Yolculuk Eden İki Arkadaş

Yolculuk Eden İki Arkadaş

‘Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgârı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir şey yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir rüzgâr yok etmesin.’

Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar biri ötekine bir tokat atar. Tokadı yiyenin canı çok yanar ama tek kelime etmez ve kum üzerine şu sözleri yazar

‘Bugün en iyi arkadaşım bana bir tokat attı.’

Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokadı yiyen yıkanırken bir batağa saplanır, boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır. Boğulmak üzere olan arkadaş tam kurtulduktan sonra bir kaya parçası üzerine şu sözleri kazır:

‘Bugün en iyi arkadaşım benim hayatımı kurtardı.’

Tokadı vuran ve sonra arkadaşının hayatını kurtaran kişi ona şöyle der; senin canını yaktığımda bunu kum üzerine yazdın ama şimdi kayaya kazıyorsun.

Neden?

Öbür arkadaş ona şöyle cevap verir:

‘Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgârı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir şey yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir rüzgâr yok etmesin.’

‘İncinmelerinizi kuma, gördüğünüz iyilikleri kayalara kazımayı öğrenin.’

Bir kardeşimiz bizi incittiğinde bunu kuma yazmalıyız ki onu bağışlamak istediğimizde bu kırgınlığımız silinebilsin. Ve kardeşlerimizin bizlere yapmış oldukları iyilikleri de asla unutmamalıyız ki hiçbir zaman hafızamızdan silinip gitmesinler.

İnciniyorken kardeşlerimiz ile beraber olmak, onların adımlarını izlemek gerçekten de çok zor bir şey. Sanırsam bunu başarabilenlerimiz çok azdır. Kendi benimize yönelik eleştiriler, genellikle eleştiriyi yapan kardeşimizle yollarımızın ayrılmasına sebep oluyor. Peki, bu kardeşimiz acaba bizlere hiç iyilikte bulunmamış mıdır? Yani bu kardeşimize ait kayalara kazıdığımız kelimeler bulunmamakta mıdır?

Mutlaka vardır fakat bizdeki düşünüş biçimi farklı gelişiyor. Birçoğumuz bu tarz iyilikleri zaten İslam kardeşliği bağlamında yapılması gereken iyilikler olarak görüyor. Bu yüzdende bu tarz birbirlerimiz arasında yapıla gelen iyilikler sıradan şeylermiş gibi algılanabiliyor.

İyiliğe muhatap olan kardeşlerimizin bu tarz umursamaz tavırları olabildiği gibi iyilikte bulunan kardeşlerimizde de birtakım tuhaf davranışlar gözlenebilmektedir. Bu kardeşlerimiz genellikler yardımda bulunduğu kardeşini incitecek söz ve davranışlarda bulunulabilmektedir.

Halbuki “Eğer, iyilik ederseniz, kendiniz için iyilik edersiniz, eğer kötülük ederseniz, o da kendiniz içindir…”(17/7)

Yani bizler yapmış olduğumuz iyilikleri aslında kendimiz için yapmış oluyoruz. Bu sebeple bu tarz yardımlarda bulunuyorken sonrasında sarf edeceğimiz söz ve davranışlara dikkat etmeliyiz. Aynı şekilde kendisine iyilikte bulunulan kardeşlerimizde bu kardeşlerine karşı söz ve davranışlarına dikkat etmeli yapılan şeyleri değersiz görmemelidir.

Bizlerin yapması gereken şey Yüce Allah’ın bizlere olan iyiliklerinde bizlerden istedikleri şeylerin mahiyetine uygun hareketlerde bulunmaktır. Kardeşlerimize yapmış olduğumuz yardımlarda Allah bizlere nasıl iyilikte bulunuyorsa bizlerde bu şekli ile iyiliklerde bulunmalıyız.

“Allah’ın sana verdiği bu servet içinde ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma, Allah sana nasıl iyilik ettiyse, sen de öyle iyilik et, yeryüzünde bozgunculuk isteme, çünkü Allah bozguncuları sevmez. “(28/77)

İyilikle kötülük bir değildir. O yüzden kardeşlerimizle olan ilişkilerimizde genellikle kötülüğe uğrayan kardeşlerimizin kendilerini inciten kardeşlerine karşı biraz daha müsamahalı olmaları gerekmektedir. En azından bu tarz bir fiilin sahibi olan kardeşlerinin kalplerinde kalmış olan iyi yanlarına hitap etmeyi denemeliler. Kardeşlerinin kötü söz ve davranışlarına iyilikle karşılık vermek belki de tekrardan sıcak bir dostluğa sebebiyet verebilir.

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel bir tavırla sav O zaman bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiştir.”(41/34)

Tabi ki bu ilişkilerde uyarıcı görevimizi de unutmamalıyız. Kalpleri bu iyiliklere kapalı olan kimseler ile ilişkilerimizi de gözden geçirmeliyiz.

Hümanist yaklaşımlardan uzak durmalıyız. Karşımızdaki kişi her ne yaparsa yapsın sineye çekilmemeli. İhanet gibi, söz taşıyarak fitneye sebep vermek gibi bir takım kötü davranışları onaylayıcı tavırlardan uzak durmalı gerekli tepkimizi gösterebilmeliyiz. Uyarıcılarına karşı vefasızlık gösteren sözü dinlemekten kaçan güzel şeylere uymayı ret eden ya da sürekli erteleyen kimselerin davranışlarından da şüphe duymalıyız. Elbisesini temizlemek için çaba sarf eden bunu yaparken hatalara düşen tekrardan tövbe ile uğraşına devam eden kardeşlerimize yardımcı olmalı elimizden geldiğince müsamaha göstermeliyiz.

İnşallah kardeşlerimiz ile ilgili aramızda yapa geldiğimiz çabalarımız uğraşlarımız çok sıradan şeyler gibi görülmez. Birbirlerimizin dertleri ile ilgileniyor olmak bir arada yol almamıza, kırılganlıklarımızı aşmamıza yardımcı olur. Bu haliyle birbirlerimize karşı vefalı olmayı başarabiliriz. Bir arada yaşadığımız güzel günlerimizi, anılarımızı yol azığına çevirebiliriz. Umarım ki yapılan iyilikler kırılganlık yaşayacağımız anlarımızın önünü kapatabilir. Böylelikle bir ömür boyu kardeşler olarak kalabiliriz.

Selam ve dua ile…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *