Nesli tükendiği sanılırken yeniden keşfedilen hayvanlar

Nesli tükendiği sanılırken yeniden keşfedilen hayvanlar

Dünya üzerinde 8 milyon civarındaki hayvan ve bitki türünün yaklaşık 1 milyonu, çoğunlukla insan faaliyetleri nedeniyle nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.

Dünya Yaban Hayatı Fonu, amfibi türlerin yüzde 40’ından fazlasının, resif oluşturan mercanların neredeyse yüzde 33’ünün ve tüm deniz memelilerinin üçte birinden fazlasının tükenme riski altında olduğunu duyurmuştu.

16. yüzyıldan bu yana en az 680 omurgalı türün neslinin tükendiğini belirten örgüt, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Paris Anlaşması ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gibi yol haritaları sayesinde doğanın yaşam örgüsünün ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında yeni adımlar atılmasını umuyor.

Öte yandan bir zamanlar neslinin tükendiğine inanılan bazı türlerin ise halen yaşadıkları ortaya çıktı.

Fil Sivri Faresi

Somali fil faresi olarak da bilinen hayvan, yaban hayatını koruma kuruluşu Global Wildlife Conservation’ın “en çok aranan 25 kayıp tür” listesinde yer alıyordu.

Duke Üniversitesi tarafından yayımlanan araştırmaya göre, yerel halk fare büyüklüğündeki hayvanın varlığından haberdar olsa da toplam nüfusları hakkında herhangi bir bilimsel bilgi kaydedilememişti.

Ancak geçtiğimiz sene söz konusu hayvana yaklaşık 50 yıl sonra Afrika Boynuzu’nda, Somali, Cibuti ve potansiyel olarak Etiyopya’yı kapsayan geniş bir alanda rastlandı. Uzmanlar bulunan 12 fil faresinin sağlıklı ve mutlu yaşadıklarını belirtti.

Fernandina Dev Kaplumbağası

Canlı bir Fernandina Dev Kaplumbağası, en son 1906 yılında görülmüştü.

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği de kaplumbağayı kritik tehlikede ve muhtemelen nesli tükenmiş türler arasında listeliyordu.

Ancak 2019 yılında Ekvador Çevre Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Galapagos Milli Parkı ve Galapagos’u Koruma Kuruluşu tarafından yürütülen ortak bir keşif sırasında, 100 yaşından büyük olduğu sanılan dişi bir Fernandina Dev Kaplumbağası’nın canlı bulunduğu duyuruldu.

Dev Ağaç Istakozu

Bundan tam 3 yıl önce Avustralya’nın Lord Howe Adası’nda, 100 yıl önce soyunun tükendiği sanılan Avustralya Böceği türünün hala hayatta olduğu tespit edildi.

Ağaç Istakozu olarak da bilinen böceklerin popülasyonu, ada yakınlarında yaklaşık yüzyıl önce batan bir geminin enkazından çıkan sıçanların adaya yayılmasıyla düşmüştü. Yıllar içinde Ağaç Istakozlarına rastlanmaması sonrasında da 1980’lerde nesli tükenmiş olarak sınıflandırılmışlardı.

2018 yılında ise volkanik kalıntılardan oluşan bir ada olan Balls Pyramid’i çevreleyen ağaçların tepesinde yaşadıkları görüldü.

Koelakant

Koelakant’ın neslinin tükenmediği buluşu, 20. yüzyılın en önemli hayvan keşiflerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü söz konusu balığın tahminlere göre dinozorlardan önce de varolduğu sanılıyor.

Yeniden keşfedilmeden önce Koelakant’ın bilinen tek varlığı, yok olduğu düşünülen 65 milyon yıllık fosil kayıtlarındaydı.

Ancak 1938’de Güney Afrikalı bir müze çalışanı, balıkçıların tuhaf keşiflerini tespit etmek için çıktığı gezilerden birinde bir ‘dinozor balığa’ rastlandığını bildirdi. İkinci bir koelakant da 1997 yılında Endonezya’da bulundu.

Şimdi ise balıkların okyanus tabanında yaşadıkları ve nüfuslarının 230-650 arasında olduğu tahmin ediliyor.

Hazar Atı

Küçük Mezopotamya atlarından gelen ve dünyanın en eski at veya midilli türlerinden biri olduğuna inanılan Hazar Atı, Amerika doğumlu İran asıllı at yetiştiricisi Louise Firouz tarafından bir binicilik merkezinde çocuklara eşlik edecek midilli ararken İran dağlarında keşfedildi.

İlk başta bir midilli olduğu düşünülen Hazar Atı, Firouz’un dikkati sayesinde bir el arabasını çekmekten kurtarılmış ve üremesi sağlanmış.

Şimdi en nadir at ırklarından biri olan Hazar Atı’ndan dünya çapında binlercesi olduğu belirtiliyor.

(Euronews)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *