Diyanet hadis inkârcılığı mı yapıyor?

Diyanet hadis inkârcılığı mı yapıyor?

Milliyet’ten Önder Yılmaz’ın haberine göre Diyanet İşleri Başkanlığı, en büyük projelerinden olan “Hadis Külliyatını” ayıklama çalışmasını tamamlamış. 100 kişinin katıldığı çalışmada, 204 bin hadis tek tek ravi (rivayet eden) zincirine göre ayıklanmış. 30 bin civarındaki hadisin “tartışılamayacak kesinlikte” olduğu ifade edilmiş ve 8 bölüm, 600 ana başlık, 6 bin alt başlıktan oluşacak 6 ciltlik Hadis

Milliyet’ten Önder Yılmaz’ın haberine göre Diyanet İşleri Başkanlığı, en büyük projelerinden olan “Hadis Külliyatını” ayıklama çalışmasını tamamlamış. 100 kişinin katıldığı çalışmada, 204 bin hadis tek tek ravi (rivayet eden) zincirine göre ayıklanmış.

30 bin civarındaki hadisin “tartışılamayacak kesinlikte” olduğu ifade edilmiş ve 8 bölüm, 600 ana başlık, 6 bin alt başlıktan oluşacak 6 ciltlik Hadis Külliyatı, Ramazan ayında basılarak halka dağıtılacakmış.

Yazının başlığına tekrar dönecek olursak şimdi bu ülkenin resmi din kurumu olan Diyanet bu ret ettiği/yok hükmünde saydığı 204 bin hadis sebebiyle hadis inkârcılığı mı yapmış oldu.

Yıllardır bu konuyu bizler anlatmaya çalıştığımızda bizler hep hadisleri inkâr edenler olarak suçlandık ve fikirlerimiz bu şekli ile dışlandı ve itibar görmedi. Peki, şimdi bu 204 bin hadisten kendilerine hüküm çıkaran bu hükmü dinlerin esası olarak yaşayanların durumu ne olacak?

Öyle ya bu hadislere dayanarak birçok kişi helal olan şeyleri haram saymış olabilirler. Mesela hadislere dayanarak bayanların özel günlerinde namazı terk etmelerini Yüce Allah’a nasıl izah edecekler? Bakara suresi 222. ayette bu durumun hastalık olduğu belirtilip, bu hal geçene kadar eşleri ile yakınlaşmayı yasaklıyor iken bu yasaklara kimi hadislere dayanarak namaz ve orucu da eklemek mümkün müdür? Ya bu hadislerde başka bir dönemde ayıklanmaya kalkışılırsa ne olacak?

O yüzden biz bu konudaki görüşlerimizi yeniden tekrar edelim. İtikad (İnanç, İman esası) kendisine itikad edilen tarafından belirleneceğinden tümüyle Kur’an’a dayanmalıdır. Kur’an dışında herhangi bir şey itikada delil kabul edilemez. Bu sahih/güvenilir hadis bile olsa. Fakat sahih/güvenilir hadislerle amel etmenin herhangi bir sakıncası yoktur.

O yüzden sünnet ile hadis kavramlarına yüklenilen manaları iyi analiz etmek gerekir. Hadis; Hz. Peygamberin (s) herhangi bir konuda sözlü ya da fiili söylediği farz edilen sözlerin tümüdür. Sünnet ise; Hz Muhammed’in (s) her şeyi ile Kur’an’ı bir yaşam biçimi olarak ortaya koymasında takip ettiği yoldur.

Aslında biraz siyer okumalarına dikkat edenler Peygamberimizin (s) hayatta iken kendi sözlerinin yazılmasını yasakladığını görecektir. 100-150 yıl sonra hadislerin derlemesi yapılmıştır ki bunun ne kadar sağlıklı olduğu günümüzde bile hala tartışılmaktadır. Üstelik bu hadis derleyicilerinden Buhari ve Müslim bile ellerinde bulunan hadisleri ayıklamak durumunda kalmışlardır. Birisi 600.000 hadisten sadece 4500 hadisi alırken diğeri 1.000.000 hadisten sadece 3000 tanesini almıştır. Şuanda da Diyanet bile 204 bin hadis ayıklamak zorunda kalmıştır.

Ama siz Buhari’nin hadisleri ayıklar iken Hz. peygamberin (s) mezarına gidip onun dirildiğini ve Buhari’ye tek tek hangi hadislerin doğru hangilerin yanlış olduğunu söylediğine inanıyorsanız aynı eleştirilerinizi Diyanet’in yaptığı bu iş üzere de yapmalısınız. Üstelik böylesi kesinlik biçtiğiniz bu hadislerin Kur’an tenkitleri de yapılmamış durumdadır. Bir de bu konularda bu hadislerin Kur’an’da geçen ayetlere ter düşüp düşmediği araştırılsa herhalde karşımıza çok farklı bir tablo çıkacaktır. Cemaatlerinin yaşayışlarını bu hadisler üzerine bina eden taraftarları herhalde büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaktır. Belki de farkında olmadan kimi savuna geldikleri hadisler ile ayetleri yok saydıklarını farkına varabilirler.

Görülen o ki güneş artık karanlıkların üzerine yavaş da olsa doğmaya başladı. Ve artık mızrak çuvala sığmıyor. Diyanet belki de daha sonraki çalışmasında Kur’an tenkitlerini de yapar ve bu toplum gerçek İslam’la tanışma fırsatı bulur. Emeklerimizin boşa gitmediğini görmek ayrıca bizleri mutlu etti. Artık toplumumuzda Kur’an’ın anlaşılır bir dille okunması fikri yerleşiyor. Bu yüzden bence hiç vakit kaybetmeden kimi cemaatlerin de buna kayıtsız kalmaması lazım. Yoksa bu gerçeği taraftarlarına şimdi söylemezler ise bu bağlıları bu gerçekleri başkalarından duyacaklar. Ve o zaman bu kişileri aynı çatıda tutabilmeleri mümkün olmayacaktır. İnşallah halkımız bu şekilde daha fazla kandırılmaya çalışılmaz ve Allah bu mazlum kandırılmış halkımıza Aziz İslam’ı bahşeder.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *