Geleceğin dünyasında bireysel dönüşüm üzerine

Geleceğin dünyasında bireysel dönüşüm üzerine

“Yeni bir hayata giren ve artık bu hayatın araçlarını kullanan bir birey, ait olduğu ve kendisini tanıdığı toplumun gelenek ve değerlerinden uzaklaşır.” önermesi üzerinden hareket eden Suudi yazar Tevfik Seyf, bireysel kimliklerde dönüşüm yaşanacağını savundu.

“Geleceğin dünyasında bireysel kimliğin dönüşümü” başlığını taşıyan yazısında Tevfik Seyf, bilgi ve güç arasındaki ilişkiye dikkat çekerken, bugünün dünyasında en zengin ve güçlülerin yeni bilgilere ve bilgi araçlarına yatırım yapan kişiler olduğunu ileri sürdü.

Seyf, “Dünya baştan aşağı değişiyor. Çünkü giderek daha fazla insan birbiriyle iletişim kuruyorlar ve öncelikler konusunda fikir birliği temelinde bir bağ oluşturuyorlar. Bununla birlikte ortaya çıkan yeni ilgi alanları, bireyleri geleneksel sosyal çerçevelerinden ve ilişkilerinden uzaklaştırıyor. Böylece bireyler yaşadıkları yeni gerçekliğin ışığında kendilerini ve dünya ile ilişkilerini yeniden tanımlıyorlar.” ifadesini kullandı.

Tevfik Seyf’in, Şarku’l Avsat‘ta yayımlanan işte o makalesi:

Geçen haftaki yazımda, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bugüne kadar bildiğimizden farklı bir dünya ile karşı karşıya olacağımızı söylemiştim. Geçtiğimiz aylarda bu varsayım üzerine geniş çaplı tartışmalar yapıldı ve çeşitli alanlarda çok sayıda araştırmacı ve uzman tarafından kabul edildi.

Bizim toplumumuzdaki bir birey, kimliğini ailesinden ve içerisinde bulunduğu toplumdan alır. Bilgisi genişledikçe kimliğini yeniden şekillendirir ve şu soruya verdiği cevap değişir: Ben kimim ve dünyayla nasıl bir ilişkim var?

Yeni bir hayata giren ve artık bu hayatın araçlarını kullanan bir birey, ait olduğu ve kendisini tanıdığı toplumun gelenek ve değerlerinden uzaklaşır.

Neden önümüzdeki yılların bu açıdan önemli bir gelişmeye tanık olacağını düşünüyoruz?

Bu sorunun cevabı, benimsediğimiz ve bilgi ile gücü birbirine bağlayan bir hipotezle ilgilidir. Günümüzün kalkınma bilginleri, insanın kaderinin kontrol etmesi ve kendi başına yönetmesi anlamına gelen ‘temkin’ terimini kullanıyorlar. Bu sürecin neticesinde elde edilen şey insanın öz gücüdür. Kişi bu güce sahip olduğu kadar dünyasını dönüştürebilir. Örnek vermek gerekirse zengin, bilgili ve bedensel olarak güçlü olan yoksul, cahil ve hastadan daha fazla tercihte bulunma imkanına sahiptir.

Bu zamanda güç, bilgi ile doğrudan irtibatlıdır. Daha bilgili olan daha güçlüdür. Bugünün dünyasındaki en zengin ve en güçlü insanların listesine bakarsanız bu kimselerin yüzde 80’inin bu gücü ailelerinden miras almadığını göreceksiniz. Aksine bu kimseler, yeni bilgilere ve bilgi araçlarına yatırım yaparak söz konusu zenginliklerini ve güçlerini elde etmişlerdir.

Diğer taraftan güç eğilimlerini belirleyen çok önemli iki yeni faktör var. Birinci faktör, bilgi alanının ikiye katlanmasının neticesinde ‘temkin’ fırsatlarının genişlemesidir. Bu, daha fazla insanın güç kazanmasına ve yatırım yapmasına imkan tanıyor. Mısır Eğitim Bakanlığı’nın 2000 yılındaki verilerine göre bilgilerin alanı, her 18 ayda ‘iki kat’ artıyor. Uzmanlar bunu, ‘bilgisayarlarda veri depolama ve işlemci gücünün her 18 ayda iki katına çıkacağını’ öne süren Moore Yasası ile karşılaştırıyorlar. Beşinci nesil cihazlarla birlikte veri iletim hızının yükselmesi, mevcut olan bilgileri birkaç ayda bir iki katına çıkaracaktır. Bu, piyasanın herhangi bir şekilde küçülmesi korkusu olmaksızın alanı her zaman yeni gelenlere açık hale getirecektir.

Diğer faktör ise bilginin çeşitliliği ve etkisi ile ilgilidir. Burada ilk göze çarpan, ‘bilgisayar programları geliştiren, şirketler kuran ve takipçileri için cazip içerik üretmeyi başaran’ gençlerdir. Bu gençler gerek çevrelerinde gerekse de dünya genelinde etkili oluyorlar. Ağlardan oluşan dünyamız, milyonlarca yeni fırsat yarattı ve bu fırsatların hepsi bilgiye ve araçlarına yatırım yapmaya bağlı. Bu fırsatlar dünyanın siyaset, ekonomi, kültür ve sanat alanlarındaki çehresini yeniden şekillendiriyor.

Dünya baştan aşağı değişiyor. Çünkü giderek daha fazla insan birbiriyle iletişim kuruyorlar ve öncelikler konusunda fikir birliği temelinde bir bağ oluşturuyorlar. Bununla birlikte ortaya çıkan yeni ilgi alanları, bireyleri geleneksel sosyal çerçevelerinden ve ilişkilerinden uzaklaştırıyor. Böylece bireyler yaşadıkları yeni gerçekliğin ışığında kendilerini ve dünya ile ilişkilerini yeniden tanımlıyorlar.

Bireysel kimliklerde dönüşüm diye bahsettiğimiz şey en basit ifadesiyle budur.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *