“Klâsik şairlerimiz, söze ve yazıya bayağı kelime ve deyimler katmamayı ‘asâlet’ olarak tanımlamışlar. Edebiyatı, ‘yuvarlaklaştırıp’, ‘yer bulma sanatı’na indirgemek nedir peki?
Muhammed Işık
Cevat Akkanat, vaktiyle Milli Gazete’de yazdığı edebi yazılarından bir seçki yaparak Festivalde Şempanze kitabını hazırladı. Genel itibarıyla, köşe yazılarının kitaplaştırılmasında kaliteyi yakalamak oldukça zordur. Lakin Cevat Akkanat, kendisinden beklenen bir beceriyle, eleştiriyi de başarıyla yaparak belli bir kaliteyi yakalamış.
Akkanat, Tan Tan Traska, Edebiyat Hayat Memat, Köpekler Lügati gibi kitaplarıyla edebiyatseverlere hizmet ederken özgünlüğünü ortaya koymuştu. Yazılarını karşısındakiyle sohbet ediyor gibi bir üslupla oluşturan yazar, hicivle imgeyi sentezleyen bir dil kullanıyor.
Çoğunluğun yaklaştığı gibi olaylara yaklaşmayan yazar kendine özgü bakışı eserlerine yansıtıyor:
“Ayrıntılarladır benim işim. Ortalıkta fink atıp duran, dolayısıyla hemen herkesin oyuncağı olan olaylarla, gelişmelerle ilgilenmekten mümkün mertebe koruyup kollamaya çalışırım kendimi. Böylesi bir tutum, en azından, can sıkıcı ortamları yok etmek için birebirdir.”
Olaylara bakarken ayrıntılara girmeyi seven yazar, usul ve teknik açısından objektif ve eleştirel bir bakış açısıyla farkını ortaya koyuyor. Yazarların özgün eserler üretmek yerine taklitçiliğine veya birilerine yaranmaya dönük yazılar, eserler üretmesine şiddetle karşı çıkan Akkanat, bu hususları keskin bir eleştiriye tabi tutuyor.
“Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş…
Bu söz tencere için geçerli olabilir.
İnsan yuvarlanmaya teslim edip kendisini, bırakırsa boşluğa, evet, kapaklanma diye bir akıbete ulaşabilir.
Oysa ‘insan’ yuvarlanarak var olan bir yaratık değildir. Ayakta durur. Aklını kullanır. Tercihleri vardır. Yerini belirler. Saf tutar. Hakkı tutar.”
İnsanın, özellikle yazıyla haşır neşir olanların gaflete düşmesini, kendine ve varlığına ihanet etmesini kabullenemiyor. Bunun yanı sıra sanatsal değerlere gereken önemi vermeyenleri de uyarıyor:
“… Aşk ahlâkına ters düşmüş kızlar gibi ‘takılanlar’ çıkıyor sanatın karşısına kimi zaman. Sanatkârlığı, hadi sınırlayalım, diyelim ki şairliği, birtakım sihirli işler çevirmek şeklinde algılıyor olmalı böyleleri.”
İşini ciddiyetle yapmayanlar, gereken özeni göstermeyenler, Akkanat’ın fırçasından kaçamıyor.
“Neymiş, edebiyatı sevdirmekmiş. Liseli gençlere bir de. Ve üstelik edebiyat öğretmeni marifetiyle. Bırakın Allah’ı severseniz, bırakın gençleri; sevmenin (‘Edebiyat Öğretmeni’ hikâyesine atıf yaparsak, ‘aşk’ın) dahi gelgeç bir duygu olduğu bir çağda, neymiş, kimin haddineymiş edebiyatı sevdirmek…”
Cevat Akkanat’ın Festivalde Şempanze kitabında yer alan, “İsrafın Başı ve Bacağı”, “Obama, Niye Geldin ‘Oba’ma?”, “Ebesi Başka Babası Başka İsimler”, “Şairin Tayyaresi”, “Temsilde Hata” veya “Ergenekon’un Edebî Yansıması” gibi başlıklar, oldukça dikkat çekici. Bunun dışında, kitabı oluşturan metinlerin her biri okunmaya ve tefekkür etmeye değerdir.
“Klâsik şairlerimiz, söze ve yazıya bayağı kelime ve deyimler katmamayı ‘asâlet’ olarak tanımlamışlar.
Edebiyatı, ‘yuvarlaklaştırıp’, ‘yer bulma sanatı’na indirgemek nedir peki?
Mehmet Âkif böyle teşebbüs sahibi ‘şuarâ’ için “İyi gün dostu herifler, o ne yardakçı gürûh/ O ne müstekreh adamlar! Hani bakmak mekrûh./Dalkavukluktaki idmanları sermâyeleri…/ Onlar azdırdı, evet, başlıca pespâyeleri.” diyor ve onlar için şu nidâyı ediyor: “Vâ-esefâ”…”
(Festivalde Şempanze, Cevat Akkanat, SR Yay., Ank., 2020)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *