Temel ve Trafik Polisi

Temel ve Trafik Polisi

İlk görüntümüz kadar kimsenin belki ilk etapta göremeyeceği diğer kötü huylarımızı, edindiğimiz olumsuz alışkanlıklarımızı da üzerimizden atabiliriz.

Trafik polisi Temel’in kullandığı aracı durdurur ve gülerek müjde verir:

– Sizi tebrik ederim beyefendi bugünkü kontrollerimizde emniyet kemeri takan tek sürücü sizsiniz bu yüzden size 500 milyon lira ödül vereceğiz. Bu parayla ne yapmayı düşünüyorsunuz?

– Temel cevap vermiş: Hemen gidip bir ehliyet alacağım…

– Polis, ne senin ehliyetin yok mu, demeye kalmadan yandan Fadime söze girmiş: Siz ona bakmayın memur bey içince hep böyle konuşuyo.

Polis iyice sinirlenmeye başlamış tam bu arada arka koltukta oturan Dursun atlamış: Ben size demedim mi çalıntı arabayla yola çıkmayalım, başımıza bir iş gelir diye.

Trafik polisi iyice zıvanadan çıkmak üzereymiş ki bagajdan İdris’in sesi gelmiş:

– Ne oldu uşaklar geçtik mi sınırı?..

Demek ki her şey görüldüğü gibi olmuyor. Fıkrayı okuyunca gülümsüyoruz fakat bizlerin halini de çok anımsatan bir fıkra. Öyle ki kardeşlerimizin bazıları ile ilk tanışma halimizdeki olumlu havayı ilerleyen zamanlarda sürdüremediğimiz görülüyor. Çünkü bu tarz kardeşlerimiz ile ilgili işin görülen kısmı çok güzel fakat görünmeyen kısmında çok fazla sıkıntılar var. Ve siz eğer böylesi bir durumda beraber yolculuk etmeye kalkarsanız yol arkadaşınızın sizinle nereye kadar geleceğini kestiremeyebilirsiniz.

Öyle ya; “Eğer Allah için bir yol yürünecekse “insanların dost diyeceği kimseleri” daha yakından tanıması gerekmiyor mu?1

Böylelikle; “yol arkadaşınızın size nereye kadar ki yolculukta eşlik edeceğini görmüş olursunuz.”2

Bu şunu gösteriyor ki kardeşlerimizin neleri, ne güzel bir maharetle dillendirmeleri çokta önemli olmuyor. Yani ilk görüntünün ödülünü belki alabilirler fakat görülmeyen, bizlerin bilmediği özellikleri ileride bir denenme halinde ya da yaşadığınız herhangi bir anlaşmazlıkta mutlaka gün yüzüne çıkacaktır. Yürünecek yol bu kadardır işte. Yani bu tarz bir rolü yapmanın hiç kimseye yararı olmayacaktır. Belki kardeşlerimiz kendilerinde bu tarz kötü huyların olduğunun farkında da değillerdir. Bu sebeple kendilerini tanıma ile ilgili okumalarda daha dikkatli olmalılar.

O yüzden “Bütün değişimler önce bende başlamalı sonra çevreye doğru yayılmalı. Tıpkı suya taş attığımızda kendi! merkezinden dışa doğru dairelerin genişlemesi gibi. Bu durum imanın şahitliğine duyulan ihtiyacı kişiye daha fazla hissettirirken aynı zamanda cahili kirlerden arındırma gerekliliğini de sürekli hatırlatır. Herkesin takva elbisesine bulaşan kirler farklıdır; kiminde bedevilik kiri, kiminde kibir, kiminde ruhbanlık, kiminde şöhret, kiminde riya, kiminde kendini beğenmişlik, kiminde gıybet, kiminde tüketim, kiminde fuhşiyat kiri… İşte bütün bu takva elbisesini kirleten kirliliklerden tövbe ederek arınmak ve genişliği yerle gök kadar olan cennete ulaşabilmek için daha fazla tefekküre ve salih amele ihtiyaç olduğunu hatırlamalıyız.”3

İnşallah hepimiz emniyet kemerimizi sadece kendi can güvenliğimiz için takan fakat tüm kardeşlerimize karşı duymamız gereken sorumluluktan kaçınan kimselerden olmayız. İlk görüntümüz kadar kimsenin belki ilk etapta göremeyeceği diğer kötü huylarımızı, edindiğimiz olumsuz alışkanlıklarımızı da üzerimizden atabiliriz. Eminim ki bu bizleri kardeşlerimize daha da yaklaştıracaktır. Üstelik tüm bunlar Yüce Rabbimizin bizlere yüklediği en önemli ödevlerimizdendir.

Kaynak
(1), (2), (3) “Modern hayatlar içinde kendi mağaramıza çekilebilme gerekliliği”, Bünyamin Zeran, İktibas, Eylül-2012

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *