Oy da yok, oyuna gelmek de yok!

Oy da yok, oyuna gelmek de yok!

Aynı oyun tekrarlanıp duruyor! Aynı delikten kaçıncı kez ısırıldık! Şimdilerde bir kampanya ile yeni bir virajın, uçurumun başına sürükleniyoruz! Artık rüştümüzü ispatladık değil mi?! Marabalıktan, beyazların tasallutundan kurtulduk! Kim tutar artık bizi?! Savul dünya, savulun ensemizde boza pişiren beyaz egemenler! İslamcıların ölümünden, siyasal İslam’ın iflasından sonra(!) nevzuhur bir tarzda doğruyu keşfetmiş postislamikuslar geliyor! Artık yeryüzü

Aynı oyun tekrarlanıp duruyor! Aynı delikten kaçıncı kez ısırıldık! Şimdilerde bir kampanya ile yeni bir virajın, uçurumun başına sürükleniyoruz!

Artık rüştümüzü ispatladık değil mi?! Marabalıktan, beyazların tasallutundan kurtulduk! Kim tutar artık bizi?! Savul dünya, savulun ensemizde boza pişiren beyaz egemenler! İslamcıların ölümünden, siyasal İslam’ın iflasından sonra(!) nevzuhur bir tarzda doğruyu keşfetmiş postislamikuslar geliyor! Artık yeryüzü hiçbir zulüm görmeyecek, insanlığın tüm sorunları çözüm bulacak, adalet ve İlahî hakikat hükümferma olacak!

Bölge halklarındaki kaynayan cadı kazanına da biz değil miyiz örnek ve referans gösterilen?! İdeal ve ileri demokrasinin, kendilerini farklı da ifade etseler, anlaşılan/düşünülen bu olduğundan, İslamcılar(!) eliyle kotarılan kalesi! İslam’ın devlet ve hakimiyet iddiası olsa olsa budur ve ne güzel temsil ediliyor değil mi?! Müslümanların endişe duyacakları bir meseleleri kalmadı, ufak tefek düzenlemeler dışında! Onun da acelesi yok, yavaş yavaş! Nankörlüğe gerek yok! Şimdi laik ve gelişmeleri İslami devrim olarak görüp kendilerine yaşam hakkı tanınmayacağından endişe eden kimseleri ikna edip onların gönüllerine su serpmek zamanıdır! Erkeklere tanınan haklar, kotalar, kontenjanlar kaldırılarak kadınlara da tanınmalı, hatta pozitif ötesi pozitif ayrımcılık yapılmalıdır! Müslüman kadının Müslüman erkekten neyi eksik değil mi?! Bakınız sakın yanlış anlamayın; biz kadınların temsiliyyetine itiraz etmiyoruz, itirazımız erkekler de dahil olarak neyin, nerede temsiliyyetine aday olunduğudur! Kadınlarımızın bir meşruiyet sorunu mu var?! Bu meşruiyeti nerede arayacaklar?! Meşruiyetin kaynağını halledemeden ‘meşhur’ olmak sevdası mıdır bu?! Bu akıl tutulması nedendir! Hangi değirmene su taşıma derdindeyiz! Biz neyi, nasıl temsil etmekle mükellefiz?! Bu liyakati hallettik de, taşan bu liyakati kimlerin hizmetine, ne adına sunmak peşindeyiz?! Sakın ha ‘ya erkekler’ demeyesiniz! Laik, demokratik, hukuk devleti, değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen bu özellikleri ile şimdiye kadar hiçbir kusur işlemediği, bırakın erkekleri, kadın hakları hususunda şimdi sizlerin kadirşinaslığınızı, bir şekilde teşekkürü ödemeniz için hizmete amade oluşunuzu beklemekte fazlası ile haklı! Sakın bu katarı kaçırmayın! Erkeklerimiz ‘Fatihler doğurtacak yaşı geçtiler, inbat yeteneklerini kaybettiler!’, siz kadınlarımız da ‘Fatihler doğuracak yaşları geçin!’ de ödeşelim, eşitlik olsun! Neyin ispatı peşindesiniz?! Kimden takdir bekliyorsunuz?! Bu vasatta birilerinin sırtınızdan geçinmesine niçin fırsat sunarsınız?! Yine göstermelik birkaç örnek ile tava gelip, olağan üstü durumlarda deliklerine sinenlere, çözenlere, çözülenlere kendi ellerinizle sunun fırsatlarınızı! Normalleşme tamamlandı mı dersiniz?! Kulluk kadın erkek bizden bunu mu bekliyor?! ‘İnsan hakları’ kavramına takılarak ‘İslamî haklar’ elde edeceğinizi mi sanıyorsunuz?! ‘Cennet anaların ayağı altındadır!’ ifadesini doğru okursak, bu ifadedeki ‘ana’ kavramının peşinden koşulan rollerle uzaktan yakından alakası olmasa gerektir! Yine ‘ya erkeklerin rolleri’ demeyesiniz! Bir yanlış, başka bir yanlışa mazeret oluşturmamalıdır! Biz tekraren söyleyecek olursak, parlamenter düzenin düzmece bir oyun ve oynaş olduğunu düşünüyoruz, hepten! Şimdi birileri kalkıp ‘diktatörlük mü istiyorsun’, ‘sadist misin, mazoşist mi’, ‘sıkışınca birilerini arayıp devreye sokmuyor musun’ derse, işte bu, mağlubiyetimizin, teslim bayrağını kaldırdığımızın resmidir! Kısaca, ister tamamen örtülü bayanlar doldursun, ister ne tür nitelemeyi, müslüman isminin önüne hangi sıfatı eklemeyi mazur görerek adlandırılmış erkeklerimiz doldursun bu tür oy’un ve oy’alanmaya itiraz ediyor, bunu ‘iktiraz’ olarak tekrarlıyor, bu iş bizim işimiz değil diyorum! ‘Sen ne yapıyorsun, ne tür bir programın var, yöntemin ne?’ diyenler, bu çapraz soru ile kendilerine meşruiyet atfedeceklerse, başka söze hacet yok! Kur’anı okuyan, kâinat kitabını okuyan, resulün siretinin izini süren mü’min ve müslüman bireyin bu suallerin kendisinin bir kaçış olduğunu, topu taca olmak olduğunu bilerek, bunlara cevap yetiştirmek durumunda olmadığını müdrik olması yeterlidir! Görece iyileştirmelerin, mevzi kazanımlarının peşinde miyiz?! Pazarlık bizim işimiz mi?! Bize lütfedilenlerle yetinmek midir işimiz?! Tedricilik de bu olmasa gerek! Bataklığın içine çekilmeye niçin razı oluyoruz?! Oyunu kurallarını biz belirlemiyoruz ki! Hakemi de biz atamıyoruz! Niçin bu oyunu oynamaya can atıyoruz?! Hakem haksız düdük çalınca, aleyhe penaltı verince niçin bağırıp çağırıyoruz o zaman?! Ondan adalet beklemek bizatihi adaletsizlik değil midir?! Olayı ‘eşitlik’ kavramına atfedenler zaten oyuna başlamadan kaybetmişlerdir! Mesele kadınların özgüveni, ekonomik özgürlükleri bağlamına alınarak top taca atılmakta, maç sahanın dışına çekilmektedir! Kadınlarımıza her alanda ihtiyacımız var; ama bunun ne sırası, ne de yeri! Ayrıca bu, ne bu şekilde oy peşinde koşarak, ne de bizce ve bize göre düzenlenmemiş alanları bir nevi doldurup işgal ederek olamaz!  Biz meşguliyetlerimizi, emeklerimizi, mesaimizi Allah’ı razı edecek biçimde gerçekleştirmeliyiz! Diyelim, oralara girdiniz, kabul de gördünüz, sizi bekleyen yeni yaşam tarzının neler getirip götüreceğinin farkında mısınız?! Zaten merak etmeyiniz, normalleşme(!) böyle sürerse şimdi olmasa bile, üç beş sene içinde sizi oralara rüşvet vererek, siz istemeseniz de kendi elleriyle verirler! Elinizi başınızın arasına alıp ciddi düşünmelisiniz; daha dün başındaki yüzünden, başından sürüklenenler ne değişti de aranır(!) oldular! Siz mi değiştiniz, sistem mi?! Zaten dediğim gibi sistem kendi bekası için, yakın coğrafyalardan ders alarak ipi gevşettikçe gevşetecek, biz de gevşeyeceğiz! Altındaki ateş yavaş yavaş ısıtılan kurbağa gibi mayıştıkça mayışacak, dönülmez yolun müdavimi olacağız, cellâdına/tecavüzcüsüne âşık aymaz benzeri! Şimdi akıllı olan diğer partileri göreceğiz? Çarşafa, başörtüsüne rozet takanlar aday noktasında da beklenen adımları atarsa şaşmayalım! Oylar oralara tahvil edilecek midir?! Samimiyseniz hadi bunu da deklare edin! Sibel Eraslan’ın bu sürece istenen desteği (Sebebi her ne ise ve bunu da bilmek isteriz!) vermediği düşünüldüğünden ona karşı yapılan hoşgörüsüzlüğün hoşgörü severleri harekete geçirmemesi de düşündürücüdür! En azından bir ortak erkek kardeşin/dostun adaylığı döneminde, ‘kendisinin akademik hayatına devamının daha faydalı olacağını tavsiye ettiğine’ şehadet ederim!

Aile, çoluk çocuk, aile içi eğitim, mahremiyet, ‘tanınmanız için giyilmesi emredilen dış elbisenin şimdi tanınmamanız için atılması istemi’ ne anlama geliyor?! Tüketim dişlileri sizi de öğütmek için beklerken bu baygınlık, can atış nedendir?! Boşanma davalarının çoğalması, kadınların içine atıldıkları cendere böyle mi halledilecek?!

Şimdi, AK Partiye oy veren kitleler arasında ev kadınları ekseriyeti teşkil ediyor ve asgari ölçülerle bunların yüzde yetmişi örtülü; o halde size ne kadarlık kota tahsisini bekliyorsunuz? Eğer bu oranda seçilme ihtimali ile fifti fiftiye denk bir oranı garantileyin, ben sözlerimi geri alacağım!

Bakınız bu ne kadar ‘maskulunizm’ gibi görünse de ‘feminizm’ ile eşdeğer bir karşı duruşumuz vardır, böyle biline! Biz referanslarımızı, ‘ne derler’, ‘bu zamanda böyle olur mu’, ‘çağdaşlık’ vb. yaklaşımlardan almayız! Dinimiz bizden ne isterse o! Bunun tartışmaya açık kısmı da bizim aramızda çözümlenecek bir durumdur! Müdahanemiz de olmaz, müdahalemiz de!

Bizler erkek veya kadın birbirimizin velileri olarak, kulluğumuzu yalnız Allah’a hasrederek, O’nu razı edecek, bu dünyayı peşinden koşturan, uhrevi değerlerin peşinden koşan bir niteliğe bürünmek zorundayız! Her ne kadar söylendiğinden çok zor olsa da!

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *