Mehmed Durmuş: “Amerikan devleti, esasında Türkiye lehinde sadra şifa hiçbir adım atmadığı halde Türkiye’yi sırtından iteklemektedir ki bu politikanın Türkiye’yi sırtından vurmaktan bir farkı yoktur.”
ABD TÜRKİYE’Yİ SIRTINDAN İTEKLİYOR!
Mehmed Durmuş
Genelde Batı, özelde ABD’nin Türkiye siyasetini ortalama her insan az çok bilir. Bu siyasetin kan dolaşımını menfaat oluşturur. Fakat ilişkiyi sadece menfaatten ibaret görmek yanıltıcıdır. Türkiye onların nazarında, yüz yıl önce yere serdikleri devin geride bıraktığı tek öksüz çocuğudur. Bu çocuğun büyüyeceğini herkes gibi onlar da biliyor fakat aklı ve şuurunun da büyüyüp, geçmişi kurcalamasını istemezler. Türkiye’yi Ortadoğu’da, batının ve İsrail’in ontolojisine zerre miktar halel gelmeyecek bir tam ‘güvenli bölge’de tutmak isterler.
Batı ve ABD’nin Türkiye’ye ilgisinin ne gibi amaçlara bina edilmiş olacağını izaha çalışmak abesle iştigal olur. Şurası var ki ABD Türkiye’ye olan niyetlerini haliyle gizli tutar. Legal siyasi ilişkilerde dışarıya yansıyan ABD-Türkiye ilişkileri ile içeride tedavül eden ‘gizli’ damgalı ABD-Türkiye ilişkileri çok başkadır. ABD Neocon’larının (ABD derin devleti) Türkiye’ye yönelik hesap-kitapları ise bambaşkadır. ABD’nin Türkiye siyaseti genelde tereyağından kıl çeker gibi, fark ettirmeden Türkiye’yi kendi görüş alanları çerçevesinde zapturapt altında tutmak olarak özetlenebilir.
Türkiye, V. Putin başkanlığındaki Rus devletiyle Suriye meselesi özelinde -tıpkı savaştan önce Suriye rejimiyle olan ilişkileri gibi- ahbaplığı ilerletip, S-400 alımlarıyla da adeta düşman çatlatırken batı ve ABD’nin hazımsızlığı her yerlerinden dökülüyordu. Şüphesiz ABD’nin hazımsızlığının sadece hazım sıkıntısı çekmekle kalmayıp -ki aslında, onu rahatsız eden gerçek bir hazımsızlık olmasa da, öyleymiş gibi görünmesi de bir politik manevradır- olanları bir kenara ‘özenli’ bir şekilde yazdığı ve bunun bedelini Türkiye’ye ödetmenin nasıllığı üzerinde çalıştıkları az çok tahmin edilebilirdi.
İşte sanki ABD’nin atölye çalışmaları fiiliyata dönüştü ve Türkiye ile Rusya’nın arası ne yapılıp yapıldı, açıldı. Tabii burada Rusya’nın Türkiye düşmanlığının ABD’den daha eşed olduğunu, ilişkilerin bu noktaya gelmesinin Rusya’nın ‘bütün iyi niyet ilişkilerine rağmen’ asla olmadığını da hatırdan çıkartmamak gerekir. Unutmamak gerekir ki Türkiye en az yüz yıldır emperyal siyasetten uzakken, ABD ile Rusya’nın (SSCB olarak da) birçok ‘Ortadoğu’ ülkesinin kaderi üzerinde çok sıkı-fıkı iş birliği ve işbölümü yapmışlığı vardır; kendi ürettikleri isimle iki süper güçtürler.
Sözü şuraya getireceğim: 10 Şubat günü İdlib’de Türkiye askerlerine yapılan saldırıyla beraber Türkiye ile Rusya’nın arası açılmaya başladı. Çünkü saldırıların perde önünde Beşşar Esed rejimi varsa da, perde arkasında Putin’in Rusya’sı olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Rusya İdlib’de Türkiye’nin karizmasını çizmek istedi ve kendince çizdi de.
Tam bu sırada yani 10 Şubat’tan bugüne ABD’nin Türkiye’ye yönelik ilgileri birden farklılaştı. ABD’nin yetkili kişilerinden gelen beyanatlara dikkat edildiğinde bu işin özeti nedir diye sorulsa şu çıkıyor: Amerikan devleti, esasında Türkiye lehinde sadra şifa hiçbir adım atmadığı halde Türkiye’yi sırtından iteklemektedir ki bu politikanın Türkiye’yi sırtından vurmaktan bir farkı yoktur. Mesela, bazı iktidar yanlısı medyanın da salağa yatarak manşetleştirdiği haberlere bakılırsa, Amerikan devleti Türkiye’ye patriot hava savunma sistemi gönderme hususunda ikiye bölünmüş… Suriye özel temsilcisi James Jeffry Türkiye’ye patriot vermek için bastırıyormuş da, Pentagon hayır olmaz diyormuş… (Bu Jeffry 10 Şubattaki Suriye saldırısından bir gün sonra, sözüm ona Türkiye’nin yanındayız(!) mesajı vermek maksadıyla hemen atlayıp Ankara’ya gelen, bu kıymetli desteğinin bir göstergesi olarak da -televizyonlara ‘bir son dakika gelişmesi’ malzemesi sağlasın diye- kameraların önünde Türkçe cümleler kuran adamdır).
Keza, adını açıklamayan üst düzey bir ABD’li yetkili İdlib’de Türkiye’ye en hızlı şekilde yardım etme azminde olduklarını bildirmiş… Kısacası neredeyse saat başı ABD’den Türkiye’nin yelkenlerine rüzgâr olacak beyanatlar, paylaşımlar, destek mesajları geliyor. Kısaca demek istiyorum ki ABD’nin bu ‘sıcak ilgisi’ çok kaba-saba (nobran), çok paldır-küldür, çok alelade. E herhalde vardır bunun bir bit yeniği… Ben bu bit yeniğini çok genel olarak şöyle anlıyorum: Türkiye’nin Suriye rejimiyle kapışması, savaşa tutuşması isteniyor. Bununla da esas olarak Türkiye’yi savaş suçlusu olarak damgalayıp, Suriye’de siyaseten gardını düşürmek mi istiyorlar, Türkiye’nin bilhassa Rusya ile arasını açıp, bedel ödetmek mi istiyorlar, Suriye’de Türkiye’nin biraz enerjisini boşaltmak, bu arada durgunlaşan(!) silah satışlarının yeniden canlanmasını mı istiyorlar, burası bir nebze karanlık görünüyorsa da, karanlık olmayan bir şey var: görünen köy kılavuz istemiyor. Kendilerinin tezgahladığı bir oyunda Türkiye’nin başına yeni çuvallar geçirmek murad ediyorlar.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *