Peki, hakikat nedir? Hakikat haktır. Hakikat hayatın her bir karışında tevhidin imzasını görmektir. Hakikat sadece Allah’ı, kendisinden çekinilmeye layık görmektir…
İnsan hayvani ihtiyaçlarını tatmin etmek için yaşamaz. Fıtratın gereği olan bu ihtiyaçlar zaten giderilecektir. Yemek içmek canlı kalabilmek için şarttır. Haddi aşmamak, helalinden olmak ve her bir biçimiyle şükrü ifa ettikten sonra yemek-içmek ibadet bile sayılır.
İnsan hayatına şeref bahşeden, öldüğünde de insan bedenini leş olmaktan münezzeh kılan yegâne ölçü insanın hakikatle ilişkisidir. İnsan hakikat için yaşar. Hakikat müminin kıblesidir. Hakikati aramak müminin bütün hayat hikayesini oluşturmuyorsa, bu gerçek bir ziyandır.
Maddenin manaya bu kadar çullandırıldığı, Cemil Meriç’in sözüne benzeterek söyleyecek olursak, hakikatin kuduz köpek muamelesi gördüğü, cahiliye değerlerinin ‘ulusal şiar’ kılıfı içerisinde insana “bu senin kızıl elmandır” denildiği, günlük döviz kurlarının en belirleyici kıstaslar olduğu, tüketimin her türlü insani değerin önüne geçtiği bir vasatta hakikatten bahsetmek tabi ki abes değildir. Çünkü hakikatin alıcıları insanlığını yitirmemiş kullardır ve bunlar her devirde hep vardırlar. Yine varlar, yine varız.
Hakikatle bağını kesmeyen bir topluluk hep bulunmalı ki bunlar bâtılın hakka ölüm-kalım savaşı başlattığı bu hengamede bâtılın ordusundaki kandırılmış/bindirilmiş kıtalar için bir kurtuluş timsali, umut ışığı olmak durumundadırlar.
Hakikatin modası geçmez, değeri düşmez. Bugün hakikat belki her zamankinden daha da kıymetli, eşsiz bir elmas gibi göz kırparak alıcılarına, bizlere bakmaya devam etmektedir. İnsanın behimî zevklerinin yedi başlı ejderha gibi azdırılarak bütün insanlığın tepesine bindirildiği bu günlerimizde bizi biz yapacak olan hakikattir. Kitabımız, hak geldiği için batılın ortadan sıvışmak zorunda kaldığını, zaten batılın aslında bir hükmünün bulunmadığını bize dobra dobra söylemekte değil midir? O halde hakikate hala bunca duyarsız olmak niye?
Peki, hakikat nedir? Hakikat haktır. Hakikat hayatın her bir karışında tevhidin imzasını görmektir. Hakikat sadece Allah’ı, kendisinden çekinilmeye layık görmektir. Hakikat, değerleri sadece ve tamamen Allah’ın belirlediğini kavramaktır. Allah’ın dışında hiç kimsenin hakikat normu bulunamaz. Hakikat adalettir, doğrunun peşinde olmak, merhameti elden bırakmamak, zalimin hasmı olmak; iki yüzlü, ahlaksız, zalim nifak ehline sırnaşmamaktır. Şartlar, ülke ekonomisi, siyasi çekişmeler, doların inip-çıkması, işsizlik v.b. ne olursa olsun hakikat orada bizi beklemektedir. Yolumuz hakikate düşmüyorsa, iyi bir ‘ruh doktoru’na başvurmanın tam zamanıdır.
(Venhar)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *