Yüksel Pazarkaya’nın “Bildirim 2020″si

Yüksel Pazarkaya’nın “Bildirim 2020″si

“Bildirim 2020” sadece insanlığı değil, bütün uzuvlarıyla dünyayı “sıfır noktası”na getiren gerçekleri kaydediyor ve yarınlara aktaran edebî bir tutanak haline getiriyor…

AYIN ŞİİRİ

Bildirim 2020

Behçet Necatigil’in sevgili anısına

Yılgın yorgun bir yaz
Temmuz ortası korku ayaz
Karga martı vurdumduymaz
Kelebek lavantasız
Arı çelimsiz
Karınca bıkkın

Asma küllendi
Badem erik boş verdi
İncir ceviz incindi
Sinek dadandı zeytine
Ayva nara gün vardı

Çimen sarardı
Ağaç utandı

Biz biz değiliz
Şiirsiz kaldık.

(Yüksel Pazarkaya, Varlık Dergisi, S. 1359 [Aralık 2020], s. 56.)

Cevat Akkanat

Yüksel Pazarkaya, Eskişehir-Sivrihisarlı bir ailenin çocuğu olarak 1940’ta İzmir’de dünyaya gelir. Liseyi bitirdikten sonra, kazandığı bir öğrenim bursu ile 1958’de Almanya’ya giden Pazarkaya, orada kimya, edebiyat, felsefe öğrenimleri görür; tiyatroculuk ve radyoculuk yapar, dergi ve gazete yayımlar. Stuttgart Üniversitesi’nde Türkçe, Almanca, Alman edebiyatı, Türk edebiyatı ve felsefe hocalıklarında bulunur. Bir süre konuk hoca olarak Amerika’daki bazı üniversitelerde de dersler verir. Şiir, öykü, roman, oyun, deneme, monografi, senaryo, çocuk edebiyatı türlerinde eserler veren Pazarkaya, Almanca’dan Türkçe’ye ve Türkçe’den Almanca’ya yaptığı çevirilerle iki dil ve kültür arasında hatırı sayılır bir birikim oluşturmuştur. 

Eserleri 1960’tan itibaren Türkiye ve Almanya’daki çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanan Pazarkaya, bir dönem dünya çapında varlığını sürdüren Somut Şiir akımının tek Türk temsilcisi olarak tanınmıştır. Bu bağlam üzere, şiirleri pek çok dünya ülkesindeki antolojide yayımlanmış, bu arada eserleri Yunanca, Fransızca, İngilizce ve Hollanda diline çevrilir. Aldığı edebiyat ödülleri bir yana, 1986’da Almanya Cumhurbaşkanı Liyakat Nişanına layık görüldüğünü de belirtelim.

İlk şiir kitabı Koca Sapmalarda Biz Vardık’ı 1968’de yayımlayan Yüksel Pazarkaya’nın şiirini 1983’te, aynı yıl Yazko’dan yayımlanan Sen Dolayları adlı kitabı ile okumaya başladım. Sonraki yıllarda zaman zaman şiirlerinde konakladım. Sen Dolayları’yla ilgili aldığım okuma notlarını değerlendirdiğimi hatırlıyorum. Divan ve halk şiirleriyle sentezlenmiş modern bir şiir vardı orada. Yunusane bir söylemle, çağımıza yeni bir gönül dili sunuyordu. “Ben”le “Sen”i sevgi ve özlem temaları eşliğinde özdeşliğe sevk ediyordu.

Pazarkaya’nın “Bildirim 2020” şiirini okurken ister istemez onun Somut Şiir akımı ile olan ilgisini hatırlıyorsunuz. Bu akıma bağlı tek şairimiz üstelik. Dahası bir de kitap yayımlamış Somut Şiir (Açı Yay., İst., 1996) başlıklı. 

“Bildirim 2020”yi neden Somut Şiir ile ilişkilendirdiğimi açıklamadan önce, gelin neymiş bu akımın özellikleri, görelim. 

Somut Şiir akımı, bir İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşumudur. 1950’lerden başlayarak 1970’lere kadar güncelliğini korumuş olan bu akım, pek çok ülkenin şairlerini etkilemiş. 

Almanya’da doğup dünyanın pek çok ülkesinden şairi etkilemiş olan bu uluslararası şiir akımının oluşumunda İtalyan Fütüristlerin, Rus Formalistlerin ve Alman Dadacıların etkilerinden söz edilse de, bu akımın çıkışındaki asıl muharrik unsurlar, İkinci Dünya Savaşı ve Nazizm’dir. Şöyle ki, İkinci Dünya Savaşı sürecinde dil bir propaganda aracı olarak kullanılmış, Nazizm lehine yozlaştırılmıştır. Nazilerin bu politikalarına karşı, savaş sonrasında hayat yeniden kurulurken, sanat, edebiyat ve bilim insanları dili de yeniden kurmak için arayışlara girişmişlerdir. Bu bağlamda Almanya’da “sıfır yılı” kavramı ortaya atılır. Bu, her şeye sıfırdan başlamanın ifadesidir. Ama özellikle dile, edebiyata. Çünkü dilin kendi geleneği sonucu oluşturduğu çağrışımlar, anıştırmalar, yan anlamlar, Nazi politikaları ile çarpıtılmış, saptırılmış, soysuzlaştırılmıştır. Dolayısıyla Alman yazarlar için artık bu dil bir ayak bağıdır. Bu durumu Adorno’nun “Auschwitz’den sonra şiir yazılmaz” demesiyle; bir şiirinde Brecht’in artık ağaçlardan söz etmenin “cürüm” olduğunu dile getirmesiyle net bir şekilde açıklayabiliriz. 

Bu bağlamda Somut Şiir, “dili salt kendine indirgeyerek, dilin en tekil, en yalın yapıtaşlarından başlayarak” işe girişmiştir. Yani “a a’dır, a’dan başka bir şey değildir.” Yahut Somut Şiir akımının ilkelerini ortaya koyan Max Bense’nin ifadesiyle “Yalnız cam cam gibidir.” Fakat bununla sınırlı değildir tabii. Dilin en küçük unsurlarından başlayarak, onu yeniden yükseltmenin peşindedir Somut Şiir. Bu arada biri sese diğeri görsele yaslanan iki kolu olmuştur Somut Şiirin. Fakat her ikisinde de sosyal bir karşılık söz konusudur. Eğilimi daha çok görsele olan Pazarkaya, zamanla yaptığı farklı arayışlarla sanatını geliştirir, dönüştürür. Bununla birlikte, tek harflik görsel şiirlerinde bile “i noktacığı” olarak adlandırılan en küçük, en dip, en ince ayrıntılara kadar inme fikrini daima canlı tutmuştur. 

Pazarkaya’nın şiirlerinde bu ölçütlerin önemli bir yer tuttuğu aşikârdır. Bunu teorik söylemlerinde de ifade eder. Mesela, şiirin gücünü küresel bir güç olarak görür. Özellikle negatif siyasî güç odakları hedefindedir. Şu tespitleri yapar: “Yöneticiler elinde pusulasını yitirmiş dünyamızı, şaşkınlığından kurtaracak gereç olmalıdır dil.” “Şiir, önce dili bu boyunduruktan kurtarmak zorundadır.” (Pazarkaya: 1996/47) Mademki negatif güç odakları dilin çağrışım imkânlarını kötürümleştirerek dili usdışı duygusallıklar içinde boğma eğilimine girmekte, dolayısıyla şiir negatif bir işleve sahip olmaktadır; öyleyse, şiirin işlevini tekrar dinamik kılmanın yolunu bulmalıdır. 

“Bildirim 2020” şiirini bu bilgiler doğrultusunda okuyabiliriz. Öyle sanıyorum ki bugün 80 yaşında olan bir şairi, dipdiri, taptaze bir şiire imza attıran şeyler arasında, onun böylesi bir birikime yaslanıp kendisini sürekli yenileyebilmesi ve bu dinamik süreci sağlam bir tarih bilinci ile sentezleyebilmesi vardır. 

Şimdi gelin başlığından başlayarak şiiri yorumlamaya çalışalım. Evet, “Bildirim 2020” başlığında bir tarihlendirme söz konusu. “Bildirim” göstergesi de bir durum tespiti yapılacağını ifade ediyor. Şöyle diyebilir miyiz: Nasıl Nazizm ve İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya için bir “sıfır noktası” idiyse, 2020 de aynı noktaya tekabül eder. Çünkü dünya 2020’de gelmiş, tekrar sıfır noktasına oturmuştur. Bu panoramayı hazırlayan etkenler arasında Covid 19 salgını en başta sayılabilir. Fakat bu belaya yataklık yapan diğer etkenleri de bir kenarda tutmak zorundayız. Dünyaya nizam intizam vermeye çalışan emperyalist güç odaklarını, onların uluslararası ve yerel ölçekli mütekebbir destekçilerini bir şekilde dillendirmeden geçemeyiz. Şiir bağlamında bunlara, Türkiye’de çok rahatlıkla tefrik edilen zalimane dili de eklemek gerekir. 

Şiirin ithafına gelelim. “Behçet Necatigil’in sevgili anısına” ithafı, tespit edebildiğim kadarıyla, Pazarkaya’nın Behçet Necatigil’e yaptığı ikinci ithaftır. Şair, 1988’de yazdığı “Akşam Gizler Halini Dünya” şiirini de aynı ithafla başlatır. O şiirde, “Kim ürkmez seyredip/İnen akşamı –ne yol ne derya/başlar gizlemeye senden bile/Halini dünya.//Gösterecek neyi kaldı/Sen gittin gideli/Son sayfası açık ve noktasız/O İstanbullunun not defteri/ (…) Yiten günlerin peşindeler/Ve giden İstanbul’un/İnen akşamla biten dünyanın” der (Ercan: 2010/93). Necatigil’in şair için önemli bir yer tuttuğu ortada. Nitekim bunu birçok yerde dile getirir. Sözgelimi bir yazısında “1972 yazı, benim için çok yoğun bir Necatigil rahle-i tedrisatıyla geçti. Bu yaşamımın en unutulmaz yazıdır. Onun insanlığa, şiire yazına hikmetli bakışı, şiiri yazını bir sonsuz ırmak olarak bilip, bu akışın kesilmemesi için özellikle gençleri -en ufak bir cevher bulduğunda- desteklemesi, özendirmesi yüz yüze tanışmamızdan çok önce beni etkilemiş ve onun kişiliğine derin bir saygı ve sevgi oluşturmuştur bende.” (Ercan: 2010/178) şeklinde anlatır. Gerek bu satırdaki bahisler gerekse ilk ithafın yapıldığı şiirdeki göndermeler, Necatigil’in temsil ettiği dünyanın alametleriyle donanmıştır. Dahası, 2020’de gelip dayandırıldığımız sıfır noktası, bu donanımları sıfırlamıştır. Sözgelimi, “Akşam Gizler Halini Dünya”daki “Gösterecek neyi kaldı/sen gittin gideli” dizeleriyle, “Bildirim 2020”nin “Biz biz değiliz/Şiirsiz kaldık” dizeleri arasında dolaysız bir ruh bağı vardır. Bu arada, Pazarkaya’ya göre Behçet Necatigil, Kareler adlı kitabındaki şiirleriyle teori, biçim ve içerik bakımından Somut Şiire benzerlikler göstermektedir. İthafın bu anlamda da bir karşılığı olmalıdır. 

6-5-2-2’li bent ve beyitler olmak üzere toplam 15 kısa dizeden oluşan şiirinde Pazarkaya, ele aldığı canlı veya cansız varlık veya nesnelere “yılgın yorgun”, “korku ayaz”, “vurdumduymaz”, “lavantasız”, “çelimsiz”, “bıkkın”, “küllendi”, “boş verdi”, “incindi”, “sinek dadandı”, “sarardı”, “utandı” gibi edilgen hal ve fiilleri atfediyor. Böylece, 2020’nin bizzat kendisinden başlayarak, yaza, temmuza; karga, martı, kelebek, arı, karınca veya asma, badem, erik, incir, ceviz, zeytin, ayva, nar, çimen, ağaç gibi bilumum canlılarına sinen, sindirilen ruh halini görselleştiriyor. Bu görselliği sesle donatmayı ihmal etmiyor elbette. İlk bentteki “yaz/temmuz/ayaz/vurdumduymaz/lavantasız/çelimsiz”; ikinci bentte ve müteakip beyitteki genel “-di” redifi ve buna bağlı olarak farklı dizelerde karşımıza çıkan “-r, -n, -in” seslerine dayalı uyaklar, söz konusu ses donanımını sağlayan unsurlar. Bu görüntü ve ses yoğunluğu içinde “Bildirim 2020” vurucu bir sonu imliyor: “Biz biz değiliz / Şiirsiz kaldık.” 

Şöyle bitirelim: Yüksel Pazarkaya bir mülakatta şiiri ve şairliği üzerine sorulan bir soruyu yanıtlarken söze şöyle giriyor: “Thukidides’in Herodot karşısında bir tavrı vardır. Herodot, masal ve söylenceye dönüştürmüştür tarihi, der. Bense, gerçeklerin tarihi yazıyorum, yani yarın için yazıyorum der.” (Ercan: 2010/177) “Bildirim 2020” sadece insanlığı değil, bütün uzuvlarıyla dünyayı “sıfır noktası”na getiren gerçekleri kaydediyor ve yarınlara aktaran edebî bir tutanak haline getiriyor. Yarınların umudu oluyor…

KAYNAKÇA:

Enver Ercan (Haz.), Yüksel Pazarkaya, Sözcüklerin Doğasında Gezinmek, Tüyap Yay., İst., 2010)
http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/pazarkaya-yuksel [Erişim tarihi: 25.12.2020]
https://www.biyografi.info/kisi/yuksel-pazarkaya [Erişim tarihi: 25.12.2020]
https://www.biyografya.com/biyografi/9920 [Erişim tarihi: 25.12.2020]
İnci Pazarkaya (Haz.), Dilin Çağrısı, Yüksel Pazarkaya’ya 50. Sanat Yılında Armağan, Tüyap Yay., İst., 2010.
Yüksel Pazarkaya, Sen Dolayları, Yazko Yay., İst., 1983.
Yüksel Pazarkaya, Somut Şiir, Açı Yay., İst., 1996.
Yüksel Pazarkaya, Varlık Dergisi, S. 1359 [Aralık 2020], s. 56.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *