Bir Seçim Muhasebesi

Bir Seçim Muhasebesi

İslamcılar ve dindarların, her şeye rağmen maslahatı öne çıkaran bir tavırla, birçoğu da yine Ak Parti’yi desteklemesine rağmen, “artık yeter” diyenlerin tavrı, sandığa gitmemesi veya ak partiye oy vermemesi, kaybettirmeye yetti aslında.

Bir Seçim Muhasebesi

Latif Değer

Doğudaki mağdur ve yoksun Kürtler, güç ve inisiyatif hangi tarafa kayıyor gibi gözüküyorsa bu eğilim ve bunun somut güç emarelerine göre tavır alıyor. Sözünü ettiğimiz mağdur ve yoksun Kürtler kişisel servet ve yerel kudrete de sahip olabilirler. Bu güçteki aşiretler de bu eğilimle örgütle veya devletle hareket ediyor. Bu Türkiye’de de Irak’ta da Suriye’de de böyle. Zira var olma ve beka endişesi haliyle onlarda da var hatta daha çok onlarda var.

Batı şehirlerinde böyle bir baskı ve egemenlik atmosferi veya kurgusu olmadığı için insanlar tercihlerini, en azından kimsenin muaheze edemeyeceği sandık başında, açıkça ifade edebildiler.

Düşünce ve yaşam tercihlerinin kalabalıklar arasında, büyük şehirlerde fiili, somut bir karşıt tepkiye, tutuma yol açmayacağını bildikleri için.

Önceki seçimlerde sıradan Kürt vatandaşlarının da eğiliminin örgüt ve partisine doğru kaymasının nedeni, devletin oraları boş, hatta neredeyse tamamen örgüt güçlerinin inisiyatifine bırakmasıydı.

Türkiye’de İslami hassasiyetlerle bakmayan yönetimler olduğu sürece, herhangi bir lokal toplum kesimi, sürekli sorun potansiyeli ve en azından negatif etki ile bir belirleyicilik taşıma kudretine sahip. Nüfusu olanlar bunu kitlesel düzeyde siyasete ve oya da tahvil edebiliyor, olmayanlar da Gaziosmanpaşa’da olduğu gibi karışıklık, isyan ve terör girişimleri ile bunu yapabiliyorlar.

Yani huzur herkesin, kesimin Allah’a teslimiyetinden başka bir yerde gözükmüyor.

Kaybedişlerin asıl sebebi elbette kibir, liyakatsizlik, kayırmacılık, sebepsiz zenginleşme ve şımarıklıklar; ama seçim stratejisini de yanlış kurdu Ak Parti. Toplumun tüm kesimlerini terör ve ihanetle ilişkilendirmek, büyük hata ve bu, daha çok beka ifadesi üzerinden MHP’nin söylemine sıkışmaktan kaynaklandı. Bu söylemin en önemli hataları içinde, Demirel’in 28 Şubat sürecinde biz Müslümanları Suudi Arabistan’a göndermesine benzer, Kürtleri veya Kürdistan diyenleri Kuzey Irak’a gönderme polemiği de var.

Daha önemlisi, Ak Parti’nin kendi asıl dayanak noktası olan İslamcıları ve İstanbul gibi bir yerde yüzde birin üzerinde oy alarak Ak Parti’ye kaybettirme becerisine sahip Milli Görüş partisi Saadet’i bile terörle ilişkilendirmesi ve tüm bu konularda işi yalana, çamur atmaya tevessül etmeye kadar vardırması oldu. Sadece İstanbul için Saadetçilerin gönlünü kazanmayı bilse şu an İstanbul’u kaybetmemiş olacaktı.

Ak Parti İslamcıları ve İslamcı reflekslerle hareket eden Milli Görüş gibi dindar kesimleri, “bunlar yüzde bir bile değil” diye zaten uzun süredir adam yerine bile koymuyordu; ama bunun önemli olduğunu anlar ve istişareye yeniden döner inşallah.

İslamcılar ve dindarların, her şeye rağmen maslahatı öne çıkaran bir tavırla, birçoğu da yine Ak Parti’yi desteklemesine rağmen, “artık yeter” diyenlerin tavrı, sandığa gitmemesi veya ak partiye oy vermemesi, kaybettirmeye yetti aslında.

Durum özetle bundan ibaret.

Selam ve dua ile…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *