ABD gitme değil kalma hesabı yapıyor!

Amerika 4 temel ilkeye dayanan yeni bir ulusal güvenlik stratejisi hazırlamış. En önemli ilkesine göre barış savaşla korunacak!ABD’nin bu yeni tasarım doktrinini Aydınlık gazetesi yazarı Rafet Ballı değerlendirdi. Bugünkü yazısında yakın tarihte, ABD’nin hegemonyası altına almaya çalıştığı ama başarısız olduğu Afganistan ve Irak’tan örnekler vererek yeni doktrinin geleceğini tartışan Ballı, ABD’nin Ortadoğu’dan çekilme değil kalma hesapları yaptığını, bunu da güç kullanarak yapacağını bu yeni doktrinin amacının du bu olduğunu belirtti.

İşte Rafet Ballı’nın “Dikkat ABD, ‘barış’ı savaşla koruyacakmış” başlıklı yazısı:

Konu: Trump doktrini.
ABD’nin yeni milli güvenlik stratejisi.
Yakında açıklanacak.
Temel ilkeler şimdiden duyuruldu.
Riskli ve tanıdık geldi.
***
Bugünü anlamak için… Yakın tarihe bakalım.
Bush doktriniyle başlayalım.
20 Eylül 2002’de ilan edilir.
Özeti: Önleyici vuruş ya da savaştır (pre-emptive strike).
Daha o harekete geçmeden… Tehdidi kaynağında vurmaktır yani.
***
Doğrudan işgal dönemidir bu.
Sürecin başında Afganistan’a girer (7 Ekim 2001).
Bahanesi: New York’taki “İkiz Kuleler”in vurulmasıdır (9 Eylül 2001).
***
Irak: İkinci hedeftir (20 Mart 2003).
İşgalin bahanesi: Olmayan kitle imha silahlarıdır.
***
Sonuçları biliyoruz.
ABD işgal eder. Ancak kazanamaz.
Yani: Yıkar. Nizam tesis edemez.
Kuraldır: Nizam kuramazsan, hegemonyanı kabul ettiremezsin.
Irak’ta ve Afganistan’da öyle olur.
***
Washington, Barack Obama’yla strateji değiştirir.
“Önleyici savaş”tan “vekalet savaşları”na geçer.
Önde piyonlarını… Havada kendi ordusunu sürer sahaya.
Libya’da…
Suriye’de…
Tekrar Irak’ta…
Hatta Türkiye’de…
IŞİD, El Kaide, PKK, FETÖ ile bunu dener.
Yine kazanamaz. Yine nizam kuramaz.
Üstelik piyonlarını bile koruyamadığı görülür.
***
Şimdi öğrendik ki: Amerika yeni bir ulusal güvenlik stratejisi hazırlamış.
“Trump doktrini” olarak ilan edilecek.
Açıklayan: General Herbert Raymon McMaster (12 Aralık 2017).
Trump’ın yeni ulusal güvenlik danışmanı.
***
Ona göre: Trump doktirini 4 temel ilkeye dayanacakmış.
İlk ikisi rutin: Vatanı korumak… Refahı artırmak.
Asıl önemlisi diğerleri.
Üç: “Barışı güç kullanarak korumak.”
Dört: “Amerikan nüfuzunu artırmak.”
***
İlk bakışta anlamı: ABD, tekrar başa dönmeye karar vermiş gibi.
Bush: Tehlikeyi, o harekete geçmeden vuracağım demişti.
Trump: Barışı savaşla koruyacağını ilan etmeye hazırlanıyor.
***
İkisi de “savaş” kapısına çıkıyor.
İlki: “Tehlike”ye karşı savaş.
İkincisi: “Barış” için savaş.
Ortak yönleri: Doğrudan Amerikan ordusuna dayanmaları.
Amaç: “Koruma”nın, “tutunma”nın da ötesinde.
“Amerikan nüfuzunu artırmak”tan söz ediliyor.
***
Belli ki, durum ciddi.
Fakat: Net olmayan…
Henüz cevapsız sorular var.
Özellikle Türkiye ve Suudi Arabistan cephesinde.
***
İlkinden başlayalım.
Türkiye ile ABD NATO’da müttefik.
Fakat: Herkes görüyor. Suriye’de karşı karşıyalar.
En azından 2013/2014’ten itibaren böyle.
***
Temel sorun: PKK’nın Suriye kolu PYD.
Türkiye için: Terör örgütü.
ABD için: Müttefik kara gücü.
***
Sorun, PYD’nin ne olduğunun ötesinde.
Suriye’nin kuzeyinde egemenlik kavgası var.
Türkiye: PYD kantonlarını dağıtmak istiyor.
ABD: Tam tersine kantonları birleştirmeye… Akdeniz’e uzatmaya çalışıyor.
Sonuç: ABD ve Türkiye… Artık müttefik değiller, hasım oldular.
***
Suudi Arabistan’la da durum benzer.
Malum: ABD’deki savaşçı kanatla İsrail’in politikaları aynı.
Ortak strateji: İslam ülkelerini mezhep temelinde bölmek…Ve kapıştırmak.
Çünkü: Sünni devletlerin, Sünni sokağının enerjisi onlara lazım.
Bir: İsrail’in güvenlik hesapları için.
İki: ABD’nin hegemonyasını sürdürmesi için.
***
Suud-Mısır-Türkiye ekseninde “Sünni cephe”… “Sünni NATO”…
Hep bu temelde kurgulandı.
***
Trump, yeni bir adım daha attı (6.12.2017).
Kudüs kararını uygulamaya koydu.
Şehir İsrail’in başkentidir artık.
***
Böylece: Özellikle Suudi yönetimini açmaza soktu.
Suud hanedanı… Gerçekte Prens Selman, İsrail’le açık ittifak halinde.
İslam dünyası için lanetli bir yoldur bu.
Sadece Şiiler değil…
Kendi halkı dahil Sünni sokağı da…
Orta vadede sert karşılık verecektir.
***
Şimdi “sonuç” varsayımına gelelim.
Yeni güvenlik stratejisine göre ABD sertleşecekse…
“Hegemonyası”nı (ABD buna “barış” diyor)… Güç kullanarak koruyacaksa….
Müttefiklere ihtiyacı artacak demektir.
***
Oysa: ABD müttefik azaltıyor.
Ya Türkiye örneğinde olduğu gibi… Karşı cepheye itiyor.
Ya da Kudüs kararıyla Suud’a yaptığı gibi… Açmaza sokup altını boşaltıyor.
Sonuçta: Washington, kendi hamleleriyle kendi elini zayıflatıyor.
***
Bu durumda: ABD çekilirken kaos çıkarıyor diyebilir miyiz?
Yeni ulusal güvenlik stratejisine bakarsak:
Bir: ABD çekilme değil, kalma hesapları yapıyor.
PYD’ye destekte ısrar etmesi…
Suriye’de kurduğu üsler bunun işareti zaten.
İki: Kalmak için de “kuvvet kullanacağım” diyor.
***
Temel bir gösterge de İsrail’in bakışı.
İsrail yönetimi Trump’tan memnun.
Kudüs kararından da… “Kuvvet kullanma” stratejisine gelmesinden de.
Çekilmeye karar vermiş…
Arkasında kaos coğrafyası bırakan ABD, İsrail’i mutlu etmez.
***
Dikkat: ABD için “yeni” dönemin bir işareti.
Türkiye ve Katar artık hedef listesinde.
Radikal İslamin destekçisi ilan edildi çünkü.
***
Son söz: ABD’nin yeni ulusal güvenlik stratejisini etraflı konuşmamız gerekiyor.

ABD’nin bu yeni tasarım doktrinini Aydınlık gazetesi yazarı Rafet Ballı değerlendirdi. Bugünkü yazısında yakın tarihte, ABD’nin hegemonyası altına almaya çalıştığı ama başarısız olduğu Afganistan ve Irak’tan örnekler vererek yeni doktrinin geleceğini tartışan Ballı, ABD’nin Ortadoğu’dan çekilme değil kalma hesapları yaptığını, bunu da güç kullanarak yapacağını bu yeni doktrinin amacının du bu olduğunu belirtti.

İşte Rafet Ballı’nın “Dikkat ABD, ‘barış’ı savaşla koruyacakmış” başlıklı yazısı:

Konu: Trump doktrini.

ABD’nin yeni milli güvenlik stratejisi.

Yakında açıklanacak.

Temel ilkeler şimdiden duyuruldu.

Riskli ve tanıdık geldi.

***

Bugünü anlamak için… Yakın tarihe bakalım.

Bush doktriniyle başlayalım.

20 Eylül 2002’de ilan edilir.

Özeti: Önleyici vuruş ya da savaştır (pre-emptive strike).

Daha o harekete geçmeden… Tehdidi kaynağında vurmaktır yani.

***

Doğrudan işgal dönemidir bu.

Sürecin başında Afganistan’a girer (7 Ekim 2001).

Bahanesi: New York’taki “İkiz Kuleler”in vurulmasıdır (9 Eylül 2001).

***

Irak: İkinci hedeftir (20 Mart 2003).

İşgalin bahanesi: Olmayan kitle imha silahlarıdır.

***

Sonuçları biliyoruz.

ABD işgal eder. Ancak kazanamaz.

Yani: Yıkar. Nizam tesis edemez.

Kuraldır: Nizam kuramazsan, hegemonyanı kabul ettiremezsin.

Irak’ta ve Afganistan’da öyle olur.

***

Washington, Barack Obama’yla strateji değiştirir.

“Önleyici savaş”tan “vekalet savaşları”na geçer.

Önde piyonlarını… Havada kendi ordusunu sürer sahaya.

Libya’da…

Suriye’de…

Tekrar Irak’ta…

Hatta Türkiye’de…

IŞİD, El Kaide, PKK, FETÖ ile bunu dener.

Yine kazanamaz. Yine nizam kuramaz.

Üstelik piyonlarını bile koruyamadığı görülür.

***

Şimdi öğrendik ki: Amerika yeni bir ulusal güvenlik stratejisi hazırlamış.

“Trump doktrini” olarak ilan edilecek.

Açıklayan: General Herbert Raymon McMaster (12 Aralık 2017).

Trump’ın yeni ulusal güvenlik danışmanı.

***

Ona göre: Trump doktirini 4 temel ilkeye dayanacakmış.

İlk ikisi rutin: Vatanı korumak… Refahı artırmak.

Asıl önemlisi diğerleri.

Üç: “Barışı güç kullanarak korumak.”

Dört: “Amerikan nüfuzunu artırmak.”

***

İlk bakışta anlamı: ABD, tekrar başa dönmeye karar vermiş gibi.

Bush: Tehlikeyi, o harekete geçmeden vuracağım demişti.

Trump: Barışı savaşla koruyacağını ilan etmeye hazırlanıyor.

***

İkisi de “savaş” kapısına çıkıyor.

İlki: “Tehlike”ye karşı savaş.

İkincisi: “Barış” için savaş.

Ortak yönleri: Doğrudan Amerikan ordusuna dayanmaları.

Amaç: “Koruma”nın, “tutunma”nın da ötesinde.

“Amerikan nüfuzunu artırmak”tan söz ediliyor.

***

Belli ki, durum ciddi.

Fakat: Net olmayan…

Henüz cevapsız sorular var.

Özellikle Türkiye ve Suudi Arabistan cephesinde.

***

İlkinden başlayalım.

Türkiye ile ABD NATO’da müttefik.

Fakat: Herkes görüyor. Suriye’de karşı karşıyalar.

En azından 2013/2014’ten itibaren böyle.

***

Temel sorun: PKK’nın Suriye kolu PYD.

Türkiye için: Terör örgütü.

ABD için: Müttefik kara gücü.

***

Sorun, PYD’nin ne olduğunun ötesinde.

Suriye’nin kuzeyinde egemenlik kavgası var.

Türkiye: PYD kantonlarını dağıtmak istiyor.

ABD: Tam tersine kantonları birleştirmeye… Akdeniz’e uzatmaya çalışıyor.

Sonuç: ABD ve Türkiye… Artık müttefik değiller, hasım oldular.

***

Suudi Arabistan’la da durum benzer.

Malum: ABD’deki savaşçı kanatla İsrail’in politikaları aynı.

Ortak strateji: İslam ülkelerini mezhep temelinde bölmek…Ve kapıştırmak.

Çünkü: Sünni devletlerin, Sünni sokağının enerjisi onlara lazım.

Bir: İsrail’in güvenlik hesapları için.

İki: ABD’nin hegemonyasını sürdürmesi için.

***

Suud-Mısır-Türkiye ekseninde “Sünni cephe”… “Sünni NATO”…

Hep bu temelde kurgulandı.

***

Trump, yeni bir adım daha attı (6.12.2017).

Kudüs kararını uygulamaya koydu.

Şehir İsrail’in başkentidir artık.

***

Böylece: Özellikle Suudi yönetimini açmaza soktu.

Suud hanedanı… Gerçekte Prens Selman, İsrail’le açık ittifak halinde.

İslam dünyası için lanetli bir yoldur bu.

Sadece Şiiler değil…

Kendi halkı dahil Sünni sokağı da…

Orta vadede sert karşılık verecektir.

***

Şimdi “sonuç” varsayımına gelelim.

Yeni güvenlik stratejisine göre ABD sertleşecekse…

“Hegemonyası”nı (ABD buna “barış” diyor)… Güç kullanarak koruyacaksa….

Müttefiklere ihtiyacı artacak demektir.

***

Oysa: ABD müttefik azaltıyor.

Ya Türkiye örneğinde olduğu gibi… Karşı cepheye itiyor.

Ya da Kudüs kararıyla Suud’a yaptığı gibi… Açmaza sokup altını boşaltıyor.

Sonuçta: Washington, kendi hamleleriyle kendi elini zayıflatıyor.

***

Bu durumda: ABD çekilirken kaos çıkarıyor diyebilir miyiz?

Yeni ulusal güvenlik stratejisine bakarsak:

Bir: ABD çekilme değil, kalma hesapları yapıyor.

PYD’ye destekte ısrar etmesi…

Suriye’de kurduğu üsler bunun işareti zaten.

İki: Kalmak için de “kuvvet kullanacağım” diyor.

***

Temel bir gösterge de İsrail’in bakışı.

İsrail yönetimi Trump’tan memnun.

Kudüs kararından da… “Kuvvet kullanma” stratejisine gelmesinden de.

Çekilmeye karar vermiş…

Arkasında kaos coğrafyası bırakan ABD, İsrail’i mutlu etmez.

***

Dikkat: ABD için “yeni” dönemin bir işareti.

Türkiye ve Katar artık hedef listesinde.

Radikal İslamin destekçisi ilan edildi çünkü.

***

Son söz: ABD’nin yeni ulusal güvenlik stratejisini etraflı konuşmamız gerekiyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *