Her şiirinde ayrı bir imge fırtınasıyla göndermelerde bulunan Akkanat, okuyucusuna belleğinin derinliklerinde gezinen ve özenle biriktirdiği, çok değer verdiği bilgileri zarifçe sunuyor.
Muhammed Işık
İyi bir sanatçı ve kültür emekçisi muhalif bir ruha sahip oluyor. Onlar yeni üretimler yaparken korkuyu ve kaygıyı gözden ve gönülden uzak tutuyorlar. Neticede ister zevk, isterse de toplum için olsun sanat, objektiflik ve çoğu zaman da döneminin ruhunu yansıtmak anlamında güncellik istiyor.
Cevat Akkanat, bir kültür emekçisi olarak işinin hakkını veriyor. Üretirken korkusuzca zihin jimnastiği yapıyor. Sürekli bir arayış içinde olduğundan aradığını bulmak için her türlü fedakârlığı yapıyor. Zihninde yer eden her ne varsa ona denk düşecekleri gözlemliyor, okuyor veya dinliyor.
Akkanat, arka bahçelere girmeyi sevmediğinden, sırtını bilgiye yaslıyor. Azıcık da olsa arka bahçede es kaza bulunan yol arkadaşını doz kontrolüne ihtiyaç duymadan eleştirmekten çekinmiyor.
Onun eleştiri kültürü ve sert sayılan kalemi veya dili, bağnazca eleştirmek veya bir başka arka bahçe savunucusu olmaktan kaynaklanmıyor. O sadece sanatçının veya kültür işçisinin omurgalı olmasını istiyor, eleştiri getirirken dost düşman ayırt etmiyor. Eleştirileri bel altı olmadığından ve muhatabını minder dışına çıktığı için uyardığından dolayı Akkanat’ın emek verdiği değerleri sımsıkı savunduğunu gösteriyor. Bir başka gösterge değeri belki de onun mükemmele olan ilgisi ve beklentisidir. Yeni çıkan kitap ve dergileri didik didik edip dişe dokunur bir yazı veya şiir araması, sosyal medyada dahi olsa ilgisini çekeni özenle takip edip ondan üretime değer sözler bulmaya çabalaması da onun savunuculuğunu bir örnektir.
Akkanat yol arkadaşı saydığı kültür, sanat ve edebiyat emekçilerinin yakasına yapışırken, onları eleştirirken kendisine dair bir talebi de olmuyor. Yazar ve şair, ünü veya namı ne olursa olsun, farkındalık üretmiyor, topluma yeni bir söz söyleyemiyorsa Akkanat’ın pençesinden kurtulamıyor. Akkanat ayrıca kendi üslubunca toplumsal olaylara, olgulara, insani muamelelere ve devlet toplum ilişkilerine dair eleştirilerini şiire aktarıyor. Haksızlık karşısında susmayan şair, yeri geldikçe lafı gediğine koymaktaki hünerini şiir yoluyla da gösteriyor.
Gülümse Kulübü (KDY, İst., 2021) , böylesine Akkanat kokan bir kitap. Şair “Hamam” şiirinde Arif Ay ve İbrahim Tenekeci’ye göndermede bulunarak başlıyor neredeyse kitabına. “Cemiyet ne yapsın şuara pusar /hakka yaslanmayan ha şöyle sussun.” Hemen ardından gelen şiirde ise bu sefer nasipli olan Nazım Payam oluyor. Daha sonra Akkanat, devrin sosyal ve siyasal aktörlerine, şair ve yazarlarına kendi üslubunca verip veriştiriyor. Bunların neticesinde “ne nedim bıraktın ne sezai karakoç/akkanat’ı kükrettin şi’r-i hakikiyi bir de” diyerek yaşadığımız sosyal dönemin sorunlarını gözler önüne sermeye çalışıyor.
Akkanat, okuduğu şair ve yazarları şiirlerinde öyle güzel işliyor ki, okuyucusu bu ince ve narin işlemeleri çözmek için biraz zihin egzersizi yapmak zorunda kalabiliyor.
“savaşma seviş çağını ters yüz etmiş silvia/plath diye mermi attım doğuda ben pilottum.”
“sarı turna kuşunun evi çin’de/çe an diyor ki onunla gezdim/senin içinde.”
“el sallıyor pinochet mütebessim garibim/bin lanetle elveda diyor muhabbetin.”
Her şiirinde ayrı bir imge fırtınasıyla göndermelerde bulunan Akkanat, okuyucusuna belleğinin derinliklerinde gezinen ve özenle biriktirdiği, çok değer verdiği bilgileri zarifçe sunuyor. Okuyucusundan da derinlemesine bir okuma, tefekkür ve araştırma bekliyor doğal olarak. Hazır şekilde zerk edilen bilgi bombardımanı yerine nitelikli okurun bile okurken düşüneceği, belki tekrar tekrar okuyacağı şiirler var Gülümse Kulübü’nde.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *