Selam ile (sayı 193)

Selam ile (sayı 193)

Öldürenin de, yaşatanın da Allah olduğuna inanan biz müslümanlar, bu inancımızın gerçek olduğunu yaşayarak da görüyor ve bir kere daha inanıyoruz bu gerçeğe..

Aziz Okuyucularımız!… 

94 yılı bitti, bu suretle İKTİBAS’ın 12. cildi de tamamlandı. Son dört sayısını çifter çifter yayınlamak zorunda kaldığımız dergimizin özellikle son sayılarının bize ait olan yazılarının baskı hatası bütün nüshalarda görüldüğünden biz bu sayıda bilhassa Selam İle başlıklı yazımızın okunamayan kısımlarına bu yazımızda yeniden değineceğiz. Aşağıdaki satırlarda bunları okuyacaksınız. 

1 Ocak 1981 tarihinde başlayan, ilk dört yıl 15 günde bir, ondan sonraki tarihlerde ise sayfa sayısını iki misline çıkararak ayda bir yayınını sürdüren İKTİBAS, Allah izin verdi ve 12. cildini tamamladı. 192 sayı dergi yayınladık. Bu sayı Türkiye şartlarında, hele de müslümanlar açısından, örneği Sebilürreşat dışında görülmemiş bir olaydır. Bunca yıl ve bunca sayıyı çıkarabilmek hem fikrî muhtevâ, hem siyâsi tavrımız, hem de Kur’an’a dayalı İslam anlayışımızın, bir diğer tabirle halkın dininin karşısına Hakk’ın dinini çıkarmamızın getirdiği zorlukları göğüsleyerek doldurulmuş bir 14 yıl olmuştur. Bu arada bazılarınızın bildiği gibi 1987 yılının 15 kasımında sol tarafımızda bir felç ile sabah gözlerimizi açmış ve bu felcin tedavisi için verilen ilaçları dokuz ay kullanmanın getirdiği bir durgunlukla tam 22 ay boyunca İKTİBAS’ı yayınlayamamıştık. Allah lutfetti. Tamamen iyi olduk, felci atlattık ve İktibas’ı yeniden yayınlamaya başladık. O gün bugündür yine devam ediyor yayınımız bildiğiniz gibi.. 

Bu arada ilki 23 Eylül 1990’da, ikincisi Şubat 1992’de, üçüncüsü de Şubat 1994’te olmak üzere üç defa kalb krizi geçirmiştik, iki kere anjiyo olduk ve kapalı bulunan damarlarımızın beş adet oluşu, kapalılık nisbetlerinin yüksekliği sebebiyle by-pass dedikleri damar nakli ameliyatı da yapılamamıştı, zira doktorlar bu riski göze alamamışlardı. 

Fakat öldürenin de, yaşatanın da Allah olduğuna inanan biz müslümanlar, bu inancımızın gerçek olduğunu yaşayarak da görüyor ve bir kere daha inanıyoruz bu gerçeğe.. Zira hakikaten Allah’tır ölüden diri, diriden ölü yaratan. Bizleri hiç yok iken ‘ol’ demekle olduran. Tayin ettiği ecelimiz dolmamış olmalı ki, kendisine sığınmamızı cevapsız bırakmamış ve bu kuluna hayat vermiş, yaşamını sürdürmesini sağlamıştır. Bundan dolayı ne kadar şükretsem azdır. 

Bu geriye dönüp bakmadan sonra gözlerimizi ileriye döndürelim ve bundan böyle de İktibas’ı yayınlamaya devam edeceğimizi, doğru düşünmeye başlayanların sayılarının artmasına çalışacağımızı, bunu hayatımızın sonuna kadar kendimiz, sonra da bu fikirlerle dolan kardeşlerimizin sürdüreceğine inancımızı belirtmek istiyorum. 

İktibas Türkiye’de insanımızı Kur’an’a yönlendiren, Kur’an’ın anlaşılabileceğini sürekli vurgulayan, düşündükçe ve anladıkça hayata geçirmeyi kaçınılmaz gören bir anlayışla Kur’an’ı sürekli okumayı, karıştırmayı, üzerinde düşünmeyi öğütleyen bir dergi olarak herkesin zihinlerindeki yerini almıştır. Mert, net, dosdoğru, açık, insanların veya sistemin levminden çekinmeden, çekinilecek şey olarak yalnızca Allah’ı gören bir anlayışla yayınını sürdüren İktibas’ı artık tanıyorsunuz, biliyorsunuz. Mesajına vakıf oldunuz. Bundan böyle artık iş sizlere düşüyor. İktibas’ın bu mesajına destek vermek, okunmasını yaygınlaştırmak, aboneler bulmak, toplu miktarlarda alarak (abone olarak) çevresindekilere okutmaya çalışacak kardeşlerimize ve onların ilgilerine ihtiyacımız vardır. Bunu yapınız, kendiniz için yapacaksınız, zira sevabı size yazılacaktır. 

Geçen sayımızın Selam İle’sinde sizlere duyurmak istediğimiz hususlar şunlardı:

1. Anlam Yayınevimiz Ercümend Özkan’ın “İNANMAK VE YAŞAMAK” isimli kitabının ikinci baskısını yayına hazırlıyor. Kitabın tashihleri bitmiş olup, matbaa masrafları ve kağıt parasını bulur bulmaz baskıya geçilecek ve kısa zamanda kitab haline gelecektir. Sizlere duyurulacaktır. Birinci baskısı tamamen tükendiğinden arayanlar için bunu duyurmak istiyoruz. 

2. Yine Ercümend Özkan’ın Anlam Yayınevinin üçüncü kitabı olarak hazırladığı “LAİKLİK-DEMOKRASİ ve İSLAM” isimli kitabı da redakte edilmeye başlanılmış ve yayına hazırlanmaktadır. 

3. Yine yayınevimizin dördüncü kitabı olarak romancımız Ali Ekmel Okur’un “AZGIN” isimli romanının dizgisi bitmiş, tashihi için yazarına gönderilmiş olup, son şeklini almaktadır. 

4. Yine Ercümend Özkan’ın “KUR’AN’A GÖRE İLMİHAL” isimli kitabının da yayına hazırlandığını duyurmak istiyoruz. Bu eser alanında belki de ilk olacaktır. Dikkatle ve ilgiyle karşılanacağı ve insanımızın ilgisini çekeceği inancındayız. 

5. Bir başka konu olarak İktibas’ı bastırdığımız matbaayı değiştirdik. İlgisizliklerinin dergimizi perişan etmesine bundan önceki çift sayımızda şahit oldunuz. Sorumsuzca “başında dursaydınız” demeleri de üstüne tuz-biber oldu. Bir başka matbaada, önceleri bastırdığımız Turkish Daily News matbaasının Web Tesislerinde basılacak ve daha net baskılı olacaktır. 

6. Büromuza gelenlerin yakından bildiği gibi yıllardan beri oturmakta bulunduğumuz daireyi, dergimizin okuyucularına açarak, sürekli bir şekilde gelebilmeleri, oturup, okuyabilmeleri ve muhtelif konulardaki Video kasetlerini seyredebilmelerini sağlıyoruz. Bir hafta içinde bu gerçekleşecektir inşaallah. Baştan ayağa elden geçirdik ve tertemiz bir yüz ile sizlere çıkarıyoruz büromuzu. 

Burada haftalık konferanslar, seminerler, video gösterileri olacak ve hemen her gün büromuza gelenler günlük gazeteleri, haftalık, aylık dergileri okuyabilme imkanına da kavuşacaklardır. Bu konuda özellikle üniversiteli gençlerimizin bir gazete bile okuyamadıklarını biliyoruz. Zira bugün bir gazete alabilmenin bile aylık faturası yarım milyonu bulmuştur. Onları ve imkanı dar olanları bu sıkıntıdan kurtaracağız. Hepinizin memnun olacağına inanıyoruz. 

Burada ayrıca en muhtevalı kitaplardan ve son yayınları da takip ederek her birinden beşer adet koyacağımız bir kütüphanemiz olacak ve kitab alamayan, alamadığı için okuyamayan kardeşlerimizin yararlanmasına sunacağız. Belki 100 çeşit kadar olacaktır ama bu yüz çeşit kitab seçme kitablar olacak ve hizmetinize sunulacaktır. Ödünç verilecek, okuyup, getirerek, başkalarını alabileceksiniz. 

“Tasavvuf ve İslam” isimli eserimiz az miktarda kalmış olup beherinin fiyatı 200.000.-TL.’sıdır. İsteyenler P. Çeki ile bedelini gönderip isteyebilirler. 

193. sayımızla 95 yılının ilk sayısını elinizde bulunduruyorsunuz. Bu 13. yıl için abone olmanızı, abone bedellerinizi vaktinde, yani şimdi ve peşin olarak ödemenizi istiyor ve bekliyoruz. Zira vaktinde ödeyeceğiniz abone bedellerinin bir anlamı vardır. Bugün ödemeniz gereken 500 bin lirayı yılın sonunda öderseniz, biliniz ki bize zulmediyorsunuz. Müslüman ise zulmetmez, iki taksitte de olsa Ocak ve Şubat/95 aylarında, yani yılın başında abone bedellerini ödeyiniz ve çevrenizden de yeni aboneler bulunuz. 

Herkesin bir yan geliri olur veya bir yan geliri olması için çalışır. İktibas ise 14 yıldan beri bizim ‘YAN GİDERİMİZ’dir. Bunu birçoğunuz yakından biliyorsunuz. Bugünün şartlarında gerçekten masraflarına yetişmek mümkün olmuyor. Hele de aboneler ve bayiler sattıkları dergilerin ve abonelerinin karşılığını göndermeyince hakikaten perişan oluyoruz. Şu geride bıraktığımız 15 gün içinde SEKA kağıdına iki defa zam yaptı ve bu zamların toplamı % 30’lara vardı. Zaten 94 yılı içerisinde yapılan zamlar % 140’ı bulmuştu. Müflis tüccar veresiye defterini karıştırırmış sözünün ifade ettiği anlam gibi beceriksiz devlet de elindeki KİT’lerin mallarına zam yapmaktan başka bir işe aklı ermeyen ve beceremeyen bir devlettir. Bunu hepiniz yakından yaşıyorsunuz. Yalnız posta parasına şu anda her sayı için 13.5 milyon lira ödemek zorunda kaldığımızı söylersek gerisi hakkında kolayca bir fikir edinebilirsiniz. İç kağıdı, kapak kağıdı (kuşe), baskı bedeli, posta masrafı, kapak baskısı, dizgi, personel, kira, telefonları da dahil ediniz karşınıza ne çıkıyor görünüz. Ne olur lütfen bizi anlayınız ve şayet benimsiyorsanız yardımcı olunuz. Yakın çevrenizden bulacağınız 20-25 abone için bize yazınız ve size posta ile değil, adreste teslim kargo ile ayağınıza kadar gönderelim. Zira bugüne kadar PTT’nin yalnız zararını gördük ve yararını görmedik. Kargo ücretleri daha yüksek olduğu için 20-25 adet istenmesi halinde hem kaybolması mümkün olmuyor, hem kısa zamanda elinize geçiyor ve hem de çevrenizde aynı fikirlerin yayılmasına yardımcı oluyorsunuz. Sizlerden bunu bekliyoruz. 

İKTİBAS’ın 193. sayı ile başlayan 95 yılı yıllık abone bedellerini ödemelerini bekliyoruz, yeni abonelerle birlikte.. 

Bayilerimizin de sattıkları dergilerin bedellerini ve satamadıklarının iadelerini yapmalarını bekliyoruz. Bundan böyle abone bedelini peşin ödemeyenlere ve sattıkları dergilerin bedellerini ödemeyen bayilere dergi gönderilmeyecek ve kesilecektir. Zaten bunu bu sayıdan itibaren geniş çapta uyguladık ve ayıklamaya devam ediyoruz. Ocak ayı sonuna kadar abone bedelleri ve bayilerin borçları ödenmelidir ki dergilerini alabilsinler. Aksi takdirde kesinlikle göndermeyeceğiz. Ondört yılı geride bıraktıktan sonra artık bu işe bir son verelim ne dersiniz, hakkımız yok mu? 

Bizden PARASIZ dergi isteyenlere de artık bir yeni önerimiz vardır. Bundan böyle parasız dergi istenilmemelidir. Bunu isteyecek kimse çevresinden, esnaftan v.s. en az 5 abone bulmalı, adres ve bedellerini bize yollamalı ve kendisinin de altıncı kişi olarak PARASIZ ABONE edilmesini istemelidir. Biraz da sizler yorulunuz olmaz mı? Yorulmak hep bize mi farz!. Madem seviyor ve okumak istiyorsunuz, bu takdirde çevrenizin de okuması ve yararlanması için onlardan aboneler bulunuz, paralarını alınız ve hepsini birlikte adresleriyle (POSTA KODLARI DAHİL) bize gönderiniz. Kendi adresinizi de yazınız ki size de PARASIZ gönderelim. Artık biraz tembellikten kurtulun da çalışın olmaz mı? 

Adresleri değişenler, değişen adreslerini kısa zamanda bize bildirmelidirler. 

ADRESLERİNİZİ MUTLAKA POSTA KODLARINIZLA birlikte bildiriniz ve unutmayınız Posta Kodunuz adresinizin ayrılmaz bir parçasıdır, tıpkı kapı numaranız, mahallenizin adı gibi. 

Bu ayın önemli gördüğümüz olayları ile ilgili yorumlarımız dikkatinizi çekecektir. Kavramlarda okuyunuz  BAŞKANLIK ne demektir ve gerçeği nedir, anlamaya çalışınız. 

Hala devam eden Ali Ekmel Okur’un sorularına verdiğimiz cevaplar bundan böyle de sürecektir. Zira yeni soruları gelmiştir Sayın Okur’un.. İlginizi çektiğini ve ilgiyle okuduğunuzu düşünüyorum. 

Onat Kutlar isimli birinin bir otelde atılan patlayıcı sonucu ölmesi, hiçte hoş değildir. Bu tür olaylar kime karşı, kim tarafından yapılırsa yapılsın müslümanların tasvib edebileceği bir şey değildir. Ne var ki hayatlarından Allah’ı çıkarmış, O’na yaşamında hiç yer vermemiş bütün laiklerin de olduğu gibi sonunda bütün yaratılmışların O’nun huzurunda toplanacağı, O’na döndürüleceği bilindiği halde, sanki döndürülmeyeceklermiş gibi bir yaşam sahibi olmaları düşündürücüdür. Filan camide cenaze namazı kılınıyor. Şeriatın sahibi olan Allah olmasına rağmen O’na döndürdükleri adamı O’nun şeriatını kınayarak, lanetleyerek döndürüyorlar bu ölüyü onu yaratana.. Bu nasıl iştir demeyiniz. Laik Türkiye’de benzerlerinden geçilmeyen bir iştir. Ölünüzü hem camiye götürecek, hem de Allah için yapılmış bu toplantı yerlerinde ölüyü Allah’a döndürürken o Allah’ın gönderdiği şeriata lanetler yağdıracaksınız ve de bundan sonra hangi yüzle o şeriatın sahibinden mağfiret, af bekleyebileceksiniz, anlamak doğrusu mümkün görünmüyor. 15 Ocak 1995 tarihli YENİ YÜZYIL’ın PERSPEKTİF sahifesinde yayınlanan yazısında Amerikalı Profesör’ün dediği gibi Laiklik “Otoriter rejimlerin, topluluklar üzerindeki din etkisinin kaldırılması için uyguladıkları programlar sayesinde kabul edilebiliyor. Atatürk’ün yönetimi altındaki Türkiye ve Mao’nun yönetimi altındaki Çin buna en iyi örnek” değil midir gerçek? Laikliğin Türkiye’de Stalinist yöntemlerle halka zorla kabul ettirilmeye çalışıldığını yazar dururuz. Bakınız akıl için nasıl da birdir doğrunun yolu.. Elin Amerikalı gavuru da biliyor ve görüyor ki Türkiye halkı Cumhuriyetle başlayan despotluğun sonucu olarak İslam’dan uzaklaştırılmak istenilmiştir ve bu politikalar bazı değişikliklerle hala sürdürülüyor. Fakat nafile bütün bu gayretler, laikler şunu veya bunu vesile ederek ne kadar da yürüseler yolları aşındıramayacaklardır. Ne kadar da bağırıp, çağırıp, lanet de okusalar şeriat vakur tavrı ile geliyor. Dilerseniz yoluna dikiliniz, bizden söylemesi, ayak altında kalmak istemiyorsanız, ezilmek istemiyorsanız kenara çekiliniz, selama durunuz ve şeriatın yüceliğine şapka çıkarınız. Geliniz yapınız bunu, zaten şurada ne kadar kaldınız ki, topu topu bir vapur dolusu bile yoksunuz, yapmayınız, kendinize yazık etmeyiniz, inanınız üzülüyor. Tıpkı Resulullah’ın Bedir’de Ebû Cehil’e üzüldüğü gibi, inanınız üzülüyor, gelin aklınızı başınıza alınız. Allah’ın inananların yanında olduğunu, laikliğin yanında olmadığını görünüz artık.. Sosyalizm nasıl çöktü ve ümitle başlayanlarını hüsranlara boğdu ise, sizler bâri bu duruma düşmeyiniz.. Üzülürüz.. 

Bu arada okuyucularımıza duyurmak istediğimiz bir şey de, yayına başlamadan önce, Sabah grubunun çıkardığı YENİ YÜZYIL isimli günlük gazetede ayda iki kere yazı yazmamız istenmiştir. Biz de hangi konuda yazacağımızı ve neler yazacağımızı kendimiz takdir etmek şartı ile yazacağımızı belirtmişiz. Onlardan kaç daktilo sayfası yazabileceğimizi sormuşuz ve iki daktilo sayfasını geçmese iyi olur isteklerini de biz kabul etmişiz ve yazılarımızı gönderiyoruz. İlki 24 Aralık Cumartesi, ikincisi ise 7 Ocak Cumartesi günü gazetede yayınlanmıştır. Bundan böyle de yayınlanacağını sanıyoruz. Bakalım ve görelim. Herhangi bir değişiklik veya çıkarma halinde bunu en çok bir kez yapabileceklerini, yaptıkları yazının son yazı olacağını da belirtmişiz. Bu hususu da okurlarımızın bilgisine sunmayı bir görev bilirim. 

Cilt kapakları hazırlanmış ve bize gelmiştir. 12. cildin kapağının her biri 75 bin liradır ve bedelini gönderenlere gönderilmektedir. Tek renk olup siyahtır. 

Bundan ikibuçuk ay kadar önce Niğde’de “İSLAM’IN ANLAŞILMASININ ÖNÜNDEKİ ENGELLER VEYA KUR’AN NASIL ANLAŞILIR!.” konulu bir konferans için çağrılmıştım. Biraz da körfezde kalan bir şehir olmasına rağmen konferansı tertipleyenlerin ufuk açıklığı, uyanıklığı sonucu konferans çok verimli geçmiş ve karlı havada salon dolmuştu. 

Şimdi bundan on gün kadar önce yine Niğde’ye aynı kardeşlerimiz bir Kitab Fuarı açmış ve etkinlik olarak da bir panel düzenlemeyi düşünmüşler. Bu kitab fuarı, bir yanı kardeşlerimizin NİĞDE KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ adı ile faaliyet gösteren derneğin sergilediği kitablar, diğer yanda da solculukları ile bilinen Dost Kitabevinin sergilediği kitablardan oluşmuştu. Paneli de böyle düşünmüşler ve “TÜRKİYE’DE SİYASAL KÜLTÜRÜN OLUŞUMU” konulu panele konuşmacı olarak eski maliye bakanlarından, Birleşik Sosyalist Partisinden aday olmuş ama kazanamamış Adnan Başer Kafaoğlu ile Türkiye İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Yalçın’ı Dost Kitabevi, bizi de adını verdiğimiz dernek çağırdı. 8 Ocak Pazar günü saat 14.30’da SHP’li Belediye Başkanı’nın tahsis ettiği Belediye Konferans, aynı zamanda Nikah Salonunda panelimiz başladı. Belediye Başkanı da hanımı ile birlikte dinleyenler arasında idiler. Müslümanlar ve solculardan oluşuyordu izleyiciler. Gayet güzel geçen bu panelin video kasetini inşaallah dergimize gelenlere ilan edilen günlerde izlettirmek istiyoruz. Burada uzun uzun bahsetmektense canlı olarak izlemek daha uygun olacaktır. 

Nasib olursa Ramazan’ın ilk günlerinde Fecr Yayınevince düzenlenen sempozyumda “TÜRK TOPLUMUNDA KUR’AN’IN YERİ” konulu bir bildiri sunacağım. 3-4-5 Şubat günleri sürecek olan bu sempozyuma katılınız, derim.

Yine Ramazan içinde Allah kısmet eder ve geride bıraktığımız iki ramazanda olduğu gibi kalb krizi geçirip acil serviste yatmazsam Erzurum’a konferans vermeye gideceğim, davetli olarak.. Mahallî televizyonlarda konuşacağım. 

Yine görüşmek dileğiyle, Allah’a emanet olunuz ve unutmayınız ki İslam güneşi yükseldikçe ısısı insanları aydınlatıyor.. Bu ısı ve ışıktan yararlanınız ve güneş görmeyen izbe yerlerde yaşamlarını sürdürenleri güneşlenmeye çıkarınız, ellerinden sabırla tutup yardımcı olunuz.. Onları Kur’an’ı okumaya teşvik ediniz, ki onlar da Kur’an’daki gerçeklerin sövülecek değil, övülecek gerçekler olduğunu görsünler. Allah yardımcınız olacaktır. Yine görüşmek umuduyla.. 

Ercümend Özkan

(İktibas, ocak 1995, sayı 193)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *