Oyunu yeme(dik) ama oyuna gel(dik)

Oyunu yeme(dik) ama oyuna gel(dik)

Meselenin hangi noktasında, aşamasında istişare, ortak payda, hakkaniyet, ortak katılım ve paylaşım, ortak akıl, bizi biz yapan değerler, samimiyet var Allah’ınızı severseniz!

Son yaşananlar dikkate alındığında şurası sarahatle görüldü ki tarih tekerrür ediyor! Aslında tekerrür eden malümaliniz tarih değil, hatalarımızdır. Kandırıldık; demek ders almıyoruz! Kandırılıyoruz; demek bayağı müsaitiz! Kandırılacağız; çünkü hala düşünmüyor, aklımızı başımıza almıyoruz, bu gidişata aldırmıyoruz!

Aslında ne yana, herhangi bir gün yaşananlara baksak yenilmişlik, çaresizlik psikolojisi! Edilgen, reaksiyoner, tepkisel tavırlar… Bize sunulanlardan birini seçme özgürlüğü! Ya o, ya bu! Seçileni seçme, seçimi! İki arada ama mutlaka cenderede!

Olaylara basiretle, ferasetle bakamayınca, taktırılan ‘at gözlüğü’ ile bakılacak zorunlu istikametten görülmesi istenenleri görme! Yapay ses kaynaklarından üretilen duyulması istenenleri, akla, kalbe sormadan duyma! Ve dahası, izin verilenler konusunda, izin verildiği kadar konuşma! Aslında konuşmama! ‘Kimin izindeyiz’, bilinmeden, samirinin izini sürdüğü hevanın peşinde koşarcasına ve hayatı hep izinde geçirme!

Bir oyun oynanıyor. Eskiden beri… Kuralıyla, oyunun neticeleri ile, hakemi, hakemlik müessesi (batılın güçte vehmettiği) ile bizi hiç içermeyen, dikkate almayan, çok ama çok faklı, oldukça haksız bir oyun! Genelde de bize sadece figüranlık, seyircilik, ‘ya alkış tutmak, ya da yuh çekmek’ rolü veriliyor. Üstelik oyunun devamı için ellerinizle sunduğunuz fırsat da cabası! Seyircisiz oyunu kim oynamak ister ve işin ekonomik döngüsü sırtımızdan sağlanamazsa bu oyun ne kadar sürer?!

Taraf olamazsak bertaraf oluruz değil mi? Ne tuzak bir durum! Oyunun ciddiyetini, retoriğinin ne denli güçlü/güçle kurulduğunu açıkça ‘fâş’ ediyor aslında! Evet, tarafını doğru seçmeyenler elbette bertaraf olacaklardır! Hakkın tarafında olanlar için kaybetmek yoktur asla; galiptir bu yolda mağlup! Bu oyunda, bu trajedik komedide kazanan olsan ne olur; mağluptur bu yolda galip?! Ne kazandığımız, ne(ler) kaybettiğimiz şöyle adilane, hak terazisinde bir ölçülüp tartılabilse keşke!

Neyi, niçin eleştirdiğimiz; neyi, kimi ne adına, ne bahasına desteklediğimiz; reddettiğimizi, niçin, ne kadar reddedebildiğimiz hak hakikat ile, adaletle, ince elenip sık dokunarak bir tahlil/test edilebilse keşke! Çok yönlü, sık sık ve hepimizce!

Meselenin hangi noktasında, aşamasında istişare, ortak payda, hakkaniyet, ortak katılım ve paylaşım, ortak akıl, bizi biz yapan değerler, samimiyet var Allah’ınızı severseniz! Bu siyasetle bizim siyasetimizin ne paralelliği var, söyler misiniz? Yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla size ne vaat ediyor; sizden, geçin vatandaşlığı, nasıl bir kulluk istiyor! Son oyunlar da bu ‘yürütme’ üzerinden bir iktidar ve egemenlik paylaşımı değil mi?! Diktatör dediğiniz padişahın dahi bir denetimi, ‘Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var!’ diyenleri vardı! Ya, düşünsenize en az dört-beş sene katlanacaksınız seçilmiş elitlere! Sonra bu noktaya gelene kadar ne adına yapılan pazarlıklarla, bu şimdi geri alınmaya çalışılan noktaları, neye hizmet adına onlara devrettiniz?! Devrede olanlar kimdi?! Devreden mi çıktılar?! Ders alınmayınca, malumatlarla hareket edince icat ettikleri ruhbanlığın hakkını veremeyenlerle götürülen sun’i ortaklık da bir yere kadar değil mi? Bir retorikten diğerine, yine dört ayak üzerine düştünüz! Oyun farklı boyutta sürecek, bizler de siyaset ürettiğimiz zannıyla rahat edeceğiz, kendimizde keramet vehmedeceğiz!

Seçilenler dahi sistemde genel anlamda parmak sayısından öte geçememektedirler. Bir haksızlığa, bir yanlışa, bir harama o kadar katlanmak, ses çıkaramamak ne demektir, bir daha düşününüz! Oyunu bozacak gücünüz zaten yok da pekiyi oyunun karşılığını denetleyecek, bir dahaki oyuna kadar fikrinize ihtiyaç duyulacak bir mekanizma mı var?! Sesinizi bir duyan mı var?! Bir duyarlılık mı var?!

Daha seçim zamanı gelmeden oyuna geldik! Oyunu yemedik, ama oyuna geldik! Başka bir oyunu, oyunun içindeki diğer oyunu yedirdiler! Yemeyenlerimize de ‘gargara’ öneriyorlar! Oyun kurmanıza fırsat vermeyecekler asla! Sahanın dışına çıkıp oyunun rengini anladığınızı bir hissettirin; sonra hep beraber bakalım!

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *