Büyük Sıfırlama konusunda yazılanlar ve yapılan toplantılar incelendiğinde tartışmaların şu an “neden” konusuna yoğunlaştığı ve bu fikri meşrulaştırmaya yöneldiği, ancak bu sıfırlamanın “nasıl” yapılacağı konusuna henüz geçilmediği görülüyor.
Prof. Dr. Elif Nuroğlu / AA
2020 yılının ilk yarısında Dünya Ekonomi Forumu (WEF) Başkanı Klaus Schwab ve Galler Prensi Charles tarafından ortaya atılan “Büyük Sıfırlama” (Great Reset) kavramı yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrasında dünya ekonomisini yeniden inşa etme ana fikri etrafında şekilleniyor. Büyük Sıfırlamanın fikir babaları bütün dünyanın bir yıldan fazla bir süredir altında ezildiği Kovid-19 pandemisini bir “fırsat penceresi” olarak görüyor ve bu fırsat iyi değerlendirilirse dünyanın gidişatına yeni bir yön verilerek daha yeşil, daha adil, sürdürülebilir ve daha katılımcı bir dünya yaratabileceğini düşünüyorlar.
Kovid-19 krizinin yol açtığı siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde mevcut sistemin eksikliklerini gözler önüne serdi; var olan eşitsizlikler Kovid-19 ile daha da arttı. Küresel dünyanın içinde bulunduğu durumu sanki dışarıdan gelen başka bir güç yaratmışçasına, şu an dünyanın önde gelen liderleri ve iş insanları tarihi bir dönüm noktasında olduğumuzu, tüm sistemi yeniden başlatarak dünyadaki pek çok sorunun çözüleceğini iddia ediyorlar.
Büyük Sıfırlama’nın bileşenleri
Büyük Sıfırlama fikri dördüncü sanayi devriminden faydalanma, bölgesel kalkınmayı güçlendirme, küresel işbirliğini canlandırma, sürdürülebilir iş modelleri geliştirme, çevreyi iyileştirme, sosyal sözleşmeleri, beceri ve işleri yeniden tasarlama ve ekonomik toparlanmanın şekillendirilmesi olarak yedi ana başlık altında açıklanıyor. Alt başlıklarda ise pek çok detay var; LGBTI katılımı bile düşünülmüş.
Büyük Sıfırlamanın fikir babalarına göre Kovid-19 sonrası dünyanın toparlanması için eğitimden sosyal sözleşmelere ve çalışma koşullarına kadar pek çok alanda köklü değişiklikler yapılmalı, ülkeler birlikte hareket etmeli, tüm endüstriler yeni koşullara ve çalışma şekillerine uygun olarak dönüştürülmeli. Çünkü Kovid-19 pandemisinin ekonomik büyüme, kamu borcu, istihdam ve insan refahı üzerinde ciddi ve uzun vadeli sonuçları olacak ve bu sonuçlar sosyal tansiyonu yükseltecek, zaten kötüye giden küresel ısınma ve çevre sorunları ile birleşerek sorunlar yumağı büyüyecektir. Bütün bunlara artan gelir dağılımı eşitsizliği de eklenince çok kırılgan bir iktisadi yapı ile karşılaşılacak ve günü kurtarmaya yönelik politikalar yetersiz kalacaktır. İşte bu nedenle ekonomik ve sosyal sistemlerin yeni temeller üzerinde sıfırdan inşa edilmesi gerekli.
Büyük Sıfırlamanın savunucularına göre pandemi, insanların yaşam tarzında ve iş yapış şekillerinde gerektiği zaman hızlı ve radikal değişiklikler yapabildiğini gösterdi. Eski alışkanlıklar terk edildi. Bu süreç herkese gerektiği zaman hızlıca dijitalleşebildiğimizi de göstermiş oldu. Bu noktada dördüncü sanayi devrimi ve akıllı teknolojilerin büyük sıfırlama amacına yönelik temel bir araç olarak kullanılması hayati bir önem taşıyor. Ancak şimdiye kadar devlet müdahalesinin asgari düzeyde kalması ve piyasanın ana karar verici olması gerektiğini düşünenler, devletin büyüyerek ve daha kontrolcü bir şekilde geri gelmesi fikrini savunmaya başladılar. Büyük Sıfırlama yolunda özel sektörün hükümetlerle kol kola çalışması bekleniyor. Çünkü ünlü Davos toplantılarının ve Dünya Ekonomik Forumu’nun olmazsa olmazı olarak küresel büyük şirketlerin her şart altında kâr etmesi ve planlanan büyük sıfırlamadan aslan payını alması gerekiyor.
Büyük Sıfırlama nasıl yorumlanıyor?
Büyük Sıfırlamanın yedi unsurundan biri “Endüstri 4.0 devriminden faydalanmak” şeklinde belirtiliyor. Bilindiği gibi dijital dönüşümle birlikte tüm elektronik cihazlar akıllı hale gelecek, sensörler yardımıyla birbirleriyle iletişim kurup ihtiyaç halinde yapay zekâ yardımıyla kendi kendine karar verebilecek. Bir yandan Endüstri 4.0 Devrimi kapsamında bireysel iletişim cihazları, evdeki beyaz eşyalar, üretimdeki makineler ve arabalardaki elektronik sistemler gibi etrafını algılayan cihazlar marifetiyle devasa miktarda veri üretilen ve bu veriyi her an işleyen bir dünya tasarlanırken, bir yandan da Büyük Sıfırlama adı altında her alanda yeni bir sayfa açılması ve dünyanın sıfırlanması fikri ortaya atılıyor. Bu iki plan birleşince insanın tüm hareket ve hatta düşüncelerinin bile izlendiği George Orwell’ın 1984 romanında tasarlanan bir dünya akıllara geliyor. Bu bakımdan Büyük Sıfırlama ve 4. Sanayi Devriminin teknolojiye ve teknoloji şirketlerine büyük vurgu yapması bu girişimin pek de masum bir yeni dünya tasavvuru olmadığı, arkasında çok daha karanlık ve saklı planlar olduğu şeklinde yorumlanıyor.
2014 yılında IMF Başkanı Christine Lagarde’ın Dünya Ekonomi Forumu’nda ekonomik sistemin sıfırlaması konusunu gündeme getirmiş olması ve Klaus Schwab’ın pandemi henüz altı ayını doldurmadan “Kovid-19: Büyük Sıfırlama” isimli bir kitabı piyasaya sürmesi göz önüne alındığında Kovid-19’un bile bu planın bir parçası olduğu konusunda pek çok komplo teorisi dillendiriliyor.
Bazı yorumcular ise pandemi sonrası dünyada pek çok dengenin değişeceğini söylüyor ve şu an gücü elinde tutan WEF, IMF, Dünya Bankası ve büyük şirketlerin bu değişimi yönlendirmek için Büyük Sıfırlama fikrini ortaya attığını ve tartışmaları tekelleştirmeye çalıştıklarını iddia ediyor. İşte bu nedenle Büyük Sıfırlama teorisi pek çok kişiye anlatıldığı gibi “daha adil, daha yeşil ve daha eşitlikçi” bir dünya sözü vermekten ziyade dünyadaki mevcut sistemi elinde tutan güçlerin yeni bir planı olarak görülüyor. Büyük Sıfırlama kapsamında gündeme getirilen, paydaşlar arasında serbest veri akışı ve fikri mülkiyetin gönüllü olarak lisanslanması konuları da çok eleştiriliyor.
Büyük Sıfırlama’nın yol haritası var mı?
2021 yılı Ocak ayında gerçekleşen Sanal Davos Zirvesi Büyük Sıfırlama ana fikri etrafında şekillendi. Zirvede Kovid-19 salgını sonrasında ekonomilerin nasıl ayağa kalkacağı ve kaybedilen güven ve iyimserliğin nasıl tekrar inşa edileceği konuşuldu. Ancak dünyada fakirliğin, açlık ve eşitsizliğin artmasından en çok küresel elitlerin rahatsız olması ve büyük şirket CEO’larının Dünya Ekonomik Forumu ile birlikte sadece “daha adil, daha yeşil ve herkesin daha eşit olduğu” bir dünya için gecesine gündüzüne katarak kafa yoruyor olması pek çok kesime inandırıcı gelmedi. Temel kavramları sürdürülebilirlik, doğaya dost olma, adalet, kapsayıcılık ve dijital ve sınırsız bir dünya olan Büyük Sıfırlama, insanların özel hayatına dijital imkânlarla daha fazla müdahale edilmesi ve hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması endişelerini de beraberinde getiriyor.
Alman gazetesi Handelsblatt Büyük Sıfırlama gerçekleşirse 2030 yılına gelindiğinde elitlerin, koyunlarını koruyan çobanlar gibi kitleleri yönlendirdiği yeni bir dünya yaratılacağını öngörüyor. Dünya Ekonomik Forumu önceki yıllarda da “Kriz Sonrası Dünyayı Şekillendirmek” (2009) veya “Büyük Dönüşüm” (2012) gibi çok iddialı kavramlar ortaya atmıştı. 2020 yılında piyasaya sürülen Büyük Sıfırlama kavramının tanıtıldığı Klaus Schwab’ın “Kovid-19: Büyük Sıfırlama” isimli kitabının sonunda anlatılan hikâye çok manidar. Hikâyede bütün bir köy yaklaşan bir felaketi öngörüyor ama köylülerin hiçbiri bunu önlemek için uğraşmıyor ve sonunda hep beraber yok oluyorlar. Bu hikâyenin verdiği mesaja göre Büyük Sıfırlama sadece bir öneri değil mutlak bir ihtiyaç, Kovid-19 salgını ise bizlere daha iyi bir dünyanın kapısını aralayan bir fırsat penceresi.
Büyük Sıfırlama konusunda yazılanlar ve yapılan toplantılar incelendiğinde tartışmaların şu an “neden” konusuna yoğunlaştığı ve bu fikri meşrulaştırmaya yöneldiği, ancak bu sıfırlamanın “nasıl” yapılacağı konusuna henüz geçilmediği görülüyor. Örneğin kapitalist küresel sistemin ürettiği gelir adaletsizlikleri, açlık, yoksulluk, çevre kirliliği ve finansal problemler gibi sorunların nasıl çözüleceğine dair bir yol haritası yok. Görünen o ki küresel elitler, -çoğunluğu teknoloji alanında olmak üzere- büyük şirketler ve politika yapıcılar Kovid-19’a iyi tarafından bakarak ve “bu da bize ders olsun” diyerek yeni bir plan ve dizayn yapıyor.
[Türk-Alman Üniversitesi’nde İktisat Bölümü Başkanı olan Prof. Dr. Elif Nuroğlu, uluslararası iktisat, yerçekimi modeli, ampirik uluslararası ticaret, ekonometrik modellemeler, ampirik makroekonomi, yapay sinir ağları ve fuzzy yaklaşımlar alanlarında çalışmaktadır]
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *