Hobbes’in deyimiyle artık devlet ‘tanrı’ olmuş; soyut ve kurumsal yapısıyla devleti idare ve temsil eden devletlu sınıf da doğal olarak ‘ilah ve rab’ olmuştur..
Devlet Niye Tanrı, Devletlu Niye İlahtır
Hüseyin Alan
1: Önce bir şey: Modern tarih anlatısına, bu anlatıyla oluşmuş düşünüş biçimine göre tarih ve toplum aşamaları kabaca iki grupta tasnif edildi; ‘klasik ve modern.’
Buna göre klasik tarih ve toplum aşaması ‘İlkel gerici’ modern tarih ve toplum aşaması ‘uygar ve ilerici’dir. Doğal olarak bilgi biçimi, değerler sistemi, insan-doğa-toplum ilişkisi yani dünya görüşü farklıdır..
2: Klasik tarihte, toplumsal ve siyasal yapılanmada, toplumsal düzeni, birliği, işleyişi sağlayan ‘yasa’ ve ‘düzenlemeler’ ilahi kaynaklı; yasaları uygulama ‘gücü’ ve ‘yetkisi’ ise beşeri kaynaklıydı.
Yönetici, yasaları iyi uygulayan ‘adil’ biri yahut kötü uygulayan ‘zalim’ biriydi ama kural hep aynıydı;
“Yasama yetkisi ilahi kaynaklı; uygulama güç ve yetkisi beşeri kaynaklıydı.”
Bu sebeple yöneticiye itaat ‘ibadetti.’..
3: Modern çağa, tarihe, toplumsal yapılanma ve düzene geçildiğinde kural değişti;
Hem ‘yasama yetkisi’ hem de ‘uygulama’ gücü modern devletin ‘tek-eline’ geçti. Dolayısıyla her ikisi de ‘beşerileşti.’
Beşerileşmek, meşruiyetin ilahi dayanaktan kopup akıl ve bilim dayanaklı beşeri iradeye has kılınmasıdır.
Hobbes’in deyimiyle artık devlet ‘tanrı’ olmuş; soyut ve kurumsal yapısıyla devleti idare ve temsil eden devletlu sınıf da doğal olarak ‘ilah ve rab’ olmuştur..
4: Modern tarih ve toplum anlatısı aydınlanma fikri ve projesidir;
Buna göre tarih ‘ilerleyen’ bir doğrultuda ama hep olumluya ve iyiye doğru hareket eder. Bu gün dünden, yarın bu günden daha iyi olacaktır.
Bu tarih şablonu hem sosyolojik hem de biyolojik evrime dayanır.
Bu şablonun ürünü liberal ideolojiye göre tarih zirveye ulaşmış, tarihin sonu gelmiş, neo-liberal kapitalist toplumsal dönemle nihayete erilmiştir. Artık başka bir aşama söz konusu olmayacaktır. Ebedi olarak burdayız.
Aynı şablonun ürünü sosyalist ideolojiye göre kapitalist aşama bitecek, devrim olmasa da devletsiz komünal hayat dönemi gelecek, zirve bu aşamayla sonuçlanacaktı ama; kapitalizme yenilip tarihe karıştı..
5: Gelelim İslami tarih felsefesine, Müslümanların vahiy ve sünnet dayanaklı çıkarttığı tarih ve toplum şablonuna.
Önce iki şey: İlki, İbn Haldun’dan bu yana böyle bir tarih ve toplum felsefesi üretilmedi.
İkincisi, 18. yüzyılda yaygınlaşan aydınlanmacı tarih ve toplum felsefesi her tarafı etkilediği gibi Müslümanları da etkiledi; modern tarih anlatısı veri sayılıp bu tarih ve toplum şablonu üzerinden dini anlayışlar, ulusal dindarlıklar icat olundu.
Dolayısıyla Müslümanlar kendi tarihinden çıktı, modern toplumsal şablonik aşamaya uygun biçimde yeniden şekillendi. Modern tarihe girdiler.
Burada mesele, Kur’an ve sünnet kaynaklı bir tarih şablonunun olmamasıdır. Bu olmadığı için de tarihin hangi zaman diliminde ve toplumsal aşamasında olursak olalım,
Sahih referansa uygun olarak ne yapacağımızın, nasıl hareket edeceğimizin bilgisinin ve stratejisinin oluşmayacağıdır.
Müslümanların şaşkınlığı, örneksizliği ve modelsizliği buradan kaynaklıdır; bu sebeple liberal sosyalist faşist muhafazakar ideolojiler içinde bir yerlerde konumlanıp meşruiyet arayışıyla oyalanıyoruz.
Bu sebeple ‘din-i İslamı’ seküler zihinle, modern tarih ve toplum şablonunu referans alarak yeniden ‘anlıyoruz’ ve yeniden ‘üretiyoruz.’
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *