Olay gazetesi yazarı Niyazi Pakyürek, toplumların yönetip yönlendirilmesinde büyük rol oynayan düşünce kuruluşları üzerine edindiği bilgileri okurlarıyla köşesinde paylaştı.
18 haziran tarihli yazısında Pakyürek bu kuruluşlar için Savaşmadan Hükmeden Ordular benzetmesi yapıldığını hatırlattı ve dünyadaki think tank’lerin yüzde 55’inin Batı’da olmasına karşın Asya’da adeta bir patlama yaşandığını belirtti.
Yazısına “Düşünce kuruluşu, moda ismiyle Think Tank. Think Tank nedir?” sorusu ile başlayan Pakyürek, şöyle devam etti:
Kelime anlamı itibarıyla düşünce ve havuz kelimelerinden oluşuyor ve düşünce kuruluşlarına verilen genel bir isim. Düşünce kuruluşları denilince anlaşılan şey, politikacılar, işadamları, bürokratlar başta olmak üzere karar verici konumdaki herkesin karar süreçlerinde yararlanabileceği türden raporlar ve analizler yayınlayan, ülke, bölge ve küresel gündeme ilişkin sorunlar üzerine somut tartışmalar yapan, bu sorunları tartışmak üzere karar vericilerle araştırmacıları bir araya getiren etkinlikler düzenleyen kuruluşlardır.
Think tank’leri kurup fonlayan kesimler ise çoğu zaman, akademik kurumlar, hükümetler, siyasi partiler, ideolojik/ felsefi akımların temsilcileri ve hatta ticari kâr amacı güden araştırma şirketleridir.
Savaşmadan Hükmediyorlar
Düşünce kuruluşları için “savaşmadan hükmeden ordular” benzetmesi yapılır ama bu, benzetme değil gerçeğin ta kendisi. Yazdıkları senaryolarla ülkeleri savaşa sokuyorlar, savaştan çıkarıyorlar. Uluslararası ekonomiye yön veren şirketlerin başındaki liderlerin akıllarını çeliyorlar… Siyasi partilerin işleyişlerine, yükseliş ve çöküşlerine zemin hazırlayıp yön vermeye yönelik stratejileri geliştirirler.
2016 Global Go To Think Tank Endeksi Raporuna göre, dünyadaki think tank’lerin yüzde 55’i Batı’da. Ancak trend başka bir yerde şekilleniyor. Son on yılda Asya’da açılan düşünce kuruluşlarının sayısında adeta patlama yaşanıyor. 2008 yılında Kuzey Amerika ve Avrupa’daki think tank sayısı o günden 2016’ya kadar yüzde 2.89 artışla 3701’e çıkarken, aynı dönemde dünyanın geri kalanındaki think tank sayısı 1871’den 3145’e çıkarak yüzde 41 arttı.
Batı dışı dünyadaki düşünce kuruluşu artışında başı çeken Asya kıtasındaki ülkeler oldu. Asya’daki kurum sayısı bu dönemde yaklaşık iki kat artışla 653 adetten 1262 adede yükseldi. Bu artışta başı çeken ülke ise Çin oldu. Çin 2008’de 74 adet düşünce kuruluşuna sahipken 2016’da bu sayı yaklaşık 6 kat artışla 435’e çıktı. Çin böylece, 1835 think tank’i bulunan ABD’den sonra dünyada en fazla think tank’e sahip olan ülke konumuna yükseldi.
Araştırmanın başındaki Prof. James Mc Gann’a göre, Batılılardaki genel kanı Çin’de her şeyin devlet tarafından kontrol edildiği yönünde, ancak bu gerçeği tam yansıtmıyor. Zira ülkede sayıları katlamalı şekilde artan düşünce kuruluşları, aslında resmi olmayan nüfuz kanalları olarak hareket ederek devletin siyasi ve ekonomi politikalarına yön veren yöneticileri üzerinde etkili oluyor.
Türkiye’de Durum
Türkiye’de 2008 yılında 21 think tank mevcuttu. Sekiz yılda sadece 11 yeni think tank kuruldu. Toplam 32 adet think tanka sahip olanTürkiye, bu sayı ile dünyada 43’üncü sırada yer alıyor. Bu tablo Türkiye adına düşündürücü hatta ürkütücüdür. Sorumluluk taşıyan ve hisseden her kurum, her kuruluş, her kişiyi bu tablo düşündürmelidir. Özellikle lüzumsuz dernekler cennetine dönmüş Türkiye’yi bu halden kurtarıp ciddi şeylere kafa yoranların ülkesi haline getirmeliyiz.
Kaynak: Dünyada ve Türkiye’de düşünce kuruluşları – Niyazi Pakyürek
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *