Castilla y Leon özerk bölgesindeki İslam Federasyonunun ilk kadın sekreteri ve Avila’daki ilk mesciti açan Miriam Cuenca, nasıl ve neden İslamı seçtiğini ve yaptığı çalışmaları anlattı.
İslam ile 2000 yılında tanıştı
İspanya’nın Katolik dindar kentlerinden Avila’da yaşayan 62 yaşındaki Miriam Cuenca, 18 yıl önce Müslüman olmasının ardından yaşamını adadığı İslama verdiği hizmetlerle dikkati çekiyor.
Asıl adı Maria de Dolores Cuenca Cuenca olan ama Müslüman olunca resmi olmasa da “Miriam” (Meryem) adını alan Avila’daki mescitin kurucusu, İslam ile ilk kez 2000 yılında, çalışmak için gittiği Fransa’da tanıştığını söyledi.
“Ben Katolik dindar bir ailenin çocuğuyum. Ailem beni Katolik okulunda eğitti. Ve bize Müslümanların hep kötü, vahşi oldukları öğretildi.” diyen Cuenca, çalıştığı fabrikadaki Müslümanları ilk gördüğünde tepkisinin “Dikkatli olayım, pek fazla yaklaşmayım!” şeklinde olduğunu ifade etti.
İşinden dolayı çalışanlarla yakın ilişki kurması gerektiğini ve çalıştığı otomobil fabrikasındaki Müslüman işçilerle de bu şekilde yakınlaştığı dile getiren Cuenca, “Onları yakından tanıyıp, saygılı, sevgi dolu ve cömert insanlar olduğunu görünce bize anlattıklarının aslında tam tersi olduklarını gördüm.” dedi.
‘Katoliklik bazı soru işaretleri bırakmıştı’
Katolikliğin küçüklüğünden beri kendisinde bazı soru işaretleri bıraktığını, kendini hep arayışta hissettiğini ve bir ara Protestanlığa da yaklaştığını aktaran Cuenca, “İç arayışlarım beni buraya kadar getirdi. İslamın sosyal, kültürel bir olmasının yanı sıra beni mutlu eden bir din olduğunun farkına vardım. Tabii ki her şey çok hızlı olmadı. 1 yıl boyunca Müslüman arkadaşlarımın her davetine gittim, aile ilişkilerini, geleneklerini hep gözlemledim ve 2001 yılında Kelime-i Şehadet getirip Müslüman oldum.” diye konuştu.
“Eskiden şüphelerim vardı. İslam ile birlikte kafamdaki taşlar yerine oturdu.” diyen Cuenca, Hristiyanlıktan farklı olarak İslam’da bir Müslümanın, aziz, azize, rahip gibi hiçbir aracıya gerek kalmaksızın Allah ile direkt temasa geçebildiği keşfettiğini vurguladı.
Cuenca, şöyle devam etti: “Bir hata yaptığımda dua ederek ‘Affet beni Allah’ım’ diyebiliyorum. Rahibe gidip, sıra bekleyip, günah çıkarmak zorunda değilim. İslam ise hayatın her anında yanınızda olan bir yaşam şekli. Sabah gözümü açtığımda ‘Allah’ım şükürler olsun’ diyorsun. Hayat her zaman bir sınav ve baş edemediğin anlar geldiğinde, dua edip, namaz kıldığında bir kez daha doğmuş gibi enerji yükleniyorsun. Allah sevgisini haykırdığında öyle bir refah oluyor ki, ‘Allah’ım ne yapayım, bana yol göster’ dediğinde çözümü buluyorsun.”
‘Tavırlarım ve kıyafetim değişti’
Oldukça renkli ve samimi bir kadın olan Cuenca, Müslüman olduktan sonra bunu ailesine söylediği ve başörtüsü takmaya başladığı dönemleri ise en çok zorlandığı zamanlar olarak anlattı.
“Ben gençliğimde çılgın bir kızdım. Her gece diskoya giderdim.” diyen Cuenca, 44 yaşında Müslüman olduktan iki yıl sonra Avila’ya dönünce yaşadıklarını, şu sözlerle dile getirdi:
“Müslüman olduğumu ilk çocuklarıma ve anneme söyledim. Annem için tam bir şok oldu. Sonra tavırlarım ve kıyafetlerim değişince etrafımdaki kişiler de anlamaya başladı ve bana ‘Müslüman mı oldun?’ diye sordular. Ben de asla inkar etmek istemedim. ‘Evet’ dedim. Başörtüsü takmaya başlayınca tabii kendimi daha fazla açıklamak zorunda kaldım. Ama hiçbir zaman kendimi dışlanmış ya da eleştirilmiş biri olarak görmedim.”
Avila’ya döndüğünde Müslüman olarak kendini yalnız hissettiğini, o dönemde Avila’da cami veya Müslümanların bir derneği olmamasından dolayı ibadet edip, Müslümanları tanımak için 110 kilometre uzaklıktaki Madrid’e gitmek zorunda kaldığını ifade eden Cuenca, “Dinini tek başına yaşayamazsın. Avila’da o zamana kadar tanıdığım hiçbir Müslüman yoktu. Kendimi ilk Müslüman gibi hissediyordum. Daha sonrasında yavaş yavaş sokakta, süpermarkette Müslümanları görünce hemen yakınlaşıp, onlarla dostluk kurdum.” dedi.
Avila’da dernek ve cami açılışı
Avila’daki Müslümanların büyük çoğunluğunun Faslı göçmenler olduklarını ve Müslüman olarak sivil örgütlenme aşamasında çekingen kaldıklarını gördüğünü anlatan Cuenca, “Birileri bir şey yapmalı” diyerek, kolları sıvadığını ve ilk olarak dernek, daha sonra da cami açtığını söyledi.
İspanya’daki Müslümanların çoğunluğunun kullandığı ibadet yerleri gibi aslında mescit olan ancak İspanya’da cami olarak adlandırılan, eski bir garajı 2015’ten bu yana ibadete açan Cuenca, “Yer bulmak çok zor oldu. Kimse bir Müslüman ibadet yeri için mülkünü kiralamak istemiyordu. Daha sonra bir arkadaşım sayesinde burayı bulduk. Şükür Elhamdülillah burada rahat, iyiyiz.” diye konuştu.
Türkiye’yi tanımadığını ancak Fransa’dayken bazı Türk arkadaşları olduğunu aktaran Cuenca, bir anısını şöyle anlattı:
“Benim İslam hocam, Fransa’da yaşayan Suriyeli bir akademisyen. Özellikle Müslüman olduktan sonraki ilk zamanlarda onu ziyarete giderdim. Onun vesilesiyle bazı Türk arkadaşlarım da oldu. Bir seferinde Fransa’da gitmeden önce bir Türk kadın arkadaşımla telefonla konuşurken, ona mescitin kirasını ödemekte zorlandığımızından bahsetmiştim. Hemen oradaki Müslümanlardan yardım toplayarak bana yolladı. Gelen pakette çok sayıda halı ve başörtüsü de vardı. Türklerin jesti Avila’daki Müslümanları çok duygulandırıp, sevindirdi.”
İspanya’daki Müslümanların öncelikli sorunları
Cuenca, gerek Avila gerekse Castilla y Leon özerk yönetimindeki İslam derneklerinde öncelikli meselelerinin okullarda İslam eğitimi ve Müslüman mezarlıkları olduğunu vurguladı.
“Okullarda İslam eğitimi İspanya’da yasal hak olmasına rağmen maalesef öğretilmiyor ya da çok az saat ayrılıyor.” diyen Cuenca, çok zor olsa da İslam dersi eğitimi için tüm mücadelenin verilmesi gerektiğine işaret etti.
İspanya’da yaklaşık 2 milyon Müslüman yaşadığını ve bunların yüzde 40’ının İspanyol vatandaşı (Büyük çoğunluğu vatandaşlık alan göçmenler) olduğunu belirten Cuenca, “İspanya’da Müslümanlar yaşadıkları kentlere gömülmüyor çünkü çok az yerde Müslüman mezarlığı var. Müslümanların sayısı da Elhamdülillah, her yıl artıyor. Ben göremem ama inşallah bir gün Avila’da da Müslüman mezarlığı olur.” dedi.
Cuenca ayrıca, Müslüman kadınların kendilerini gizlemeyerek, çalışarak, her zaman toplumda aktif bir rol oynaması gerektiğini vurgulayarak, “İspanya’da maalesef Müslüman kadın hiçbir şey yapmayan, topluma katkısı olmayan bir yerde. Ama bu doğru değil. Bu ön yargıları yıkmak için Müslüman kadın, yaşadığımız toplumda bir rolünün olduğunu bilmeli.” çağrısında bulundu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *