Fransa’nın sömürüsünü tek başımıza alt edemeyiz!

Fransa’nın sömürüsünü tek başımıza alt edemeyiz!

“Bugün de Nijer’de hayat gençliğimizdekinden çok da farklı değil. 1960’larda varlık nedenimiz Fransa’ya ihracat yapmak, ucuz işçi, ham madde ve doğal kaynak sunmaktı. Bugün de aynı işlevi görüyoruz. Artık bir şeyler değişmeli ama bu görevi kendi başımıza yerine getiremeyiz.”

Ben Nijer’in Arlit kasabasında büyüdüm. Nijer fakir ama doğal kaynaklar bakımından zengin bir ülke. Büyüdüğüm yerde hemen hemen bütün yetişkinler madende çalışıyordu. Çok iyi hatırlıyorum. 90’lı yıllardı; müzik yapmak, gitar çalmak gibi hayallerimin olmadığı zamanlar. İnsanlar gün boyu yeraltında çalışıp geceleyin evlerine hasta halde dönüyordu. Uranyum madenlerindeki radyasyondan dolayı birçoğu solunumla ilgili akciğer hastalıkları, felç gibi ciddi sağlık sorunları yaşıyordu. Kadınlar da bu nedenle erken doğum yapıyordu. Kanser sadece kadın ve erkeklerde değil, ülkemde çocuklar arasında da çok yaygındı.

KAĞIT ÜZERİNDE BİR ÜLKEYİZ

Fransa, 2001 yılında ülkesindeki tüm madenleri kapatıp Nijer’de 1960’lardan bu yana faaliyette olan madenleri devraldı. Günümüzde Nijer’de sondaj işleri, çoğunluk hisseleri Fransızlara ait şirketler tarafından yapılıyor. Bugün de Nijerlilerin iyi para kazanabileceği çok az iş var; maden şirketlerinde çalışmak da bunlardan biri.

Aslında madenlerin Nijer üzerindeki etkilerini anlamak, uygulamalı sömürgeciliği anlamak demek. Evet, 1960 yılında bağımsızlığımızı ilan ettik. Fransa artık ülkemde değil ama etkisini hala ciddi olarak hissediyoruz; Fransızca konuşuyoruz, parasını kullanıyoruz, onların şirketlerinde çalışıyoruz ve kendimizi paralayarak çıkardığımız, bize ait olan değerli maddeleri Fransa’ya yolluyoruz. Biz birçok açıdan sadece kağıt üzerinde var olan bir ülkeyiz.

ÜLKEM YİNE SON SIRADA

Bugün de Nijer’de hayat, gençliğimizdekinden çok da farklı değil. Hatta Fransa’nın burada uranyum madenciliğine başladığı 1960’lı yılların sonlarına benziyor. O günlerde varlık nedenimiz Fransa’ya ihracat yapmaktı; ucuz işçi, ham madde ve doğal kaynaklar sunuyorduk. Bugün de aynı işlevi görüyoruz. En değerli kaynağımız olan uranyum yataklarımız, sözleşme gereği Fransa’ya ait ve oraya gönderiliyor. Bu madenleri kendimiz inşa etmiş olsaydık belki paranın bir kısmı bize kalabilirdi. Yaşam kalitesini belirlemek adına nüfusun ortalama sağlık, eğitim düzeyini ve gelirini hesaplayan BM İnsani Gelişme Endeksi’ne göre, Nijer 189 ülke ve bölge arasında son sırada.

İnsanlar bizim zengin doğal kaynaklarımız sayesinde, üst düzey bir enerji şebekesine sahip olduğumuzu düşünebilir. Ancak uranyum Fransa’nın işlettiği nükleer elektriğin bir kısmını sağlasa da, kullandığımız elektriğin büyük bölümünü Nijerya’dan ithal etmek zorundayız. Ülke olarak olmasak da olur gibi görünüyor.

KOLONYAL MİRAS KARŞIMIZDA

Ben gitar çalmayı ahşap ve bisiklet tellerinden yapılmış uydurma bir aletle öğrendim. Bir gün gerçek gitarım olunca, enstrümanı pille çalışan bir amfiye bağladım. Aslında bugün bile pilli amfiler kullanıyorum. Kariyerimde birçok albüm ve turne yaptım ama müzik yapacağım zaman hala Nijer’in elektrik şebekesine güvenmiyorum. Çoğu Amerikalı ve Avrupalı müzisyenin aksine, benim grubum ekipmanlarını prize takamıyor. Fransızlara ait tesislere yakın şehirler ile kasabalar arasında inşa edilmiş maden rayları, konsere gitmek için pek de işe yaramıyor. Grubumla beraber ABD’ye gittiğimizde New York ile Boston arasındaki 320 kilometrelik yolu beş saatten kısa sürede katettik. Oysa Arlit ile yine bizim vilayetteki Agazed şehri arasındaki mesafe 250 kilometreden az ama bu yolculuk 15 saat sürüyor. Arlit ile başkent Niamey arasında ise bin 200 kilometre var. Ancak gitmek için bazen bir bazen de iki gece bir yerlerde konaklamamız gerekiyor. Bu durum Fransa’nın kolonyal mirasının en çarpıcı örneği olmayabilir ama her gün karşımıza çıkıyor.

SORUNLARI BİR ALBÜME SIĞMAZ

Sömürgecilik, şarkılarımın birçoğunda ele aldığım bir konu benim. Son albümüm ‘Afrique Victime’ bugüne kadar olan en siyasi, işim. Ama Nijer’in sorunları bir albüme sığmayacak kadar çok. Fransa’nın askeri varlığı – tankları, İHA’ları ve silahları – bölgemizde yer etmiş durumda. Nijerya merkezli Boko Haram terör örgütü Nijer’e de sızdı ve giderek etkisini hissettiriyor. Sadece bu yaz Nijer’de 16 asker Boko Haram militanları tarafından öldürülü. Bu sırada Fransa’nın silahları boş yatıyor.

SÖMÜRGECİLİK ALT EDİLEBİLİR Mİ?

İnsanlar bana sık sık Nijer’e nasıl yardım edebileceklerini ve sömürgeciliği alt etmenin mümkün olup olmadığını soruyor. İyimser değilim. Evet, bugün Nijer’de Fransız bayrağı dalgalanmıyor ama acı gerçek şu: Ülkem madenleri nedeniyle hala Fransa için bir doğal kaynak kolonisi olmayı sürdürüyor. Ağır yoksulluktan çıkmamızı sağlayacak net bir yol yok. Fransa’nın mevcudiyeti ve nüfuzu ulusumuzun benliğinde günden güne yer ediyor ve silinmez hale geliyor.

ARTIK BİR ŞEYLER DEĞİŞMELİ

Nijer’de sömürgeciliğin hala var olmasının sebebi buna izin verilmiş olması. Ancak sömürgeciliği geride bırakma görevi Nijerlilere verilmemeli. Bu görevi kendi başımıza yerine getiremeyiz ve biz yalnız olursak bu olmaz. Ben müziğimle elimden geleni yapıyorum ama sadece kendi mesajımı yayabilirim. Bu da her zaman çalışmayan, pil gereken bir gitarla iletilmiş bir mesaj olarak kalır. Fransa’nın buradaki nüfuzu düşünülürse, Fransızlar ülkemi biçimlendirmek için üstlendikleri toksik rolü ve burada süren varlıklarının olumsuz sonuçları görülene kadar Nijer’in durumu düzelmeyecek. Fransa işletmek için bizim enerjimize ihtiyaç duyuyor ama bizim kendimize yetecek enerjimiz yok. Artık bir şeyler değişmeli.

2021 The New York Times Company and Mdou Moctar
OKSİJEN / TURNING POINTS 17 ARALIK 2021

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *