Başdanışman Uçum’dan ‘Laiklik tartışılamaz’ açıklaması

Başdanışman Uçum’dan ‘Laiklik tartışılamaz’ açıklaması

“Artık yeni sisteme geçtik, AYM, MGK ve YÖK tartışılabilir” diyen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, laikliğin ise cumhuriyetin esaslarından olduğu için tartışılamayacağını öne sürdü.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, pazartesi günü, POSTA gazetesi yazarı Murat Çelik’in gündemdeki önemli konulara ilişkin sorularını yanıtladı.

“Artık yeni sisteme geçtik” ifadesini kullanan Uçum, anayasanın ilk üç maddesi ile birlikte laiklik ilkesinin de tartışmaya kapalı olduğunu savundu.

İşte o sorular ve yanıtları:

Sayın Uçum, gündemde yeni anayasa var. Neden şimdi?

Anayasa değişikliği gündemi hiç ortadan kalkmadı. Bazen geri plana düştü. Zaten yeni, sivil, demokratik anayasa, tüm partilerin, her seçim döneminde gündeme getirdiği bir konu. 82 Anayasası’nın yenilenmesi, 87’den itibaren gündemde.

İktidarın önünde Meclis aritmetiği sorunu yok mu?

Anayasa değişikliğinde, zorunlu referandum için en az 360, ihtiyari referandum için de en az 400 vekilin oyuna ihtiyaç var. Yeni Anayasa’nın taşıyıcılığını tek başına Cumhur İttifakı yapacaksa, bu Meclis aritmetiğiyle 360’a ulaşması zor.

Bugünkü siyasi ayrışma ve gergin ortama bakınca, uzlaşı mümkün mü sizce?

Türkiye’deki siyasi ve toplumsal aktörler, ulusun tüm bileşenleri bu imkanı değerlendirirse, ortak anayasal yaklaşım gelişebilir. ‘Türkiye’ye birlikte sahip çıkmak’ fikri üzerinden çerçeve oluşturmak mümkün. Ama içerik konusunda, siyasi anlamda, ‘Bu Meclis aritmetiğinde uzlaşma zor gözüküyor teşhisi’ bugün için doğru. 2023’e kadarki süreçte farklı Meclis aritmetikleri ortaya çıkması, farklı birliktelikler gerçekleşebilmesi ihtimal dahilinde.

Cumhurbaşkanının Saadet Partisi hamlesi buna mı yönelik?

Cumhur İttifakı’nın genişletilmesi çabası sadece anayasa üzerinden ele alınan bir konu değil. 2023’te Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri var. Cumhur İttifakı ülkesel ihtiyaçtan doğdu, partiler pazarlığına dayanmıyor, ülkesel çıkarları gözetiyor. Bu çerçeveyi kabul eden herkesin içinde yer bulması mümkün.

Erdoğan’ın AK Parti genel başkanlığını bırakıp Cumhurbaşkanı olarak göreve devam etmesi gündemde mi?

Cumhurbaşkanı ve AK Parti açısından böyle bir gündem olduğunu düşünmüyorum. Bir cumhurbaşkanının içinden çıktığı partinin genel başkanı olması zorunluluk değil. Anayasal bir siyasi katılım imkanı. Genel başkanlık konusunu belirleyecek olan hukuk değil toplumsal eğilim ve siyasi dinamikler. Dolayısıyla, bir sistem meselesi olmadığı için bu konunun Anayasa gündeminde yeri yok. “Başkanlık hükümet sistemi devam etsin, cumhurbaşkanı partili olmasın, yasak getirelim” denirse, bu hem sistemin doğasına aykırı, hem de antidemokratik bir yaklaşım.

Darbe ürünü 82 Anayasası eskimiş bir Anayasa. Sistemsel değişiklik sonrası birçok tutarsızlık içeriyor. Anayasa’da YÖK, MGK, RTÜK gibi birçok kurum var. Artık yeni sisteme geçtik, bu kurumlar anayasada bu haliyle olmalı mı? Yasamanın kanun ya da yürütmenin düzenleme alanına mı bırakılmalı?

Bu kurum ve kurullar yeni anayasada yer almayacak mı yani?

Mesela MGK ve YÖK tartışılabilir. Anayasal yapılar olmalarına ihtiyaç var mı?

Anayasal olmaları neyi değiştiriyor?

Anayasal olduğunda bunlar birer kurumsal egemenlik araçları olarak algılanıyor. Sanki demokratik iradeyle eşitmiş gibi kabul ediliyor. Anayasal sistemde devletin asıl erklerini, yani yürütmeyi, Meclis’i ve yargıyı düzenlersiniz. Diğer kurumsal düzenlemelerde dikkatli olmak gerek.

Asıl önemlisi anayasa tartışmasında bu yüzyılı kapsayacak şekilde hak ve özgürlük yaklaşımını ele almaktır ve e-devletten e-demokrasiye geçişi yani dijital demokrasi perspektifini ortaya koyabilmektir.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) benzeri, daha sembolik olması gibi bir düşünce var mı?

AYM son yıllarda gerçek anlamda anayasa yargısı yapacak pozisyona yaklaşmış olsa da halen hem yapısal hem de görevleri itibariyle gözden geçirilmesi gereken konular olabilir.

Yeni anayasa gündeminde tartışmaya kapalı olan başlıklar neler?

İlk üç maddenin esasları asla tartışılmaz. Hükümet sisteminin de gündeme gelmesi söz konusu olamaz. Ulusun kazanımlarıyla ve halkın demokratik birikimleriyle oluşmuş taban üzerine yapılacak bir tartışma. O tabanın üzerinde ise her şey tartışılabilir.

Peki Laiklik? Yeni Anayasa’ya “Devletin dini İslamdır” ibaresinin koyulmasını savunanlar var…

Laiklik de tartışılamaz çünkü o da cumhuriyetin esaslarından. Böyle bir gündem yok. Laiklik cumhuriyetin yüz yıla yaklaşan bir kazanımıdır.

Cumhurbaşkanının görev süresi ya da seçilme prosedürünü etkileyecek değişiklikler söz konusu olacak mı?

Hayır. Zaten ihtiyaç da yok. Sayın Cumhurbaşkanı yeni sistemin birinci dönemindedir ve bu konuda tereddüt yok. Ancak 2028’de Meclis seçimlerin yenilenmesi kararı alırsa, Cumhurbaşkanı’nın üçüncü dönem aday olması tartışılabilir.

HDP’nin kapatılması konusuda hangi noktadayız?

Anayasal şartlar oluşmuşsa bir parti kapatılabilir. Hukuk sistemimizde bu var. HDP’nin kapatılması tartışması, hukuki meseleden çok terör vesayetinin tasfiyesi tartışması. Türkiye terör vesayeti altında siyaset yapılmasına katlanamaz. Terör vesayeti altında yapılan siyaset demokratik siyaset olamaz. Dolayısıyla önümüzdeki konu, demokrasi içerisinde ele alınabilecek değil, demokrasiyi tehdit eden bir sorun. Demokrasiyi tehdit eden durumlarda da sistemin, hukuk devletinin önlem alması kaçınılmaz.

İki sıfatlı Cumhurbaşkanı üzerinden bir ‘Parti Devleti’ eleştirisi yöneltiliyor. Cevabınız nedir?

Yersiz bir eleştiri çünkü başkanlık ve yarı başkanlık sistemlerinde böyledir. Geçmişte Türkiye’de seçilmiş iradeyle devlet içindeki bazı kurumlar arasında ayrım vardı. Yani vesayetçi bir demokratik sistem vardı. Geçmişte iki egemenlik vardı. Kurumsal ve milli…

Kurumsal egemenlikle milli egemenlik yapılarının çatışması vardı. Bugün ise bu vesayetçi sistem büyük ölçüde tasfiye edildiği için, demokratik irade devletin işleyişini belirleyen iradeye dönüştü. Demokratik iradenin partilerle ilişkisi demokratik sistemin gereği. Buna parti devleti şeklinde asılsız bir isnatla karşı çıkmak yine kurumsal egemenlik arayışı. Milli egemenliği sınırlama çabası.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel başkanı sıfatlarını bir arada kullanmak siyasette haksız rekabete yol açmıyor mu?

Seçilmiş, hükümet olmuş, devleti yöneten irade hem bu kimliğini hem de siyasi kimliğini bir arada kullanır. Parlamenter hükümet sisteminde de bu var. Bu demokratik avantaj. Yarın başkası seçildiğinde oda bu avantajı kullanacaktır.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

1 Comment

  • Ş. Hüseyinoğlu
    6 Mart 2021, 13:34

    Tartışmak ne kelime, biz temelden reddediyoruz, allah’a sınır çizme hadsizliği demek olan laikliğinizi bay başdanışman.

    REPLY