Tenkit Etmek

Tenkit Etmek

Kendi benimize yapılan eleştirilerde küskünlükler yaşamamalıyız. Asıl kalbimizi acıtan şeylerin İslami dava bağlamın da oluşan gevşeklikler ve kopmalar için olması gerekir.

Müslümanların zanda bulunmaları Yüce Allah tarafından çirkin bir davranış olarak belirtilmiştir. O yüzden bir birlerinin yaşantılarına tanık olmamış daha tanışmaya dahi zahmet göstermemiş kişilerin birbirleri hakkında suçlayıcı ifadelerde bulunup bu ifadelerden de değer yargıları oluşturmaları çok çirkin bir davranıştır. Bu bakımdan birbirlerimizi iyice tanımamız gerekmektedir ki bir cümle kurulduğunda gerçekte o kardeşimizin ne demeye çalıştığı iyi anlaşılsın.

İşin daha tuhaf yanı ise kardeşinin ne demek istediğini anlayanlarımızın sorun kendileri ile ilgili olmadığı için kardeşlerine yapılan haksızlığa karşı bir tavır sergilemiyor olmalarıdır.

Bu hali ile haksızlık karşısında birbirlerini topluca savunmaları, haksızlık karşısında topluca mücadele etmeleri gereken Müslümanların kardeşleri hakkında konuşulan kimi kötü sözlere hiç ses çıkarmıyor olması da çok üzücü bir şeydir. Müslümanlar sadece kendilerine bir şeyler söylendiğinde seslerini yükseltiyorlar. Hâlbuki kardeşlerinin haklarını savunmak inandıkları dinlerinin gereğidir. Her insan hata yapabilir hatalı bir söylemde bulunabilir. O an o kadarını görüyor olabilir. O yüzden kardeşlerimizde gördüğümüz en ufak bir hatada onları hemencecik eleştirip arkalarından gündem oluşturmamalıyız.

Bakın bu konu ile alakalı bir düşünür ‘’Her mağlubu kınamayınız. Siz daha her savaşı görmediniz’’ demiş. Başkaları hakkında konuşmaya başlamadan önce kendimiz hakkında konuşmaya başlamalıyız. Göreceğiz ki,  bir başkası için söylemeyi düşündüğümüz sözlerden geriye hiçbir şey kalmayacak.

Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan bir ipekböceği hikâyesi anlatıyor.

Birisi ipek böceğini tohum halinde iken görür.”ipek böceği nedir? Sorusuna onun verdiği cevap şudur:

“-Göze ancak görünebilen darı tanesi gibi bir şey…”

İpek böceğini yerde sürünen bir kurt halindeyken gören ikinci adam aynı soruya:

“-İpek böceği ağır ağır hareket eden pek çirkin bir kurtçuktur.”cevabını verir.

Üçüncü Adamın ipek böceği tarifi ipek böceğinin yumurta halidir:

”-İpek böceği dut dalları arasında ufak bir yumurtadır.”

Dördüncü adam ipek böceğini gördüğünde ipek böceği artık kozasından çıkmıştır: Oda:

“-İpek böceği bir nevi kelebektir. Tarifini yapar.

Hakkında hüküm vereceğimiz kardeşlerimizi birer ipek böceği gibi düşünebiliriz. İnsanın şartları sürekli değişen bir yolculukta olduğunu unutursak, bir ipek böceğine “O bir kurtçuktur, çirkindir” deme hatasına düşebiliriz. Acaba o insan kurtçuk devresinde midir? Kozasını mı örmektedir? Yoksa kozasından çıkmış mıdır?

Kardeşlerimiz hakkında hüküm vermeden önce kendi geçirdiğimiz safhalara bir göz atmamız gerekir. Bizlerin “çirkin bir kurtçuk “ya da “dut dalları arasında yumuşak bir yumurta “safhamız olmamış mıdır? Biz, hakkında ağır hükümler verdiğimiz birçok insanın karşımıza bizim hakkımızda ağır hükümlerde bulunmayacak bir olgunlukla bizim karşımıza çıktığına şahit olmuşuzdur.” O çirkin kurtçuğun ipek gibi çok değer verdiğimiz, çok güzel bulduğumuz bir “mal” üreten bir fabrika olacağını nereden bilebilirdik ki?

Bu hali ile Müslümanlar tam bir tenkitçilik hastalığına tutulmuşlar. Kibirli ve mağrur olanlarımız hiçbir şeyi beğenmiyorlar. Arkadaş olacak, dostluk kurulacak, Allah adına birlikte bir şeyler yaşanacak kardeşlerimiz yokmuş gibi davranıyorlar. Yapılan en ufak hatalı bir davranış hemencecik bir büyüteç altında inceleniveriyor.

Şunu aklımızdan hiç çıkarmayalım ki;  “İyilikle kötülük bir değildir, kötülüğü en güzel olanla sav; işte o zaman seninle arasında düşmanlık olan kimse sıcak bir dost oluverir. Bu güzel haslete ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak büyük nasip sahipleri kavuşturulur. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtükleyecek olursa hemen Allah’a sığın, O Semi’dir, Alim’dir. (Fussilet: 34–36)

Tüm bu konularda inşallah Allah’a sığınmayı başarabiliriz. İlk önce hepimizin birbirlerimiz için ne ifade ettiğini netleştirmemiz gerekiyor. Birbirlerimiz ile olan hukukumuz çok ince kırılgan bir yapıda olmalı. Düşüncelerimizi rahatlıkla birbirlerimize söylememize müsaade etmeliyiz. Her farklı düşünce hemen farklı ama haksız suçlamalara dönüştürülürse bu halimiz bizleri birbirlerimizden uzaklaştıracaktır. Kendi benimize yapılan eleştirilerde küskünlükler yaşamamalıyız. Asıl kalbimizi acıtan şeylerin İslami dava bağlamın da oluşan gevşeklikler ve kopmalar için olması gerekir. Yüce Allah bizlerden kötülükleri bile en güzel bir şekilde uzaklaştırmamızı istiyor. O halde tüm kardeşlerimiz bizler adına bir değeri temsil ediyor olmalı. Ve bu kardeşlerimiz kötülüğünde temsilcileri değildirler. Birbirlerimize karşı tahammüllü olmaya gayret gösterelim. Çok konuşan bir birey olmak yerine çokça iş üreten, yapan kişiler olmaya gayret göstermeliyiz. Arka planı olmayan hiç yapmadığımız ya da yapmak gibi bir endişede duymadığımız şeyler üzerinde konuşmaktan kaçınmalıyız. Yapabildiğimiz, üstesinden gelebildiğimiz şeylerden elde ettiğimiz azıklar ile yol almalıyız.

İnşallah Allah hepimizin kalplerini arındırsın ve bizlere kardeşler olmayı öğretsin. Buna çok ihtiyacımız var.

Selam ve dua ile…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *