Tarih boyunca mevcut iktidarların gözetiminde ve koruyuculuğunda olan kültürel hareketler uzun soluklu olmamıştır.
İbrahim Eryiğit
Son söyleyeceğim cümleyi ilk başta söyleyeyim: Tepeden inme yöntemlerle asla kültürel iktidar olunamaz, olunur görünse bile bu hem kısa süreli olur hem de geleceğe kötü bir miras olarak kalır, gelecekte yapılacak olan olumlu girişimleri baltalar. Kültürel iktidar olma iddiası ve eylemi, içinde ister istemez bir aşağılık kompleksini barındırıyor. Böyle bir psikolojiyle kültürel iktidar olunsa bile temelsiz ve içi boş bir yapı ortaya konulacaktır. Mevcut siyasi gücün himayesinde ve gözetiminde kurulan kültürel yapı, sivillikten ve muhaliflikten yoksun, besleme ve kapıkulu müteşairleri / sahte yazarları ön plana çıkaracaktır. Sanat, edebiyat ve kültür adına sahne alan bu aktörlerin ortaya koydukları ürünler de iktidar yandaşlıklarını sağlamlaştırma gayretiyle bezeli olacağı için, günümüzdeki gerçek edebiyat ve kültür adına yapılan olumlu çalışmaları da koyu bir gölgeyle örtmeleri kaçınılmaz olacaktır.
Tarih boyunca mevcut iktidarların gözetiminde ve koruyuculuğunda olan kültürel hareketler uzun soluklu olmamıştır. Tam tersine mevcut iktidarların haksız uygulamalarına muhalif bir söylem geliştiren kişi ve grupların düşünceleri ve eylemleri, erdemli insanların gönüllerinde yankılanmaya devam edecektir. Resmi destek ve payandalarla kültür, edebiyat ve sanat adına kurulan ve sürdürülen vakıf, dernek, dergi, yayınevi… gibi kuruluşlar, söz konusu destek bir şekilde sona erdiği zaman yok olmaya mahkûm olacaktır. Resmi ve STK adı verilen yarı resmi kurum ve kuruluşlar tarafından verilen çoğu ödülün, o ödülü veren yapıya olan sadakat göz önünde tutularak verildiği bilinen bir gerçektir. Çoğunlukla, ödül verilen kişinin liyakatinin ve eserin içeriğinin sanatsal ve kültürel gücü önemli değildir burada.
Ülkemizde, hangi görüşten olursa olsun gücü elinde bulunduran kamu kuruluşlarının ve belediyelerin kendi yandaşlarını, beslemelerini ve kapıkullarını oluşturma ve kollama gayretleri devam ettiği sürece, kültürel iktidar olma düşüncesi içi boş bir söylemden öteye gitmeyecektir. Bu vasıfta bir düşünce eyleme geçse bile yerel anlamda görece bir başarısı belki söz konusu olabilir ama ulusal bir kuşatıcılığından asla bahsedilemez. Evrensel olma olasılığı söz konusu bile olamaz.
Burada bir parantez açarak, konuyu kitap ve dergi gönderi ücretlerine getirmek istiyorum. Geçtiğimiz yıla kadar, ağırlığı bir kilograma kadar olan kitap ve dergi gönderi ücreti PTT Kargo’da 3,25 TL iken, % 400 (yanlış okumadınız, yazıyla yüzde dört yüz) zam yapılarak 16,25 TL’ye çıkarılması kültürel iktidar olmamak için nasıl bir gayret içinde olunduğunun açık bir göstergesi olarak dikkatleri çekiyor. Özel kargo şirketleri de bu zamdan nemalanarak, 20 TL bandının üstüne çıktılar.
‘Devlet kitap basmaz’ gibi ucube bir anlayışın peşine düşen yetkililer, MEB ve Kültür Bakanlığı yayınlarını durdurup, ilgili kitabevlerini kapattılar.
Günü kurtarma ve köşeyi dönme gibi amiyane bakış açılarına sahip kişilerce oluşturulacak bir paradigmanın günümüz insanının akıl ve gönül dünyasını kuşatamaması son derece doğaldır. Böyle bir anlayışa kaynaklık eden düşüncenin klasik anlamda sağcılık, muhafazakârlık, hurafelerle örülü bir din anlayışı, muhalif düşüncelere tahammülsüzlük ve akabinde kaba kuvvet barındırıyor olması, ‘kültürel iktidar nasıl olunmaz?’ sorusuna en doğru cevap olsa gerek.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *