Laiklik tartışması ile gündeme gelen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye’nin tüm şehirlerinden gelen bir grup öğretmenle birlikte Anıtkabir’e giderek mozole önünde saygı duruşunda bulundu.
Yusuf Tekin başkanlığında, bürokratlar ve öğretmenlerden oluşan heyet, Aslanlı Yol’dan yürüyerek Atatürk’ün mozolesinin önüne geldi. Tekin’in mozoleye çiçek bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Anıtkabir merdivenlerindeki fotoğraf çekiminin ardından Bakan Tekin, Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı.
Tekin, deftere şunları yazdı:
“Başöğretmenimiz Aziz Atatürk, Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul edişinizin 96. yıl dönümünde öğretmenlerimizi temsilen manevi huzurlarınızdayız. Mukaddes bir mesleğin mensupları olarak insan haklarına dayanması ve demokratikliği vasıflarıyla gurur duyduğumuz Cumhuriyetimizin ideallerini yaşatmak üzere istikbalimizin emanetçisi telakki ettiğimiz evlatlarımızı en nitelikli şekilde yetiştirme gayretimiz bakidir.
‘Köklerden Geleceğe’ şiarında, kadim kültürümüzle aydınlık geleceğimize ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ idealiyle yola çıktığımız bu tarihi süreçte bugünü imar, geleceği inşa eden öğretmenlerimizle bizlere hedef gösterdiğiniz muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak için azim ve kararlılıkla çalışmaktayız. Bizler fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür şuurlu nesiller yetiştirip Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık yarınları için çalışmaya devam edeceğiz. Ruhunuz şad olsun.”
Yusuf Tekin’in laiklik gündemi
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in laiklik ile ilgili sözleri gündeme gelmişti. Batman’da partisinin düzenlediği bir programda laikliği eleştiren Tekin, muhalefet partisinin laiklikten anladığı şeyin, 1940’lı yıllarda camilerin kapılarına kilit vurulması ve halkın dini eğitim almasının yasaklanması olduğunu belirterek, bu tür uygulamaların laiklikle ilişkilendirilmesini eleştirmişti. “Sizin laiklikten anladığınız şey şu; 1940’lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur’an-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak” diyerek dönemin laiklik anlayışını hatırlattı. Tekin, o dönemin uygulamalarının laiklikle bağdaştırılamayacağını ve bunun, halkın inanç özgürlüğünü sınırlayan bir yaklaşım olduğunu söylemişti.
“Siz laiklikten, Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını yasaklamasını anlıyorsunuz. Kendi icat ettiğiniz bir laikliği bana dayatıyorsunuz.” diyen Tekin, laiklikten doğru anlaşılanın din ve devlet işlerinin ayrılması olduğunu, ancak bunun inanç özgürlüğüne zarar vermemesi gerektiğini iddia etmişti. Ayrıca, başörtüsüyle üniversiteye gitmek isteyen bir öğrenciyi ikna odalarına almak gibi uygulamaların geçmişte laiklik adına yapıldığını vurgulamış ve bunun “laiklik gereği” yapılamayacağını ileri sürmüştü.
Ertesi gün Rize’de başka bir programa katılan Yusuf Tekin, burada da açıklamalarına devam etmişti. Batman’da yaptığı konuşmayı anımsatarak CHP’yi eleştiren Tekin, “Dün Batman’da bazı açıklamalar yaptım. Özellikle dini, inanç ve ibadet hürriyeti bağlamında Adalet ve Kalkınma Partisi uygulamalarının evrensel laiklik uygulamasıyla bağdaştığını, örtüştüğünü ama bunu eleştiren Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin, laiklik algısının Türkiye’ye özgü kendine has, özgürlükçü olmayan bir laiklik anlayışı olduğunu iddia ettim. Bunu da örnekleriyle söyledim. Şimdi o günden beri sosyal medyada CHP sözcülerinin tamamı çıkmış açıklama yapıyorlar. Bu açıklamalardan şunu anlıyorum; CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleri ile ilgili hiçbir şey bilmiyorlar ya da inkar ediyorlar. Eski 1940’lı yılları hatırlamıyorlar, hatırlamak istemiyorlar. Oraları hatırlattığım için çok rahatsız oluyorlar. Huzurları bozuluyor adeta” ifadelerini kullandı.
CHP’nin 2008’de Anayasa Mahkemesi’ne başörtüsü ile ilgili iptal başvurusunun gerekçelerine değinen Tekin, “2008’de Cumhuriyet Halk Partisi, Anayasa Mahkemesi’ne başörtüsü ile ilgili iptal başvurusunun gerekçelerine bir bakalım. Başörtüsüne özgürlük düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu niye iddia etmişler. 3 tane ana gerekçeleri var. Anayasanın ilk 3 maddesindeki kavramsallaştırmalara başvuruyorlar. ‘Başörtüsüne özgürlük getirmek toplumun huzurunu bozar’ diyorlar. İkinci olarak diyorlar ki ‘Başörtüsüne özgürlük getirmek anayasanın başlangıç kısmında ifade edilen genel ruha aykırıdır.’ Üçüncüsünde de diyorlar ki, ‘Anayasada tanımlanan, anayasada ilk 3 maddede yer verilen laiklik ilkesine aykırıdır.’ Şimdi merak ediyorum. 2008 yılında başörtüsünün anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin laiklik anlayışıyla benimkinin örtüşmesi mümkün mü? Ya da Anadolu insanın laiklik anlayışıyla örtüşmesi mümkün mü? Ben şimdi Cumhuriyet Halk Partisi’nde bu söylemimizi eleştiren, AK Parti’nin bu anlamda yaptığı özgürleştirici hamleleri eleştiren kişilere bir soru sormak istiyorum o zaman. İnsanlarının çocuklarının kızlarının başlarını örterek üniversitede okuması anayasanın ilk 3 maddesine aykırı, peki üniter devleti tartışmaya açan bir siyasi parti ile koalisyon yapmak, anayasanın ilk 3 maddesine aykırı mıdır, değil midir?” dedi. Yusuf Tekin şöyle devam etti:
“Onlara kendi adıma Anayasanın başlangıç kısmını son cümlesiyle cevap vermek istiyorum. Anayasanın başlangıç kısmının sonu ‘Bu anayasayı demokrasi aşığı Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ediyorum’ diyor; ben işte oyum arkadaşlarım. Demokrasi aşığı vatan ve millet sevdalısı bir Türk evladıyım. O yüzden de Türk vatandaşlarının, Türk insanlarının temel hak ve hürriyetlerini, ölümüne savunacağım. ‘Sizin değerlerinizi, sizin geleneklerinizi, benim içinden çıktığım toplumun geleneksel yapısını, geleneklerini çocuklarımıza, gelecek kuşaklarımıza öğretebilmek için milli birlik ve beraberliğimizi gelecek kuşak çocuklarımızın savunmasını sağlamak için, örfümüze, adetlerimize sahip çıkan bir toplum yetiştirebilmek için ve üniter devlet yapımıza, bağımsızlığa, demokrasimize, Cumhuriyetimize sahip çıkabilecek bir kuşak yetiştirsin’ diye bu mücadeleyi yürütmeye devam edeceğim” diye konuştu.
1 Comment
ibrahim
25 Kasım 2024, 00:08manevi huzurlarinizdayiz!!! agzindan cikani kulagi duyuyormu acep?>
REPLY