayıda ülke vardır. NATO da hep bu işlerin içinde, ABD’nin elinin altındadır. ABD’nin eski savunma bakanlarından Donald Rumsfeld’in şu sözleri, her şeyi açıklamaktadır:

ABD’nin savunması; önlemeyi, nefsi müdafaayı, bazen de ilk eyleme geçen olmayı gerektirir. Teröre ve 21. yüzyılın getirdiği diğer tehditlere karşı savunma, pek tabii ki savaşı düşmanın topraklarına taşımayı icap ettirebilir. Bazı durumlarda tek savunma tarzı iyi bir saldırıdır… Eğer teröristler herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, herhangi bir şekilde saldırabiliyorlarsa ve fiziken her şeyi, her zaman, tüm tekniklere karşı savunmak imkânsız olduğuna göre, o halde kesinlikle savunmanın ne manaya geldiğini tekrar tanımlamalıyız. Olası tek savunma, uluslararası terör şebekelerini ortaya çıkarmak için çaba sarf etmek ve onlara gerektiği şekilde müdahale etmektir, tıpkı ABD’nin Afganistan’a yaptığı gibi yapmaktır. (Paul- Marie De la Garce, “Önleyici Savaş Yeni Bir Stratejik Konsept”, Le Monde Diplomatique, 15 Eylül-15 Ekim 2002, sayı 6, sf.8).

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *