Bruno diyor ki; Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince diğerleri de yanlış gider. Yani alınan ilk düşünce, yönlendirme çok önemlidir. Tabii yaşadığımız coğrafyada bu kadar bilgi kirliliği yaşanıyorken ve insanlar bu kadar suistimal ediliyorken konuya nasıl başlanacağı da bir başka sorunu teşkil ediyor. Aldığımız ilk bilgiler eğri bir pergelden çıkmışsa bu azığımızla hayatımızda doğru çizgiler, mutlu
- Bruno diyor ki;
Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince diğerleri de yanlış gider.
Yani alınan ilk düşünce, yönlendirme çok önemlidir. Tabii yaşadığımız coğrafyada bu kadar bilgi kirliliği yaşanıyorken ve insanlar bu kadar suistimal ediliyorken konuya nasıl başlanacağı da bir başka sorunu teşkil ediyor. Aldığımız ilk bilgiler eğri bir pergelden çıkmışsa bu azığımızla hayatımızda doğru çizgiler, mutlu yaşam alanları oluşturamayız. Hayatımızda hep stresler var olacaktır. Yol göstericiliğimiz alternatiflere dayalı olmalıdır. Bütün bir dünyasını değiştirmesini istediğimiz kardeşimize alternatif bir dünya sunabilecek altyapı ve birikime sahip olmak zorundayız. Yoksa boşu boşuna vaatlerde bulunmuş onun ona yeten dünyasını da hiçbir şey yokken elinden almış hırsızlık yapmış oluruz. Kirlenmiş bilincimizin arınması gerektiği bilgisini kuşanmalı, arınmayı beceremeden yola koyulmamalıyız. Önce sevgilerimizle çıkmalıyız yola. Biz mi? Biz tabi ki önce nefretimizle çıktık yola. Kapalı havza toplumlarımızı kurduk. Sonra gördük ki yanımıza çektiğimiz bu kardeşlerle de olmuyor. Çünkü hep gömleklerinin ilk düğmeleri yanlış iliklenmiş kardeşlerle tanıştık. Yanlış düğmelerini çözdürmeden yanlışın, doğru olmayanın üzerine bilgi aktardık.
Olmuyorsa peki ne yapalım? Ne mi yaptık? Ünlü tasavvufçu Mevlana demiş ki;
“Yazık ki akşam oldu biz yine yalnız kaldık; bir kıyısı görünmez denize daldık. Bir gemiye binmişiz bulanık bir gecede; Allah’ın denizinde Allah’tan uzak kaldık.”
Tabii bunlar bizlerin yapıp ettikleriyle alakalıdır. Galiba ne istediğimizi, ne amaçla neleri yaptığımızı tam olarak algılayamamışız. Birbirimizin karşısına hep ikinci kişiliklerimizle de çıkmış olabiliriz. Aslında bizler gerçek bizlerle konuşmamışız bunca yıl. Her birimizin sahteleriyle muhabbet etmiş, Allahın dinini sahtelerimizle hayatımıza aktarmaya çalışmışız. Tabi güneş çıkınca gölgeler de kaybolacaktır ve kaybolduk işte. Çünkü hep yüklemeyi sahtelerimize yapmıştık, o bilgiler artık kayboldu gitti. O halde ne dersiniz şu ilk düğmeleri iliklemeyi yeniden denemeli miyiz acaba? Önce toplumsal kirlenmişliğimizden ilk kaynağa ulaşarak arınmalıyız. Aklımızın onayını alan davranışlarımızın kalbimizin süzgecinden de geçmesini sağlamalıyız. Kalbimizde oluşan sevgilerimizi şirkten arındırarak tek olmasına özen göstermeliyiz. Kirlenmiş değer yargılarımızı sahih, asıl olan değer yargılarıyla değiştirmeden yola koyulmamalı, adımlarımızı atmamalıyız. Sonra yine yalnızlıklar, düşüşler yaşayabiliriz. Aldığımız bilgileri parçalara bölmeden bütünlük içerisinde yer ve zaman analizi yaparak değerlendirmeliyiz. Mekke’mizi de Medine’mizi de dikkate almalıyız. Bu tanımlama yanlış yürüyüşlerimizi de engelleyecektir.
Şunu unutmayalım ki Müslüman kardeşlerimiz için güven ve emniyet unsuru olacağımız gibi bütün insanlar için de güven ve emniyet unsuru olmak zorundayız. Bizler toplumun tamamen çökmesini önleyen saç ayaklarıyız, ahlaki kokuşmuşluğun tuzuyuz ve kokmamak için çaba sarf etmek zorundayız.
Selam ve dua ile en emin olana emanet olun.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *