Yapay zekanın kullanımında sorumluluk meselesi

Yapay zekanın kullanımında sorumluluk meselesi

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Koç, yapay zekanın kullanımında sorumlunun algoritmayı yazan mühendis mi yoksa kullanıcı mı olduğu konusunda sorumluluğun netleştirilmesi gerektiğini bildirdi.

Antalya Diplomasi Forumu’nda (ADF), “Yapay zeka, Metaverse ve diğer her şey” konulu panel düzenlendi. Panelde konuşan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, Metaverse’ün şimdilik sadece bir isimden ibaret olduğunu ve bu alanda tek bir şirkete bağlı kalınmaması gerektiğini savundu.

‘Dünyada herkesin yeniden eğitim görmesine neden olacak’

Metaverse veya benzerleri için düzenlemelerin ve kuralların nasıl olması gerektiğinin şimdilik en büyük sorun olduğunu vurgulayan Koç, Metaverse’ün dünyada herkesin yeniden eğitim görmesine neden olacağını ifade etti.

Bu durumda çoğu insanın işini kaybedebileceği ya da kendini daha fazla geliştirmek durumunda kalacağı uyarısında bulunan Koç, şunları kaydetti:

“Türkiye için geçen sene 2021-2025 yıllarını kapsayan kendi yapay zeka stratejimizi ortaya koyduk. Bu stratejide daha çok yapay zekanın etik yönüne odaklandık. Çünkü burada sorun çıktığında ne olacak? Örneğin otonom sürüşte kaza olursa kim sorumlu olacak? Sürücü mü yoksa sistemi inşa eden verileri toplayan mühendis mi? Ayrıca bu kaza Türkiye’de olursa ve algoritma ABD’de yazıldıysa hangi kanun uygulanacak? Bu tür sorular sorulmalı ve cevaplar da verilmeli. Bu yüzden yapay zeka veya sistemleri üreten firmalar bunun ne kadar iyi veya kötü çalıştığını teyit etmeli.” 

‘Veri ve etik konuların korunmasını, geliştirilmesini istiyoruz’

Singapur Dışişleri Bakanlığı Nezdinde Kıdemli Devlet Bakanı Sim Ann, Singapur’un yapay zekaya bakışı konusunda ülkelerinin yaşlanan nüfusu ve kısıtlı insan gücünü göz önünde bulundurarak kamu hizmetlerinin daha kaliteli yapılmasına odaklandıklarını anlattı.

Vatandaşlarına hizmet götürme konusunda giderek artan beklentileri karşılamaları gerektiğini dile getiren Ann, “Bu yüzden teknolojik dijitalleşmeye, yapay zekaya yüksek kaliteli kamu hizmetine devam etmek açısından bakıyoruz. Bu teknolojilerin büyük faydalar sağladığını kabul etmekle birlikte veri ve etik konuların korunmasını, geliştirilmesini de istiyoruz.” diye konuştu.

Ann, özel sektörle hükümetin birlikte geliştirdiği yapay zeka etiği ve verinin korunmasına yönelik güncellenmiş bir çerçeve düzenleme yayımladıklarını aktararak, “İlaveten yapay zeka ile araştırmalara ciddi yatırım yapıyoruz. Bizim hem yapay zekayı kullanan hem de onu kanunlarla düzenleyen bir hükümet olmamız gerekiyor. Bu yüzden de hükümetimizin finanse ettiği bazı hizmetler bu teknolojileri kullanıyor.” ifadelerini kullandı.

Yapay zekanın tehlikeli etkileri olabilir

UNESCO Slovenya Ulusal Komisyonu Genel Sekreteri Gasper Hrastelj ise yapay zekanın hızla gelişmesine rağmen dünya nüfusunun neredeyse yarısının internete erişiminin olmadığını, bu yüzden internetin herkes tarafından erişilebilir ve kullanılabilir olmasından bahsedilemeyeceğini söyledi.

Hrastelj, sözlerini şöyle sürdürdü: “Evet yapay zekanın ticaret, iklim değişikliği ve sağlık endüstrisinin gelişiminde önemli olumlu etkileri var, Şunu da biliyoruz ki ordunun eline geçebilir veya kişisel dijital haklara yönelik tehlikeli etkileri de olabilir. Yapay zekanın otokratik ve demokratik ülkeler tarafından nasıl kullanılabildiğini görebiliyoruz ve bu gelişmede dünyada bir bölünme olacak.” 

E-ticarette, yapay zeka algoritmaları

Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin de yapay zekanın ve Metaverse’ün e-ticaret sektörüne nasıl yardım ettiğine dikkati çekerek, “Türkiye genelinde 250 bin işletmeyle 35 milyon müşteriye ulaşıyoruz. Örnek vermek gerekirse her gün 50 milyon ticari işlem yapan 20 milyon kişi var. 1 milyon paketi sevk ediyoruz. Bütün bunu algoritmalarla inşa edilmiş teknolojilik gelişmelerle yapıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

‘Yapay zeka sadece okumakla kalmadı, yazabiliyor, görebiliyor, duyabiliyor ve konuşabiliyor’

Yapay Zekâ Politikaları Derneği’nin (AIPA) çevrim içi düzenlediği “1. Yapay Zeka Zirvesi AI [Tomorrow Summit]” etkinliğinin açılışında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, , bu zirvenin ilk kez yapıldığını, bundan sonra her yıl düzenleyeceklerini belirtti.

“Geleceğe Geç Kalma” temasıyla gerçekleştirilen zirvenin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerini ileten Koç, artık yapay zekanın sadece okumakla kalmadığını, yazabildiğini, görebildiğini, duyabildiğini ve konuşabildiğini aktardı.

Koç, İstanbul’daki bir firmanın insan nefesindeki kimyasal bileşenleri analiz ederek olası hastalıkları saptamaya bile başladığını, bunu yapay zeka ile yaptığını ifade ederek, “Yani artık makineler koklayabiliyor. Sanırım geriye tek bir bilinç kazanmaları kaldı.” dedi.

Yapay zekanın akıllı finanstan akıllı ulaştırma sistemlerine, akıllı eğitimden akıllı sağlık uygulamasına kadar birçok alanda kullanıldığını anlatan Koç, “Ama en önemlisi her geçen gün daha zeki hale geliyor. Çünkü dijitalleşmeyle birlikte hepimiz daha fazla miktarda veri üretiyoruz ve bu verileri kullanarak yapay zeka daha zeki hale geliyor. Makinelerin kendisi, çevresi ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama ve fark etme yetisini çoktan kazandığı düşünüldüğünde yapay zeka gerçekten bilinç kazanmaya başlamış olabilir.” diye konuştu.

Koç, Türkiye’de yapay zekaya dair ilk adımın Ordinaryüs Profesör Cahit Arf tarafından atıldığını belirterek, 1959 yılında “Makineler düşünülebilir mi? Nasıl düşünebilir?” konusunda bir sunum gerçekleştirdiğini, bu sunumda Arf’ın “Bilgiye olan iştiyakımızın kendine bir yol bulması, aklıselime güvencin yayılmasına bağlıdır.” dediğini söyledi.

Ali Taha Koç, sunumu sırasında, 10 Türk lirasının arkasındaki Cahit Arf’ın fotoğrafının yapay zeka desteğiyle konuşturulduğu bir video izletti.

Koç, bunu Türk mühendislerinin hazırladığını, kendisinin de Arf’ın sözlerini seslendirdiğini anlatarak, “Hepimizin Cahit Arf’tan ilham almamız gerekiyor. Onun da belirttiği gibi öncelikle işimizi tutkuyla yapmamız şart. İşte bu tutkuyla, yapay zekalar artık bir tercih meselesi olmayıp Dijital Türkiye Vizyonu ve Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda kalkınma hedeflerimizin en büyük taşıyıcılarından birisi olacaktır. Gelecek, dijital teknolojiler ve bu teknolojilerin getireceği dönüşümde. Yani kısaca gelecek dijital dönüşümde.” şeklinde konuştu.

‘Geleceğin yeni sanayi devrimi yapay zeka çağı olacaktır’

Ali Taha Koç, yapay zeka teknolojilerinin etik ve hukuksal altyapılara dayandırılması gerektiğini belirterek, bu olmadan yapay zekanın başarılı olma ihtimalinin bulunmadığını dile getirdi.

Hukuk devleti ilkesinin temel koşullarından birisinin de adalet sisteminin etkili bir şekilde yönetilmesi olduğunu, çevrim dışı ortamlarda korunması temin edilen insan hakları ve ulusal değerlerin çevrim içi platformlarda da korunması gerektiğini aktaran Koç, şunları kaydetti:

“2023 Yargı Vizyonu güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi olarak belirlenmiştir. Adalet hizmetlerinin adil, hızlı, etkili ve erişilebilir bir şekilde sunulması dijital dönüşümden geçmektedir. Özellikle yazılı metinlerin tasnifinden içtihat ve mevzuat tanıma taramasına benzer vakaların incelenmesinden alınan kararların değerlendirilmesine kadar birçok alanda yapay zekayı kullanacağız ve kullanmaya başladık bile. Günümüzde artık olay yeri tespiti ve delil toplama bile değişti. Artık imaj almaktan bahsediyoruz. Toplanan verileri birbiriyle irtibatlandırarak onlardan korelasyonlarla muhakeme yapabileceğimiz sayısal delilleri elde edilmesinden bahsediyoruz.”

Koç, geçmiş dönem sanayi devrimlerinin arkasında genelde tekil teknolojilerin söz konusu olduğunu anımsatarak, “Ama son döneme geldiğimiz zaman şunu görebiliyoruz ki son sanayi devriminde büyük verilerden yapay zekaya, yenilikçi teknolojilerden bulut bilişime kadar birçok ilişkili teknoloji yer alıyor. İşte bu yüzdendir ki ilk sanayi devrimleri arasında yaklaşık 100’er yıl kadar bir süre varken günümüzde artık teknolojik değişimler ve dönüşümler 30’lu yıllara kadar düştü. Muhtemelen Nesnelerin İnterneti’nden 5G’ye, blokzincirden bulut bilişime, yapay zekadan 6G ile hayatımıza girmesi beklenen duyuların internetine kadar yeni ve yenilikçi teknolojilerle geleceğin yeni sanayi devrimi yapay zeka çağı olacaktır.” diye konuştu.

Birçok ülkenin mevcut kaynakları ve kalkınma hedefleri doğrultusunda yapay zekanın potansiyel kazanımlarına yönelik ciddi adımlar attığını belirten Koç, yapay zeka teknolojilerinin sadece belirli sektörleri değil, tüm ekonomiyi derinden etkilenmesinin beklendiğini söyledi.

Koç, uluslararası raporlarda 2030 yılına gelindiğinde yapay zekanın tek başına küresel ekonomiye 16 trilyon dolarlık bir ilave büyüme kazandıracağının söylendiğini ifade etti.

‘Yapay zeka, gelişiminin hala çok erken bir aşamasında’

Türkiye’nin dijital ekosisteminin elde ettiği yetkinlikler bakımından dünyada ön plana çıkmaya başladığını aktaran Koç, “Bazı pazarlar ve sektörler özellikle oyun sektörü ve e-ticaret sektörü daha gelişmiş olsa da yapay zeka genel olarak hala gelişiminin çok erken bir aşamasında. Makroekonomik bakış açısıyla gelişmekte olan piyasaların daha gelişmiş emsallerinin önüne geçme fırsatları var.” diye konuştu.

Koç, Türkiye’de yaklaşık olarak 225 yapay zeka startup’ının bulunduğunu belirterek, bu konuda Avrupa ülkeleri arasında yatırım alan ilk 10 ülkeden birisinin Türkiye olduğunu söyledi.

Analog devletten e-Devlet’e geçişi herkesin yaşadığını ifade eden Koç, “Ama günümüzde e-Devlet’ten dijital devlette geçmekten bahsediyoruz. Bu dönüşümü mümkün kılan şeyler ise Dijital Dönüşüm Ofisi’mizin görevine giren dijital teknolojiler, büyük veri, yapay zeka ve siber güvenlik temelindeki teknolojik gelişmelerdir.” dedi.

Koç, Dijital Dönüşüm Ofisi’nin görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi vererek, temel hedeflerinin bu dönüşümü sürdürebilir kılarak dijital teknolojilerinin kullanımı yoluyla Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak olduğunu bildirdi.

“Acaba böyle gittikçe insanlar hacklenebilir mi?” sorusunu soran Koç, “Haberleşme yeteneği kazandırılmış birçok aleti artık üzerimize taşıyoruz. Artık ‘insan hacklenebilir mi?’ sorusu bir ütopya olmaktan çıkmış durumda.” dedi.

Türkiye’nin yüksek teknolojiye dayalı ürünleri tasarlayan, geliştiren, üreten bir ülke olma konusunda büyük bir potansiyeli bulunduğunu belirten Koç, son dönemde küresel sermayenin Türkiye’de dijital pazara ilişkin büyük yatırım hazırlıkları olduğunun da farkında olduklarını vurguladı.

Yapay Zekâ Politikaları Derneği Başkanı: Yapay zeka ülkemiz açısından çok kritik bir konu

Yapay Zekâ Politikaları Derneği (AIPA) Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu ise Türkiye Yapay Zeka Stratejilerini desteklemek, yapay zeka üzerine kamu ve özel sektör, akademi ve girişimcilik dünyasında farkındalık oluşturmak için hazırladıkları zirve programında, metaverseden NFT’ye, sağlıktan hukuka, savunma ve güvenlikten girişimciliğe kadar 15 oturum ve alanında 63 konuşmacının olduğunu söyledi.

Ayrıca zirve içerisinde birçok önemli kurum ve kuruluşun da stantlarının ziyaret edilebileceğini aktaran Küçükşabanoğlu, şunları kaydetti: “Tüm gün sürecek zirvenin sonunda, yapay zeka alanında başarılarını kanıtlamış kişi ve kuruluşlara da ödüllerini takdim edeceğiz. Bir de özel ödülümüz olacak. Yapay zeka artık geleceğin değil, bugünün teknolojisidir. Günümüz dünyasında ülkelerin teknolojik bilgi birikim ve altyapısı ne kadar güçlüyse dünyada o kadar gür sesi çıkıyor. Dernek olarak geçtiğimiz 6 ay önce açıkladığımız toplumda yapay zeka algısı araştırmamızda 14-44 yaş arası kitlenin sadece yüzde 5’inin yapay zekayı doğru tanımlayabildiğini ve bu kitlenin yüzde 78’inin gelecekte yapay zekayla ilgilenmek istemediğini tespit etmiştik. Yapay zeka ülkemiz açısından çok kritik bir konu. Yapay zeka konusunda ülkemizin bilgi birikimini artırmak bu konuda dikkat çekip farkındalık çalışması yapmak derneğimizin en önemli görevidir. Türkiye yapay zeka konusunu daha fazla gündemine alıp konuşmalı ve tartışmalıdır. Özellikle yaklaşık 26 milyon bir kitleye sahip olan 0-21 yaş arası kitlenin teknolojiye ilgilerini bilgiye dönüştürecek adımlar atmalıyız.”

Aselsan YK Başkanı: ABD savunmada yapay zekaya 650 milyar dolar harcıyor

ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Haluk Görgün, dünyada yapay zekanın savunma sistemlerinde kullanımının her geçen gün daha da arttığına dikkati çekerek, yeni teknolojilerle birlikte insan yaşamının 20-25 yıl içinde büyük bir dönüşüme uğrayacağını söyledi.

Görgün, dünyada yapay zekanın savunma alanındaki kullanımına değinerek, “Amerika Birleşik Devletleri 650 milyar dolar ve Çin de 250 milyar dolar ile savunma sanayisinde yapay zeka uygulamalarına en çok yatırım yapan ülkeler arasında yer almaktadır. Dünyanın bu seviyede yatırımlarını hızlandırdığı savunma sanayisinde yapay zekanın önemi ülkemizde de hızlanarak devam etmektedir.” diye konuştu.

Yapay zeka konusunda sürdürülebilir stratejik insan kaynağını oluşturmanın ve sürekli uzun dönemli projelerin kritik öneme sahip olduğuna vurgu yapan Görgün, “Gartner’ın 2019 tarihli anketine göre, 2018 ve 2019 yılları arasında yapay zeka kullanan örgütlerin sayısı yüzde 4’ten yüzde 14’e çıktı. Raporda yer alan yapay zeka alt teknoloji başlıkları, dünyada yapay zeka pazarında önümüzdeki yıllarda daha fazla insan gücüne ihtiyaç olacağını da açık şekilde göstermektedir.” şeklinde konuştu.

Bilgisayarlı görü teknolojilerinin ASELSAN olarak çalıştıkları yapay zeka alanlarından bir tanesi olduğuna dikkati çeken Görgün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilgisayarlı görü teknolojileri en genel anlamıyla bilgisayarın görsel girdileri yorumlamasını ve aynı insanlar gibi örüntüler arasındaki ilişki kurarak anlamlı ve kıymetli bilgiler üretmesini amaçlıyor. En çok kullanılan uygulama alanları tespit, sınıflandırma, takip, bölümleme gibi insanın kolayca yapılabildiği ama bilgisayara tanımlanması çok daha kolay olmayan görevlerdir.

Bir başka çalışmamız biraz daha güvenlik konusunu da içeren yorgunluk, dikkat dağınıklığı tespiti konusundadır. Bu çalışma ile bir operatöre ait görüntüler işlenerek operatörün sistemi kullanmaya uygun durumda olup olmadığını tespit ediliyor. Görüntülerde bulunan yorgunluk ve dikkatsizlik belirteçleri algılanarak yorgunluk durumu, dikkatsizlik durumu ya da yorgunluk seviyesi gibi çıkarımlar yapmak hedefleniyor. Bu çalışmanın çıktıları pek çok güvenlik uygulamalarında, operatör ya da nöbetçilerin takibi gibi uygulamalarda da kullanılacaktır diye değerlendiriyoruz.”

Otonom sürüşle ilgili de çalışmalarının olduğunun altını çizen Görgün, “Görsel veri üzerine olan bir başka projemiz yapay zeka algoritmalarıyla sensör verisini anlamlandırarak otonom sürüş teknolojilerinde kullanıyoruz. Vücut hareketleriyle komut vererek insansız sistemleri yönetebiliyoruz.” dedi.

Görgün, sınır güvenliği ve birçok alanlarda kullanılan ASELSAN’ın güvenlik kameralarının yapay zeka destekli çiplere sahip olduğuna değinerek kameraların üzerindeki yapay zeka desteğiyle akıllı nesne tespiti yapılabildiğini söyledi.

Roketsan Genel Müdürü: Ülkeler kendi savunma konsepti içerisinde ciddi bir istihbarat ağı kuruyor

Roketsan Genel Müdürü Murat İkinci ise konvansiyonel savunma sektörlerinin dışında artık teknolojiyi en uç noktada kullanan ve bu teknolojiyi kendi avantajına kullandığında sonuç elde edebilen bir savaş ortamıyla karşı karşıya olunduğunu ifade etti.

İkinci, “Günümüzün özellikle güvenlik konsepti ve tehditlerin bertaraf edilmesine yönelik yaklaşımı da tehditlerin daha ortaya çıkmadan önce tespitine ve kaynağında bertaraf edilmesine dayalı bir stratejiye oturdu. Bunun en yakın örneklerini yakın zamanda zaten çevremizdeki gelişen olaylarda çok yakından gözlemlemekteyiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Savaş ve harekat ortamında, güvenlik ortamında sensör sayılarına ve bu sensörlerden gelen veri sayılarına bağlı olarak çok yoğun bir veri alışverişinin oluştuğunu ve bu veri alışverişini de giderek arttığına işaret eden İkinci, “Harekat ortamında güvenlik konsepti içerisinde bütün ülkeler aslında kendi savunma konsepti içerisinde çok ciddi bir istihbarat ağı kuruyorlar.” dedi.

İkinci, stratejik olarak bütün ülkelerin kendi güvenliğini garanti altına alabilmek için komuta kontrol sistemlerini, sensör ağlarından gelen verileri hızlı bir şekilde işleyerek bu verilerle beraber kendisine tehdit oluşturabilecek unsurları ortadan kaldıracak tedbirleri alma noktasında büyük bir hızla ilerlediğinin altını çizerek, şunları kaydetti: “Türkiye’de bu konuda çok ciddi bir atılım sağladı. Ancak geldiğimiz noktada bu verilerin çok farklı kaynaklardan, çok küçük unsurlardan bile gelebildiğini ve insan faktörünün özellikle bu verilerin işlenmesinde gerçekten yetersiz kalmaya başladığını söyleyebiliriz. Bu noktada dünyanın geneline baktığımızda yapay zeka teknolojileri, yapay zekayla beraber verinin bilgiye dönüştürülmesi ve tehdit unsurlarının aslında insan faktörünün minimum seviyede angaje edilerek tehdit veri tabanlarının oluşturulması gibi yaklaşımların savunma sektöründe de uygulanmaya başladığını gözlemliyoruz.”

Yapay zekanın özellikle sivil teknolojilerde ulaşım teknolojilerinde, turizmde, yayıncılıkta gemi işletmeciliğinde, havacılık işletmeciliğinde, otonom araçlarda çok ciddi bir şekilde ilerleme kaydettiğine işaret eden İkinci, “Dünyanın en büyük iki yüz elli savunma şirketini göz önüne aldığımızda bu savunma şirketlerinin stratejik planlarında yüzde yetmiş beşinden fazlasının yapay zekanın gelecekte yıkıcı etkisi olacağını ve bunu savunma sektöründe uygulamasının zorunlu olacağını söylediğini görüyoruz.” açıklamasında bulundu.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *