Bir binayı yeniden inşa için yüzlerce milyon euro bir anda toplanabiliyorsa şu soru sorulabilir: Sudan’da insanlar açlıktan ölürken cansız taşlar için bu kadar para bu hızda nasıl toplanıyor?
Yorum: Avrupa’nın kalbi için destek
DW Genel Yayın Yönetmeni Ines Pohl, Notre Dame’ın yeniden inşası için yardımda bulunan zenginlere paralarını felaketlerle mücadele için harcamalarını tavsiye etmenin, bu katedrale yapılan bir haksızlık olduğu görüşünde.
Gösterilen refleks anlaşılabilir türden. Çok kısa süre içinde bir binayı yeniden inşa etmek için yüzlerce milyon euro bağış yapılıyorsa, şu soruyu sorabiliriz: Sudan’da insanlar açlıktan ölürken cansız taşlar için bu kadar çok para bu hızda neden toplanıyor? Mülteci kamplarında yaşayan çocuklara, en azından basit bir eğitim imkanı sağlamak için gerekli kaynak neden bulunamıyor?
Hem de Hristiyanlıkta ön planda olması gereken insan sevgisiyken, bir Hristiyan mabedi, bir kilise için. İnternet camiasında konuyla ilgili yapılan tartışmalarda ifade edildiği gibi bu insan sevgisi herhalde yapıları büyüterek gösterilmiyor. Sadece savaş ve kriz bölgelerinde yaşayan insanların değil, dünyayı daha adil ve daha iyi bir yer haline getirmek için kendince çabalayan herkesin zihnini kurcalayan sorular bunlar.
Zenginler ve Tanrı Egemenliği
Varlıklı kişilerin zenginliklerini, daha kötü durumda olanlarla paylaşmalarını beklemek tamamen istenir bir şey. Özellikle Hristiyanlar için zenginliğin aynı zamanda bir sorumluluk olduğu, İsa’nın şu meseli ile tüm milyoner ve milyarderlerin kulağına küpe oluyor: “Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır.”
Ancak şu da doğru ki, bazı yapılar taş yığınının ötesinde bir anlam taşır. Bunlar asırlar boyunca milletlerin ve belli kültür alanlarının kendilerini tanımlamalarında belirleyici rol oynadıklarından özel bir önem taşırlar ve özellikle korunmalıdırlar. Hiç kuşkusuz Notre Dame da bunlardan biri.
Hangi kültürel çevreden olursa olsun, toplumların tarihleriyle olan bağlarını canlı tutabilmeleri için sembollere ihtiyaçları vardır. Köken bu anlamda haritadaki bir noktadan çok daha öte bir anlam taşır. Güvensizlik duygusunun arttığı günümüz dünyasında kültür alanları, bir yurt ve güvence sağladıkları için her zaman olduğundan daha büyük bir öneme sahipler. Kendi kimliğinin bilincinde olan bir insan için, yabancı olan, yeni olan, farklı olan daha az tehlikelidir. Güvensizlik ise dışlamanın ve nefretin rahatlıkla kök salmasını sağlar.
Tüm dünyadan insanlar
Notre Dame’ın bu denli muhteşem bir sembol olmasının bir sebebi de dünyanın dört bir yanından insanların bu tarihi mekanı ziyaret etmiş olması. Hristiyan olmayanlar da, Fransa başkentinin ortasındaki bu özel katedralden saçılan güzellikten, haşmetten ve tarihi önemden etkilendi. Tüm dünyadan insanların, yangından sonra Twitter hesaplarından paylaştıkları Notre Dame ziyareti fotoğrafları, bu çekim gücünün bir belgesi adeta.
Avrupa sadece sınırlar ötesinde geçerli olan bir para birimi değildir, yalnızca ortak bir ekonomi bölgesi değildir. Avrupa bir kültür alanı ve Notre Dame da onun en önemli sembollerinden biridir. Bu açıdan süper zenginlerin ivedilikle ellerini ceplerine götürmeleri çok önemlidir ve doğrudur. Zira sonuçta bu katedralin yeniden inşaatı da umudun bir sembolü olacak.
Ines Pohl
©Deutsche Welle Türkçe
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *